Antalya Kent Konseyinden Basın Açıklaması

31.05.2019 - 22:30, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 2445+ kez okundu.
 

Antalya Kent Konseyinden Basın Açıklaması

Bu yıl 1000 orman yangını çıkacak ve 10 000 hektar alan yanacak. Orman yangınları nitelik değiştirdi. Artık ağaçlar kadar, orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş yapılar da tehdit altında... Orman içi ve bitişiğinde izin verilen her tesis (mermer ocağı, HES, vb.) yangın riskini artırır! Orman Yangınlarıyla mücadele giderek daha  karmaşık hale gelirken, söndürme masrafları da hızla artıyor! Artık sadece ciğerlerimiz değil, malımız ve canımız da yanıyor! Havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte orman yangınları haber programlarının ana konusu haline gelmeye başlayacak. İlgili makamlar ormanlara giriş çıkışı, ormanda piknik yapmayı, anız yakmayı yasaklayan beyanatlar verecek, her türlü önlemin alındığını dile getirecekler. Ama yine de 1000 yangında 10 000 hektar alan yanacak. Bunu devlet tarafından tutulan yaklaşık 80 yıllık istatistik değerlere bakarak söylüyoruz. Orman yangını karmaşık, önlenmesi ve mücadele edilmesi ve söndürülmesi güç bir konudur. Ortalama bir orman yangınında her 4 saate açığa çıkan enerji miktarı Hiroşima’ya atılan atom bombasına eşdeğerdir. O nedenle önleyici tedbirler, mücadele ve söndürme çalışmalarından çok daha önemlidir. Aynı istatistiki değerler çıkan bu 1000 yangından 950 tanesinin, yani 95’inin insan kaynaklı olduğunu ortaya koyuyor. Oysa ilgili kurumlar orman yangınları yönetim kaynaklarının (bütçesinin) 95’ini mücadele ve söndürme (helikopter uçak dahil) çalışmalarına ayırıyor insana değil. İnsana ilişkin en bilinen çözüm ise yasaklama. Yasaklamak kolay ancak başarı şansı az bir önlemdir. Hele orman yangınlarının neredeyse tamamının (95) insan kaynaklı olduğu bir ülkede, Türkiye’de bu şans yok hükmündedir. Yasaklar (ormana girme, ormanda piknik yapma, anız yakma), insan ile orman arasındaki ilişkiyi olumsuz yönde  etkileyerek yangın çıkma olasılığını artırabileceği gibi, orman sevgi ve bilincini azalmasına da yol açar.  Anız yakma da insan kaynaklı bir yaklaşımdır, ancak ülkemizde yaşanan büyük yangınların (Serik-Taşağıl, Canakkale, Marmaris, vb.) çok büyük bir bölümü anız ateşinin ormana sıçraması ile başlamıştır. Anız yakmayı yasaklama yerine, ormana bitişik alanlarda yangını çıkarma olasılığı düşük tarım biçimlerini (bahçecilik, bağcılık, vb.)  teşvik etmek, anız orman sınırlarında önleyici tedbirler (yandın emniyet şeritleri, vb.) almak, ilgilileri eğitmek gibi önlemler almak çok daha etkin sonuçlar doğurabilir. Yol kenarındaki bu anız kolaylıkla ateş alabilir ve ormanı yakabilir. OGM hiçbir önlem almamış Yangınların büyük bölümünün insan kaynaklı olduğunun bilinmesine karşın Orman Genel Müdürlüğü (OGM) bütçesinde insana yönelik bütçenin payı, asimetrik bir biçimde, çok düşüktür. Yaz aylarında insanların ormanlardan yararlanmalarını, piknik yapabilmelerini sağlayabilecek önlemler, insan –orman ilişkisini olumlu yönde geliştirerek orman yangını riskini düşürebilir. Üstelik kontrol altındaki bu kullanım alanlarında insanlara yangınlar da dahil, orman konusunda eğitimler de verilebilir. Ve bu bir helikopteri bir yıllık kira bedelinden çok daha ucuza mal olacak ancak 10 kat daha etkili olabilecek bir önlemdir. Orman