Göstermelik Kutlama Değil, Sorunlarımıza Kalıcı Çözümler İstiyoruz

Asayiş 24.11.2020 - 19:38, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 1763+ kez okundu.
 

Göstermelik Kutlama Değil, Sorunlarımıza Kalıcı Çözümler İstiyoruz

Öğretmenlik mesleği açısından, uluslararası anlamda her yıl 5 Ekim tarihi ‘Dünya Öğretmenler Günü’ olarak kutlanmaktadır.
Öğretmenlik mesleği açısından, uluslararası anlamda her yıl 5 Ekim tarihi ‘Dünya Öğretmenler Günü’ olarak kutlanmaktadır. 12 Eylül darbecileri TÖB DER üyesi on binlerce öğretmene işkenceler uygulayıp cezaevlerine kapatıp öğretmenlik mesleğini ellerinden alırken ‘24 Kasımı Öğretmenler Günü’ olarak ilan ettiler. Bugün öğretmenlerin en temel sorunlarının bile gündeme gelmediği ‘resmi’ bir gün olarak yaşamımıza girdi. 24 Kasım’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olması açısından tarihsel bir gerçekliği ve önemi olmasına rağmen, ‘24 Kasım Öğretmenler Günü’nün 12 Eylül darbecileri tarafından ilan edilmiş olması unutulmamalıdır. Biz eğitim emekçileri 12 Eylül zihniyetinin ve günümüzdeki temsilcilerinin oluşturmak istediği itaatkâr öğretmen olmayacağımızı bir kez daha buradan vurguluyoruz. Her 24 Kasım’da öğretmenliğin kutsallığından, ‘onurlu bir meslek’ olduğundan söz edilerek bildik ezber cümlelerin kullanılması, bizleri ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Yüz binlerce eğitim emekçisinin ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarını çözmek için yıllardır adım atmayanların, öğretmenlerin gerçek sorunlarını görmezden gelenlerin hamasi nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyoruz. Eğitimde özellikle son yıllarda esnek, güvencesiz ve angarya çalıştırma uygulamaları belirgin bir şekilde artmıştır. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik, mülakat vb. yaşanan sorunlar, 700 bine yakın işsiz, ataması yapılmayan öğretmenlerin varlığı gibi temel konuların çözümü noktasında bugüne kadar hiçbir somut adım atılmamıştır. Covid-19 salgını sonrasında, özelikle uzaktan eğitim sürecinde mesai kavramı tamamen ortadan kaldırılmış, esnek çalışma uygulamaları hiç olmadığı kadar arttırılmıştır. Ülkemizde bir süredir yaşanan ekonomik kriz nedeniyle iş ve yaşam koşullarımız ciddi anlamda ağırlaşmıştır. Yıllardır dile getirdiğimiz temel taleplerimiz karşılanmamış ve yaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler üretilmemiştir. En belirgin biçimde 3600 ek göstergesi dahi verilen sözlere rağmen yerine getirilmemiştir.  Bu nedenle Eğitim Sen olarak öğretmenin iradesini yok sayan, sesini duymayan, taleplerini görmezden gelenlerin yılda bir gün takvimde sırası geldiği için öğretmenler gününü kutlamasını samimi bulmuyoruz. Değerli Arkadaşlar Eğitim Sen tarafından 4 bin 565 öğretmenin katılımıyla “Öğretmenlerin Ekonomik ve Mesleki Sorunlarına Bakış Anketi” araştırması yapılmıştır. Anket sonuçlarımızdan da görüleceği gibi, öğretmenlerimizin acil çözüm bekleyen sorunları mevcuttur. Öğretmenler Ekonomik Zorluklarla Karşı Karşıya! Ekonomik kriz ve pandemi sürecinin iç içe geçmesiyle birlikte ülke çapında yaşanan yoksullaşma, tüm toplum kesimleri gibi eğitim emekçilerini de etkilemiştir. Geçtiğimiz yıllar içinde yüksek enflasyon ve satın alma gücünün ciddi oranda düşmesi, yaşanan gelir kayıpları nedeniyle geçim şartları zorlaşmış, ücretli/maaşlı çalışanlar bu durumdan en fazla etkilenen toplum kesimleri olmuştur. Nitekim ankete katılan öğretmenlerin yüzde 60’ı “Aldığınız maaş temel ihtiyaçlarınızı karşılıyor mu?” sorusuna “Hiç karşılamıyor” yanıtı vermiştir. “Kısmen karşılıyor” yanıtı verenlerin oranı ise yüzde 38’dir.  Sadece 2 si ücretlerin temel ihtiyaçlarını karşıladığını söylemiştir. “Ekonomik koşulları daha iyi olan bir iş teklifi alsanız, öğretmenlik mesleğini bırakmayı düşünür müydünüz?” sorusuna öğretmenlerin yüzde 70’i ekonomik koşulları daha iyi olan bir iş teklifi aldığında mesleğini bırakabileceğini belirtmiştir. “İş yerinizde kendinizi değerli hissediyor musunuz?” sorusuna öğretmenlerin yüzde 56’sı “Hayır” yanıtı vermiştir.  “İş yerinde kendinizi güvende hissediyor musunuz?” sorusuna ankete katılan öğretmenlerin yüzde 70’i “Hayır” yanıtı vererek kendisini güvende hissetmediğini belirtmiştir “Pandemi koşullarında yüz yüze eğitime başlanması için okulunuzda yeterli hijyen koşullarının sağlandığını düşünüyor musunuz?" sorusuna katılımcıların yüzde 70’i “Hayır” yanıtını vererek, okulların hijyen ve temizlik açısından gerekli koşullara sahip olmadığını belirtmiştir.  “Pandemi koşullarında okullarda ‘maske, mesafe, temizlik’ şartlarının hayata geçirildiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 69’u  “Hayır” yanıtı vermiştir. “ “Millli Eğitim Bakanlığı’nın sorunları çözmek için ürettiği politikaların gerçekçi olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 94,5’i  “Hayır” yanıtı vermiştir. Bu sonuç, MEB’in bugüne kadar ortaya koyduğu pratiğin gerçekçi olmadığını belirtmesi açısından oldukça önemlidir. Bu durum özellikle pandemi sürecinde çok daha net bir şekilde görülmüştür.  “Ücretli/kadrolu/sözleşmeli şeklinde öğretmen istihdamının ayrıştırılmasının, öğretmenlik mesleğinin geleceği açısından bir tehdit olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna yüzde 96’lık çoğunluk “Evet” yanıtı vermiştir. Eğitim emekçileri farklı istihdam biçimlerinin öğretmenlik mesleğinin geleceği açısından önemli bir tehdit olduğunu düşünmektedir. “Mülakat ile öğretmen alımının eşit, adil, geçerli ve yansız bir yöntem olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 91’i  “Hayır” yanıtı vererek tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur. Değerli Basın Emekçileri sonuç olarak, Öğretmenler, ülkenin dört bir yanında, her türlü olumsuz koşullarla mücadele ederek, görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Çünkü her öğretmen, eğitimin her türlü yapısal sorununa rağmen eşitlikten, barıştan, laiklikten, özgürlükten, insandan ve emekten yana aydınlık nesillerin yetişmesinde katkısının olduğunu bilmektedir. Ancak siyasi iktidar, mesleğini hakkıyla yerine getirmeye çalışan öğretmenlerin yıllardır yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretmemektedir.   Öğretmenler siyasi iktidarlara değil; halka ve öğrencilerine karşı sorumludur. Bu nedenle bizler, aksi yöndeki tüm politika ve uygulamalara rağmen iktidarın değil, halkın öğretmeni olmak istiyoruz. Eğitim sisteminin daha nitelikli olması için somut adımlar atılarak çalışma ve yaşam koşullarımızın iyileştirilmesini talep ediyoruz. Öğretmenlerimizin kendisini güvende hissettiği, mesleki özerkliğinin tanındığı, iş güvencelerinin sağlandığı, emeğinin karşılığı olan refah düzeyine sahip olduğu bir eğitim sistemi, toplumun ve öğrencilerimizin nitelikli eğitim hakkının yaşam bulmasının temel koşuludur. Yıllardır çeşitli alanlarda yaşadığımız hak kayıplarına ve olumsuzluklara bakıldığında, geçtiğimiz yıllar içinde kaybettiklerimizin ne kadar çok olduğu görülecektir. Bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın ancak tüm eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik ve örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyoruz.  Eğitim Sen olarak; kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; hukuksuzca ihraç edilen, sürgün ve soruşturmalara, baskılara maruz kalan, sözleşmeli, ücretli güvencesiz çalışan, ataması yapılmayan, özel öğretim kurumlarında esnek, güvencesiz, düşük ücretlerde çalıştırılan, pandemi koşullarında gecesini gündüzüne katarak görevini yapmaya çalışan bütün eğitim ve bilim emekçilerinin; eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamayan milyonlarca çocuk ve gencimizin taleplerinin takipçisi olmayı sürdüreceğimize söz veriyoruz. Haklarımız, geleceğimiz ve çocuklarımızın eğitim hakkı için bütün eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi birlikte ortak mücadeleye davet ediyoruz.
Öğretmenlik mesleği açısından, uluslararası anlamda her yıl 5 Ekim tarihi ‘Dünya Öğretmenler Günü’ olarak kutlanmaktadır.

