Antalya’da Su ve Sürdürülebilirlik Masaya Yatırıldı: 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayı Su Yönetimi Oturumu Gerçekleştirildi

Antalya Kent Konseyi’nin 200’ü aşkın paydaşla birlikte yürüttüğü ve 12 Mart 2025’te açılışı yapılan “21. Yüzyılda Antalya Çalıştayı” kapsamında “Kentsel Su Yönetimi ve Sürdürülebilirlik” başlıklı oturum, 7 Mayıs 2025 Çarşamba günü saat 13.00’te Kent Konseyi Toplantı Salonu’nda yapıldı.

antalyahabertakip.com - Açılış konuşmasını gerçekleştiren Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, kentleşmenin su kaynakları üzerindeki baskısını vurguladı. Kurt, “2050’de dünya nüfusunun %68’i kentlerde yaşayacak. Artan nüfus karşısında su kaynaklarımız sabit kalmıyor; aksine iklim değişikliği, kirlenme ve plansız tüketimle azalıyor. Bu noktada kentleri dirençli hale getirmenin yolu, entegre ve sürdürülebilir su yönetimi politikalarından geçiyor.” dedi. Teknik Sunumlar ve Öneriler Makina Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı, “Binalarda Su Kullanımı İçin Tasarruf Yöntemlerinde Karşılaşılan Mühendislik Sorunları” başlıklı sunumunda; gri su geri kazanımı, yağmur suyu hasadı ve turizm tesislerindeki buharlaşma kayıplarına karşı mühendislik çözümlerini anlattı. Atmaca, su tüketiminin yalnızca bedel ödemekle değil, tüketimi azaltacak teşviklerle denetlenmesi gerektiğini belirtti. Gri su sistemlerinin büyük site ve turizm tesislerinde zorunlu hale getirilmesini önerdi. Ayrıca PV destekli pompalı sistemlerle hem su kaybının hem de görsel kirliliğin azaltılabileceğini söyleyen Atmaca, kurakçıl peyzaj uygulamaları ve verimli iklimlendirme sistemlerinin turizm tesislerinde yaygınlaştırılmasının önemine dikkat çekti. Antalya’nın Su Gerçekleri ve Mücadele Stratejileri Sunumlar kapsamında Antalya’nın mevcut su durumu ve alınan önlemler de ele alındı. Antalya’da içme suyunun %98’inin yeraltı sularından sağlandığı, son yıllarda bu kaynaklarda ciddi düşüş yaşandığı belirtildi. 2010’da 80-140 metre arası olan su seviyesi, bugün 140-250 metreye kadar inmiş durumda. Bu durum hem maliyetleri artırıyor hem de bazı bölgelerde (örneğin Dağbeli ve Korkuteli) kuyuların kurumasına yol açıyor. Yeraltı su hareketlerini izlemek için izotop hidroloji gibi bilimsel yöntemler kullanılırken, 242 içme suyu kaynağının koruma altına alındığı ifade edildi. ASAT, içme suyu kalitesi, atık su yönetimi ve geri kazanım sistemlerini bütüncül bir çerçevede ele alıyor ve her ilçenin su potansiyeline göre stratejik planlama yapıyor. Denizlerdeki Tehlike: Aşırı Kullanım ve Kirlilik Su yönetimi oturumunun ardından Antalya Körfezi’ndeki deniz kirliliği de gündeme taşındı. Denizlerin enerji, balıkçılık, turizm gibi çok sayıda sektöre tahsis edilmesinin çevresel baskıyı artırdığı belirtilirken, sadece 2018’de 1.591 ton sintine suyunun toplandığı; bu rakamın 2025’e kadar 2.400 tona ulaşabileceği bildirildi. Atık alım noktalarının yetersizliği, tarihi ve turistik alanlarda çevre ve halk sağlığı riski oluşturuyor. Tarımsal Kirlilik ve Yapısal Eksiklikler Tarımda kullanılan aşırı gübreler, zeytinyağı üretim atıkları ve sera atıkları da bölgedeki yeraltı ve yüzey sularını tehdit ediyor. Özellikle küçük sanayi sitelerindeki altyapı eksiklikleri, arıtma çamurlarının düzensiz bertarafı, çevre sorunlarını artırıyor. 2024 yılında gerçekleştirilen 1611 çevre denetiminin 513’ü su kirliliğine yönelikti. 97 milyon TL’yi aşan cezalar kesildi. Yapılarda Su ve Enerji Verimliliği Oturumda, özellikle binalarda gri suyun geri kazanımı, PV destekli pompalı sistemler, güneş enerjisiyle çalışan sıcak su sistemleri gibi yenilikçi çözümler önerildi. Bu sistemlerin hem enerji maliyetlerini düşüreceği hem de karbon salınımını azaltacağı ifade edildi. Yağmur suyu hasadı için standardizasyonun sağlanması ve iklim projeksiyonlarının dikkate alınması gerektiği vurgulandı. Sonuç ve Yol Haritası Çalıştayda, Antalya’nın su kaynakları açısından kırılgan bir yapıya sahip olduğu vurgulandı. Çözüm için: Su verimliliği artırılmalı, Geri kazanılmış su sistemleri yaygınlaştırılmalı, Koruma alanları etkin denetlenmeli, Katılımcı yönetim anlayışıyla kamu bilinci artırılmalı. Antalya’nın su geleceği için bilimsel, teknik ve katılımcı yaklaşımların bir arada yürütülmesi gerektiği, tüm paydaşların ortak çabasıyla su kaynaklarının sürdürülebilirliğinin sağlanabileceği ifade edildi.