Bakanlığı, OGM; insanların ormanlar üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirmeye çalışmak gibi yasaklayıcı yaklaşımlardan vaz geçerek, ormanların insanlar üzerindeki olumlu etkilerini en üst düzeye çıkarmak gibi, sevgi ve bilinç temelli bir yaklaşımı benimsemelidir. Bu yaklaşım, bireyler ve  sivil toplum kuruluşlarıyla içten, ve yoğun ortak çalışmaların, yani sorumluluk almalarının da önünü açacaktır. Bir başka önemli konu orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş binaların yangın güvenliğidir. Eskiden sadece yanan ormanlardan söz ederken şimdilerde yanan ya da yanma tehdidi altında kalan konutlar, köyler, tesisler ön plana çıkmaya başladı. Bunun nedenlerinden biri orman içi ya da bitişiğine, yanı orman/yerleşim yeri arakesitlerinde inşa edilen yapıların sayısının hızla artıyor olmasıdır. Ancak asıl neden orman içi ya da bitişiğine inşa edilen yapılara yanma riskini düşürücü standartların getirilmemiş olmasıdır.  Bu önlemler yapıların tasarımı ve yapılarda kullanılan malzemelerin belirli yanmazlık standardında olmalarından, yakın çevrelerinin, bitkiler de dahil, her tür yanıcı maddelerden temizlenmiş olmalarına dek uzanır. Turistik tesisler de dahil, orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş yapılarda kolaylıkla yanabilen malzemeler kullanılmaktadır. Orman içindeki bu tür önlemlerden yoksun binlerce orman köyü kolaylıkla yanabilecek durumdadır. Muhtemel bir orman yangınında bu tür yapı ya da yerleşim yerleri öncelikli alanlardır ve yangın söndürme çalışmalarını çok daha karmaşık ve masraflı hale getirirler. Yapı yangını ile orman yangını birbirinden çok farklı iki olgudur ve farklı bilgi, deneyim ve ekipmanı gerektirir. Bu tür durumlarda orman yangınlarının kontrolden çıkması ve büyümesi büyük bir olasılıktır. Yaşanmış pek çok büyük orman yangınının arkasında böyle bir neden vardır Ormana girecek her kişi ve araç yangın riskini artırıcı yönde etki eder. Orman içi ve bitişiğinde açılmasına izin verilen taş ve maden ocakları, hidro-eletrik santralleri gibi tesisler yangın riskini artırmalarının yanında, yangın çıkması durumunda yangın söndürme çalışmalarında öncelik alarak orman yangınlarının büyümesine neden olabilirler.  Bu tür tesislere izin verilirken; orman yangını risk ve tehlikesini en aza indirecek önlemlerin ve sorumlulukların alınması, ilgili kişilerin eğitilmesi ve sürekli denetlenmesini zorunlu kılar Orman ve Su İşleri Bakanlığı gecikmeden bu konuları gündemine almalı ve gereğini gecikmeden yerine getirmelidir. Uzun ve ayrıntılı önlemler listesinden yaygın olarak gözlenen bir-iki örnek; Köy evlerinde yangın için çok önemli olan çatılarda genellikle yanıcı ahşap kullanılmaktadır. Kapılar ve pencereler de öyle, ot, saman gibi hayvan yemleri ile yakacak odun evin hemen bitişiğinde ve açıkta depolanmaktadır. Binaların etrafında en az 40-50m genişliğinde yanıcı maddelerden temizlenmiş bir alan bırakılmamaktadır. Çatılarda birikmiş kolaylıkla yanabilen kuru yapraklar yangın mevsiminden önce temizlenmemektedir. Bu çatı kolaylıkla yanar Orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş turistik tesisler için durum çok daha vahimdir. Yangın mevsimi ile turizm mevsimi çakışmaktadır ve turistik tesislere sıçrayabilecek bir yangın bir felakete dönüşebilir. Bu tesislerde havuz, tenis kortu, park alanın