Yarişma Programlari Ruh Sağliğini Olumsuz Etkiliyor

Sağlık 07.01.2019 - 23:49, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 2386+ kez okundu.
 

Yarişma Programlari Ruh Sağliğini Olumsuz Etkiliyor

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uz. Dr. Aysel Savran, televizyon programlarındaki yarışmaların, ruh sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekti.
YARIŞMA PROGRAMLARI AMANSIZ GÖSTERİYE DÖNÜŞTÜ Yarışma sözcüğünün kendi içinde naif bir anlam ifade etmesine rağmen, son dönemde bu anlamın yıkıcı bir sözcük gibi algılandığına dikkat çeken Uz. Dr Aysel Savran;  TV kanallarındaki yarışma programlarının,  amansız bir gösteriye dönüştüğüne vurgu yaptı.  Uz. Dr. Savran, “Yarışma sözcüğü kendi içinde naif bir anlam ifade eden, aynı zamanda da son derece yıkıcılık içeren sözcük gibidir. Naiftir çünkü çocukluk dönemimiz oyunlarında hep birinci olmak isteriz. Çocuksu düşlerde birinci olmak çok değerlidir. özgüvenimiz artar, kendimizi değerli ve önemli hissederiz. Yıllar geçip eğer sağlıklı bir gelişim sürecinden geçersek nezaketle yarışmayı öğreniriz. Yani başarıyı vakur şekilde karşılamak, bir sonraki adımlarımız için önceki başarımızı referans almak gibi. Sosyal medya ,ondan önce de televizyonlar bu denli yaygın değilken hele de benim gibi çocukluk ve gençlik döneminiz tek kanallı televizyonlar dönemine denk gelmişse muhtemelen nazik sunucuların genelde bilgi içeren yarışmalarını büyük bir zevk ve kendinizi sınama isteği ile seyretmişsinizdir. Ancak iletişim dünyasının çok hızlı gelişimi ile yaygınlaşan TV kanalları insanların en temel güdülerinden yarışma,başarılı olma ve kendini değerli hme özelliğini keşfettiğinden beri yarışmalar amansız bir gösteriye dönüştü” diye konuştu. YARIŞMA PROGRAMLARI RUH SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLİYOR OFM Antalya Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uz. Dr. Aysel Savran; TV kanallarındaki yarışma programlarının, son dönemde tamiri mümkün olmayan yıkımları beraberinde getirdiğine dikkat çekti.  “Aslında kaçınılmaz olan bu keşfe bir de denetimsizlik eklenince ortaya tamiri mümkün olmayan yıkımları da beraberinde getirdi diye düşünüyorum. Bilgi yada ‘’evet -hayır’’ oyunu gibi dikkat içeren yarışlar birdenbire bilgisizlik, saldırganlık,benmerkezcilik içeren bir hale dönüştü. Ailece en çok izlenen saatlere yarışma adı altında izlenceler yerleşti. Sanki cahilliğin kutsandığı bir döneme girildi, amaç artık bilmekten çıktı, bildiğini ifade etmekten yada fiziki-entellektüel başarıyı ortaya koymaktan çıkıp bambaşka alanlara kaydı” diyen Savran,  şöyle devam etti: “Aslında bu yarışmaları geliştirenler insanların en ilkel içgüdülerine hitap ediyordu; en önemli olan benim. Genellikle yurtdışından alınan bu yarışmalar zamanla izleyenler arasında bir yarışa ve tutkuya dönüştü. Yarışmacılar arenaya atılmış bir gladyatör gibi , izleyenlerde engelleyemedikleri bir tutkuya dönüştü. Artık herkes bir yarışmacı olmuştu,çeşitli sebeplerle bu yarışlara katılamayanlar kendilerini en iyi ifade eden yarışmacıyla bütünleşmeye ve yarışmaya başlamışlardı. Nezaket bir tarafa bırakılmış, kazanmak en önemli hedef haline gelmişti. Bir eve bırakılmış insanlar zamanla bir adaya bırakıldı, insanlığın en ilkel duygularının su yüzüne çıkması sağlandı. Yarışmacılar acımasızca ,hatta bazen fiziksel olarak birbirlerini hırpalarken sıcak evlerde çayını yudumlarken onlarla kendini özdeşleştiren insanlar heyecanla onları izledi ve halen izlemeye devam ediyor” AİLELER DİKKAT; İŞ ÇIĞRINDAN ÇIKTI! Yarışma programlarındaki kazanma, izlenme oranı kaygısının, hem izleyen hem de yarışmacılarda bir çok ruhsal sorunu beraberinde getirdiğini söyleyen Uz.Dr. Savran, ailelere de uyarılarda bulundu.  Uz.Dr. Aysel Savean; “TV dünyası bir gösteri idi ama zamanla gösteri ve gerçek birbirine karışmaya başladı ve hemen her gece televizyonlardan kontrollü verilen bir uyuşturucu gibi toplumun en azından kayda değer bir kısmını etkisi altına aldı.  Son derece sistematik bir şekilde bazı kişilik özelliklerine sahip insanlar bir araya getirilerek toplumun yapay bir kesiti oluşturuldu. İzlenme oranları hırsı ve parayla birlikte işler iyice çığrından çıktı ve bir yarışmacının zavallı bir hayvanı öldürmesine kadar vardı. Yarışmak gelişim için önemli ve gerekli olgudur, yarış olmasa insanlık bugün olduğu noktaya gelemezdi. Bu noktada özellikle anne babaların bu konuya özen göstermeleri gerektiğini düşünüyorum, zira yanlış özdeşimler zaman içinde tamiri olası olmayan çocukluk travmalarına yol açma olasılığına sahiptir. Sağlıklı gelişim yarış, yarış ise sağduyu ve nezaket içerir” ifadelerini kullandı.
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uz. Dr. Aysel Savran, televizyon programlarındaki yarışmaların, ruh sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekti.