Öğretmenlik mesleği açısından, uluslararası anlamda her yıl 5 Ekim tarihi ‘Dünya Öğretmenler Günü’ olarak kutlanmaktadır. 12 Eylül darbecileri TÖB DER üyesi on binlerce öğretmene işkenceler uygulayıp cezaevlerine kapatıp öğretmenlik mesleğini ellerinden alırken ‘24 Kasımı Öğretmenler Günü’ olarak ilan ettiler. Bugün öğretmenlerin en temel sorunlarının bile gündeme gelmediği ‘resmi’ bir gün olarak yaşamımıza girdi.

24 Kasım’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olması açısından tarihsel bir gerçekliği ve önemi olmasına rağmen, ‘24 Kasım Öğretmenler Günü’nün 12 Eylül darbecileri tarafından ilan edilmiş olması unutulmamalıdır. Biz eğitim emekçileri 12 Eylül zihniyetinin ve günümüzdeki temsilcilerinin oluşturmak istediği itaatkâr öğretmen olmayacağımızı bir kez daha buradan vurguluyoruz.

Her 24 Kasım’da öğretmenliğin kutsallığından, ‘onurlu bir meslek’ olduğundan söz edilerek bildik ezber cümlelerin kullanılması, bizleri ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Yüz binlerce eğitim emekçisinin ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarını çözmek için yıllardır adım atmayanların, öğretmenlerin gerçek sorunlarını görmezden gelenlerin hamasi nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyoruz.

Eğitimde özellikle son yıllarda esnek, güvencesiz ve angarya çalıştırma uygulamaları belirgin bir şekilde artmıştır. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik, mülakat vb. yaşanan sorunlar, 700 bine yakın işsiz, ataması yapılmayan öğretmenlerin varlığı gibi temel konuların çözümü noktasında bugüne kadar hiçbir somut adım atılmamıştır. Covid-19 salgını sonrasında, özelikle uzaktan eğitim sürecinde mesai kavramı tamamen ortadan kaldırılmış, esnek çalışma uygulamaları hiç olmadığı kadar arttırılmıştır.

Ülkemizde bir süredir yaşanan ekonomik kriz nedeniyle iş ve yaşam koşullarımız ciddi anlamda ağırlaşmıştır. Yıllardır dile getirdiğimiz temel taleplerimiz karşılanmamış ve yaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler üretilmemiştir. En belirgin biçimde 3600 ek göstergesi dahi verilen sözlere rağmen yerine getirilmemiştir.  Bu nedenle Eğitim Sen olarak öğretmenin iradesini yok sayan, sesini duymayan, taleplerini görmezden gelenlerin yılda bir gün takvimde sırası geldiği için öğretmenler gününü kutlamasını samimi bulmuyoruz.

Değerli Arkadaşlar Eğitim Sen tarafından 4 bin 565 öğretmenin katılımıyla “Öğretmenlerin Ekonomik ve Mesleki Sorunlarına Bakış Anketi” araştırması yapılmıştır. Anket sonuçlarımızdan da görüleceği gibi, öğretmenlerimizin acil çözüm bekleyen sorunları mevcuttur.

Öğretmenler Ekonomik Zorluklarla Karşı Karşıya!