nereye konuşlandırılacağı, çatı, yağmur olukları, baca biçimleri,  kullanılacak dış yüzey boya standardı gibi pek çok ayrıntı orman yangını dikkate alınarak tasarlanmak zorundadır. Ülkemizde bu konuda büyük eksiklikler bulunmaktadır. Düşük enerjili anız yangını ormana nasıl sıçrayabilir? Orman ve Su işleri Bakanı bu sorunun cevabını araştırmalıdır. Denizli’nin Pamukkale İlçesinde buğday ekili tarladan çıkarak ormana sıçrayan yangın kontrol altına alındı. Denizli’nin Sarayköy ilçesinde henüz belirlenemeyen bir nedenle orman yangını çıktı. Yaklaşık 100 ila 150 hektarlık ormanlık alanı yandı Üç köy boşaltıldı. Sarayköy Belediye Başkanı Ahmet Necati Özbaş ters esen rüzgar nedeniyle kısa sürede yangın alanında mahsur kaldı. Yangına müdahale eden 2 itfaiye eri ile orman işçisi 112 Acil ekipleri tarafından Denizli Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Bunlar basında çıkan haberler; Karayolu kenarındaki bu anız tarlası ile orman arasında en ufak bir önlem alınmamış Bunlar da servis edilen resimler; Başta Çanakkale (1994) ve Taşağıl (2008) yangınları olmak üzere Türkiye’de bugüne dek çıkmış büyük orman yangınlarının çok büyük bir bölümü anız yangınlarının ormana sıçraması ile başlamış ve büyümüştür. Orman Genel Müdürlüğü her yıl kilometrelerce yangın emniyet yolu ve şeridi inşa etmekte ve mevcutların bakımını yapmaktadır. Yangın emniyet yol ve şeritlerinin tesisine ek olarak, Yanan alanların rehabilitasyonu ve yangına dirençli ormanlar tesisi projeleri (YARDOP) , alan bazında yangın öncesi ve sonrası yanıcı madde yönetimi uygulamalarını hedefleyen çalışmaları kapsamaktadır ve yaklaşık 10 yıldır yürürlüktedir. Orman Genel Müdürlüğü her yıl bu hedefe – anız yangınlarının ormana sıçramaması, sıçrayamaması da dahil- yönelik çalışmalar yapmakta, önemli bütçe kaynakları kullanmaktadır. 1994 yılı Çanakkale yangınından sonra ormana 4 km mesafe içinde anız yakmak yasa hükmüyle yasaklanmıştır.   Bunlar da somut gerçekler, yasal düzenlemeler ve mühendislik uygulamaları. Yukarıdaki resimlerde görüldüğü gibi, buğday tarlası  ile orman arasında  yangını ormana sıçramasını önleyebilecek (YARDOP, yangın seridi, yolu vb.)   herhangi bir önlem alınmış mıdır? Alınmamış ise; almak öncelikli olarak kimin görevi olmalıdır? Orman Genel Müdürlüğünün mü, tarla sahibinin mi? Daha önce anız yangınının ormana sıçramasıyla oluşmuş orman yangınları konusunda ne tür incelemeler yapılmış, hangi sonuçlar ortaya konmuştur. Üçüncü fotoğrafta karayolu bitişiğinde de yol ile son derecede yanıcı anız tarlası arasında da bir önlem alınmamış görünüyor. Bu yüksek derecede riskli (dikkatsizce atılacak bir sigara izmariti ya da bir kıvılcım gibi) arakesitte önlem almak durumunda olan kişi ya da kurum kimdir? Anız kolay yanan, yandığında hızla (özellikle yüksek rüzgar hızında) yayılan ancak düşük enerjili bir yangındır.  Kara yolu ya da orman arasında tesis edilecek  dar ve düşük maliyetli bir yangın yolu yangının yolu ya da ormanı yangından uzak tutabilmesi mümkün iken neden yapılmamış ya da yapılması sağlanmamıştı. Orman yangınları konusunda çok başarılı olduğunu dile getiren bakanlığın böylesi basit bir önlemi alamamış olmasını nasıl açıklayabilirsiniz? Orman köylerinde ya da orman içi ya da bitişiğine inşa edilmiş tesislerde yapıların yanma riskini düşürücü ne tür tedbirler alınmaktadır.