YARIŞMA PROGRAMLARI AMANSIZ GÖSTERİYE DÖNÜŞTÜ

Yarışma sözcüğünün kendi içinde naif bir anlam ifade etmesine rağmen, son dönemde bu anlamın yıkıcı bir sözcük gibi algılandığına dikkat çeken Uz. Dr Aysel Savran;  TV kanallarındaki yarışma programlarının,  amansız bir gösteriye dönüştüğüne vurgu yaptı.  Uz. Dr. Savran, “Yarışma sözcüğü kendi içinde naif bir anlam ifade eden, aynı zamanda da son derece yıkıcılık içeren sözcük gibidir. Naiftir çünkü çocukluk dönemimiz oyunlarında hep birinci olmak isteriz. Çocuksu düşlerde birinci olmak çok değerlidir. özgüvenimiz artar, kendimizi değerli ve önemli hissederiz. Yıllar geçip eğer sağlıklı bir gelişim sürecinden geçersek nezaketle yarışmayı öğreniriz. Yani başarıyı vakur şekilde karşılamak, bir sonraki adımlarımız için önceki başarımızı referans almak gibi. Sosyal medya ,ondan önce de televizyonlar bu denli yaygın değilken hele de benim gibi çocukluk ve gençlik döneminiz tek kanallı televizyonlar dönemine denk gelmişse muhtemelen nazik sunucuların genelde bilgi içeren yarışmalarını büyük bir zevk ve kendinizi sınama isteği ile seyretmişsinizdir. Ancak iletişim dünyasının çok hızlı gelişimi ile yaygınlaşan TV kanalları insanların en temel güdülerinden yarışma,başarılı olma ve kendini değerli hme özelliğini keşfettiğinden beri yarışmalar amansız bir gösteriye dönüştü” diye konuştu.

YARIŞMA PROGRAMLARI RUH SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLİYOR

OFM Antalya Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uz. Dr. Aysel Savran; TV kanallarındaki yarışma programlarının, son dönemde tamiri mümkün olmayan yıkımları beraberinde getirdiğine dikkat çekti.  “Aslında kaçınılmaz olan bu keşfe bir de denetimsizlik eklenince ortaya tamiri mümkün olmayan yıkımları da beraberinde getirdi diye düşünüyorum. Bilgi yada ‘’evet -hayır’’ oyunu gibi dikkat içeren yarışlar birdenbire bilgisizlik, saldırganlık,benmerkezcilik içeren bir hale dönüştü. Ailece en çok izlenen saatlere yarışma adı altında izlenceler yerleşti. Sanki cahilliğin kutsandığı bir döneme girildi, amaç artık bilmekten çıktı, bildiğini ifade etmekten yada fiziki-entellektüel başarıyı ortaya koymaktan çıkıp bambaşka alanlara kaydı” diyen Savran,  şöyle devam etti: “Aslında bu yarışmaları geliştirenler insanların en ilkel içgüdülerine hitap ediyordu; en önemli olan benim. Genellikle yurtdışından alınan bu yarışmalar zamanla izleyenler arasında bir yarışa ve tutkuya dönüştü. Yarışmacılar arenaya atılmış bir gladyatör gibi , izleyenlerde engelleyemedikleri bir tutkuya dönüştü. Artık herkes bir yarışmacı olmuştu,çeşitli sebeplerle bu yarışlara katılamayanlar kendilerini en iyi ifade eden yarışmacıyla bütünleşmeye ve yarışmaya başlamışlardı. Nezaket bir tarafa bırakılmış, kazanmak en önemli hedef haline gelmişti. Bir eve bırakılmış insanlar zamanla bir adaya bırakıldı, insanlığın en ilkel duygularının su yüzüne çıkması sağlandı. Yarışmacılar acımasızca ,hatta bazen fiziksel olarak birbirlerini hırpalarken sıcak evlerde çayını yudumlarken onlarla kendini özdeşleştiren insanlar heyecanla onları izledi ve halen izlemeye devam ediyor”

AİLELER DİKKAT; İŞ ÇIĞRINDAN ÇIKTI!

Yarışma programlarındaki kazanma, izlenme oranı kaygısının, hem izleyen hem de yarışmacılarda bir çok ruhsal sorunu beraberinde getirdiğini söyleyen Uz.Dr. Savran, ailelere de uyarılarda bulundu.  Uz.Dr. Aysel Savean; “TV dünyası bir gösteri idi ama zamanla gösteri ve gerçek birbirine karışmaya başladı ve hemen her gece televizyonlardan kontrollü verilen bir uyuşturucu gibi toplumun en azından kayda değer bir kısmını etkisi altına aldı.  Son derece sistematik bir şekilde bazı kişilik özelliklerine sahip insanlar bir araya getirilerek toplumun yapay bir kesiti oluşturuldu. İzlenme oranları hırsı ve parayla birlikte işler iyice çığrından çıktı ve bir yarışmacının zavallı bir hayvanı öldürmesine kadar vardı. Yarışmak gelişim için önemli ve gerekli olgudur, yarış olmasa insanlık bugün olduğu noktaya gelemezdi. Bu noktada özellikle anne babaların bu konuya özen göstermeleri gerektiğini düşünüyorum, zira yanlış özdeşimler zaman içinde tamiri olası olmayan çocukluk travmalarına yol açma olasılığına sahiptir. Sağlıklı gelişim yarış, yarış ise sağduyu ve nezaket içerir” ifadelerini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.