Bu yıl 1000 orman yangını çıkacak ve 10 000 hektar alan yanacak.

Orman yangınları nitelik değiştirdi.

Artık ağaçlar kadar, orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş yapılar da tehdit altında...

Orman içi ve bitişiğinde izin verilen her tesis (mermer ocağı, HES, vb.) yangın riskini artırır!

Orman Yangınlarıyla mücadele giderek daha  karmaşık hale gelirken, söndürme masrafları da hızla artıyor!

Artık sadece ciğerlerimiz değil, malımız ve canımız da yanıyor!

Havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte orman yangınları haber programlarının ana konusu haline gelmeye başlayacak. İlgili makamlar ormanlara giriş çıkışı, ormanda piknik yapmayı, anız yakmayı yasaklayan beyanatlar verecek, her türlü önlemin alındığını dile getirecekler.

Ama yine de 1000 yangında 10 000 hektar alan yanacak.

Bunu devlet tarafından tutulan yaklaşık 80 yıllık istatistik değerlere bakarak söylüyoruz.

Orman yangını karmaşık, önlenmesi ve mücadele edilmesi ve söndürülmesi güç bir konudur.

Ortalama bir orman yangınında her 4 saate açığa çıkan enerji miktarı Hiroşima’ya atılan atom bombasına eşdeğerdir.

O nedenle önleyici tedbirler, mücadele ve söndürme çalışmalarından çok daha önemlidir.

Aynı istatistiki değerler çıkan bu 1000 yangından 950 tanesinin, yani 95’inin insan kaynaklı olduğunu ortaya koyuyor.

Oysa ilgili kurumlar orman yangınları yönetim kaynaklarının (bütçesinin) 95’ini mücadele ve söndürme (helikopter uçak dahil) çalışmalarına ayırıyor insana değil.

İnsana ilişkin en bilinen çözüm ise yasaklama.

Yasaklamak kolay ancak başarı şansı az bir önlemdir. Hele orman yangınlarının neredeyse tamamının (95) insan kaynaklı olduğu bir ülkede, Türkiye’de bu şans yok hükmündedir.

Yasaklar (ormana girme, ormanda piknik yapma, anız yakma), insan ile orman arasındaki ilişkiyi olumsuz yönde  etkileyerek yangın çıkma olasılığını artırabileceği gibi, orman sevgi ve bilincini azalmasına da yol açar.  Anız yakma da insan kaynaklı bir yaklaşımdır, ancak ülkemizde yaşanan büyük yangınların (Serik-Taşağıl, Canakkale, Marmaris, vb.) çok büyük bir bölümü anız ateşinin ormana sıçraması ile başlamıştır.

Anız yakmayı yasaklama yerine, ormana bitişik alanlarda yangını çıkarma olasılığı düşük tarım biçimlerini (bahçecilik, bağcılık, vb.)  teşvik etmek, anız orman sınırlarında önleyici tedbirler (yandın emniyet şeritleri, vb.) almak, ilgilileri eğitmek gibi önlemler almak çok daha etkin sonuçlar doğurabilir.

Yol kenarındaki bu anız kolaylıkla ateş alabilir ve ormanı yakabilir. OGM hiçbir önlem almamış

Yangınların büyük bölümünün insan kaynaklı olduğunun bilinmesine karşın Orman Genel Müdürlüğü (OGM) bütçesinde insana yönelik bütçenin payı, asimetrik bir biçimde, çok düşüktür. Yaz aylarında insanların ormanlardan yararlanmalarını, piknik yapabilmelerini sağlayabilecek önlemler, insan –orman ilişkisini olumlu yönde geliştirerek orman yangını riskini düşürebilir. Üstelik kontrol altındaki bu kullanım alanlarında insanlara yangınlar da dahil, orman konusunda eğitimler de verilebilir. Ve bu bir helikopteri bir yıllık kira bedelinden çok daha ucuza mal olacak ancak 10 kat daha etkili olabilecek bir önlemdir.

Orman Bakanlığı, OGM;

insanların ormanlar üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirmeye çalışmak gibi yasaklayıcı yaklaşımlardan vaz geçerek, ormanların insanlar üzerindeki olumlu etkilerini en üst düzeye çıkarmak gibi, sevgi ve bilinç temelli bir yaklaşımı benimsemelidir.

Bu yaklaşım, bireyler ve  sivil toplum kuruluşlarıyla içten, ve yoğun ortak çalışmaların, yani sorumluluk almalarının da önünü açacaktır.

Bir başka önemli konu orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş binaların yangın güvenliğidir.

Eskiden sadece yanan ormanlardan söz ederken şimdilerde yanan ya da yanma tehdidi altında kalan konutlar, köyler, tesisler ön plana çıkmaya başladı.

Bunun nedenlerinden biri orman içi ya da bitişiğine, yanı orman/yerleşim yeri arakesitlerinde inşa edilen yapıların sayısının hızla artıyor olmasıdır. Ancak asıl neden orman içi ya da bitişiğine inşa edilen yapılara yanma riskini düşürücü standartların getirilmemiş olmasıdır.  Bu önlemler yapıların tasarımı ve yapılarda kullanılan malzemelerin belirli yanmazlık standardında olmalarından, yakın çevrelerinin, bitkiler de dahil, her tür yanıcı maddelerden temizlenmiş olmalarına dek uzanır.

Turistik tesisler de dahil, orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş yapılarda kolaylıkla yanabilen malzemeler kullanılmaktadır. Orman içindeki bu tür önlemlerden yoksun binlerce orman köyü kolaylıkla yanabilecek durumdadır.

Muhtemel bir orman yangınında bu tür yapı ya da yerleşim yerleri öncelikli alanlardır ve yangın söndürme çalışmalarını çok daha karmaşık ve masraflı hale getirirler. Yapı yangını ile orman yangını birbirinden çok farklı iki olgudur ve farklı bilgi, deneyim ve ekipmanı gerektirir. Bu tür durumlarda orman yangınlarının kontrolden çıkması ve büyümesi büyük bir olasılıktır. Yaşanmış pek çok büyük orman yangınının arkasında böyle bir neden vardır

Ormana girecek her kişi ve araç yangın riskini artırıcı yönde etki eder.

Orman içi ve bitişiğinde açılmasına izin verilen taş ve maden ocakları, hidro-eletrik santralleri gibi tesisler yangın riskini artırmalarının yanında, yangın çıkması durumunda yangın söndürme çalışmalarında öncelik alarak orman yangınlarının büyümesine neden olabilirler.  Bu tür tesislere izin verilirken; orman yangını risk ve tehlikesini en aza indirecek önlemlerin ve sorumlulukların alınması, ilgili kişilerin eğitilmesi ve sürekli denetlenmesini zorunlu kılar

Orman ve Su İşleri Bakanlığı gecikmeden bu konuları gündemine almalı ve gereğini gecikmeden yerine getirmelidir.

Uzun ve ayrıntılı önlemler listesinden yaygın olarak gözlenen bir-iki örnek;

Köy evlerinde yangın için çok önemli olan çatılarda genellikle yanıcı ahşap kullanılmaktadır. Kapılar ve pencereler de öyle, ot, saman gibi hayvan yemleri ile yakacak odun evin hemen bitişiğinde ve açıkta depolanmaktadır. Binaların etrafında en az 40-50m genişliğinde yanıcı maddelerden temizlenmiş bir alan bırakılmamaktadır. Çatılarda birikmiş kolaylıkla yanabilen kuru yapraklar yangın mevsiminden önce temizlenmemektedir.

Bu çatı kolaylıkla yanar

Orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş turistik tesisler için durum çok daha vahimdir. Yangın mevsimi ile turizm mevsimi çakışmaktadır ve turistik tesislere sıçrayabilecek bir yangın bir felakete dönüşebilir. Bu tesislerde havuz, tenis kortu, park alanın nereye konuşlandırılacağı, çatı, yağmur olukları, baca biçimleri,  kullanılacak dış yüzey boya standardı gibi pek çok ayrıntı orman yangını dikkate alınarak tasarlanmak zorundadır. Ülkemizde bu konuda büyük eksiklikler bulunmaktadır.

Düşük enerjili anız yangını ormana nasıl sıçrayabilir? Orman ve Su işleri Bakanı bu sorunun cevabını araştırmalıdır.

Denizli’nin Pamukkale İlçesinde buğday ekili tarladan çıkarak ormana sıçrayan yangın kontrol altına alındı.

Denizli’nin Sarayköy ilçesinde henüz belirlenemeyen bir nedenle orman yangını çıktı.

Yaklaşık 100 ila 150 hektarlık ormanlık alanı yandı

Üç köy boşaltıldı.

Sarayköy Belediye Başkanı Ahmet Necati Özbaş ters esen rüzgar nedeniyle kısa sürede yangın alanında mahsur kaldı.

Yangına müdahale eden 2 itfaiye eri ile orman işçisi 112 Acil ekipleri tarafından Denizli Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

Bunlar basında çıkan haberler;

Karayolu kenarındaki bu anız tarlası ile orman arasında en ufak bir önlem alınmamış

Bunlar da servis edilen resimler;

Başta Çanakkale (1994) ve Taşağıl (2008) yangınları olmak üzere Türkiye’de bugüne dek çıkmış büyük orman yangınlarının çok büyük bir bölümü anız yangınlarının ormana sıçraması ile başlamış ve büyümüştür.

Orman Genel Müdürlüğü her yıl kilometrelerce yangın emniyet yolu ve şeridi inşa etmekte ve mevcutların bakımını yapmaktadır.

Yangın emniyet yol ve şeritlerinin tesisine ek olarak, Yanan alanların rehabilitasyonu ve yangına dirençli ormanlar tesisi projeleri (YARDOP) , alan bazında yangın öncesi ve sonrası yanıcı madde yönetimi uygulamalarını hedefleyen çalışmaları kapsamaktadır ve yaklaşık 10 yıldır yürürlüktedir.

Orman Genel Müdürlüğü her yıl bu hedefe – anız yangınlarının ormana sıçramaması, sıçrayamaması da dahil- yönelik çalışmalar yapmakta, önemli bütçe kaynakları kullanmaktadır.

1994 yılı Çanakkale yangınından sonra ormana 4 km mesafe içinde anız yakmak yasa hükmüyle yasaklanmıştır.

 

Bunlar da somut gerçekler, yasal düzenlemeler ve mühendislik uygulamaları.

Yukarıdaki resimlerde görüldüğü gibi, buğday tarlası  ile orman arasında  yangını ormana sıçramasını önleyebilecek (YARDOP, yangın seridi, yolu vb.)   herhangi bir önlem alınmış mıdır?

Alınmamış ise; almak öncelikli olarak kimin görevi olmalıdır? Orman Genel Müdürlüğünün mü, tarla sahibinin mi?

Daha önce anız yangınının ormana sıçramasıyla oluşmuş orman yangınları konusunda ne tür incelemeler yapılmış, hangi sonuçlar ortaya konmuştur.

Üçüncü fotoğrafta karayolu bitişiğinde de yol ile son derecede yanıcı anız tarlası arasında da bir önlem alınmamış görünüyor. Bu yüksek derecede riskli (dikkatsizce atılacak bir sigara izmariti ya da bir kıvılcım gibi) arakesitte önlem almak durumunda olan kişi ya da kurum kimdir?

Anız kolay yanan, yandığında hızla (özellikle yüksek rüzgar hızında) yayılan ancak düşük enerjili bir yangındır.  Kara yolu ya da orman arasında tesis edilecek  dar ve düşük maliyetli bir yangın yolu yangının yolu ya da ormanı yangından uzak tutabilmesi mümkün iken neden yapılmamış ya da yapılması sağlanmamıştı. Orman yangınları konusunda çok başarılı olduğunu dile getiren bakanlığın böylesi basit bir önlemi alamamış olmasını nasıl açıklayabilirsiniz?

Orman köylerinde ya da orman içi ya da bitişiğine inşa edilmiş tesislerde yapıların yanma riskini düşürücü ne tür tedbirler alınmaktadır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.