Ekonomik kriz ve pandemi sürecinin iç içe geçmesiyle birlikte ülke çapında yaşanan yoksullaşma, tüm toplum kesimleri gibi eğitim emekçilerini de etkilemiştir. Geçtiğimiz yıllar içinde yüksek enflasyon ve satın alma gücünün ciddi oranda düşmesi, yaşanan gelir kayıpları nedeniyle geçim şartları zorlaşmış, ücretli/maaşlı çalışanlar bu durumdan en fazla etkilenen toplum kesimleri olmuştur. Nitekim ankete katılan öğretmenlerin yüzde 60’ı “Aldığınız maaş temel ihtiyaçlarınızı karşılıyor mu?” sorusuna “Hiç karşılamıyor” yanıtı vermiştir. “Kısmen karşılıyor” yanıtı verenlerin oranı ise yüzde 38’dir.  Sadece 2 si ücretlerin temel ihtiyaçlarını karşıladığını söylemiştir.

“Ekonomik koşulları daha iyi olan bir iş teklifi alsanız, öğretmenlik mesleğini bırakmayı düşünür müydünüz?” sorusuna öğretmenlerin yüzde 70’i ekonomik koşulları daha iyi olan bir iş teklifi aldığında mesleğini bırakabileceğini belirtmiştir.

“İş yerinizde kendinizi değerli hissediyor musunuz?” sorusuna öğretmenlerin yüzde 56’sı “Hayır” yanıtı vermiştir.

 “İş yerinde kendinizi güvende hissediyor musunuz?” sorusuna ankete katılan öğretmenlerin yüzde 70’i “Hayır” yanıtı vererek kendisini güvende hissetmediğini belirtmiştir

“Pandemi koşullarında yüz yüze eğitime başlanması için okulunuzda yeterli hijyen koşullarının sağlandığını düşünüyor musunuz?" sorusuna katılımcıların yüzde 70’i “Hayır” yanıtını vererek, okulların hijyen ve temizlik açısından gerekli koşullara sahip olmadığını belirtmiştir.

 “Pandemi koşullarında okullarda ‘maske, mesafe, temizlik’ şartlarının hayata geçirildiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 69’u  “Hayır” yanıtı vermiştir. “

“Millli Eğitim Bakanlığı’nın sorunları çözmek için ürettiği politikaların gerçekçi olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 94,5’i  “Hayır” yanıtı vermiştir. Bu sonuç, MEB’in bugüne kadar ortaya koyduğu pratiğin gerçekçi olmadığını belirtmesi açısından oldukça önemlidir. Bu durum özellikle pandemi sürecinde çok daha net bir şekilde görülmüştür.

 “Ücretli/kadrolu/sözleşmeli şeklinde öğretmen istihdamının ayrıştırılmasının, öğretmenlik mesleğinin geleceği açısından bir tehdit olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna yüzde 96’lık çoğunluk “Evet” yanıtı vermiştir. Eğitim emekçileri farklı istihdam biçimlerinin öğretmenlik mesleğinin geleceği açısından önemli bir tehdit olduğunu düşünmektedir.

“Mülakat ile öğretmen alımının eşit, adil, geçerli ve yansız bir yöntem olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 91’i  “Hayır” yanıtı vererek tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur.

Değerli Basın Emekçileri sonuç olarak,

Öğretmenler, ülkenin dört bir yanında, her türlü olumsuz koşullarla mücadele ederek, görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Çünkü her öğretmen, eğitimin her türlü yapısal sorununa rağmen eşitlikten, barıştan, laiklikten, özgürlükten, insandan ve emekten yana aydınlık nesillerin yetişmesinde katkısının olduğunu bilmektedir. Ancak siyasi iktidar, mesleğini hakkıyla yerine getirmeye çalışan öğretmenlerin yıllardır yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretmemektedir.  

Öğretmenler siyasi iktidarlara değil; halka ve öğrencilerine karşı sorumludur. Bu nedenle bizler, aksi yöndeki tüm politika ve uygulamalara rağmen iktidarın değil, halkın öğretmeni olmak istiyoruz. Eğitim sisteminin daha nitelikli olması için somut adımlar atılarak çalışma ve yaşam koşullarımızın iyileştirilmesini talep ediyoruz.

Öğretmenlerimizin kendisini güvende hissettiği, mesleki özerkliğinin tanındığı, iş güvencelerinin sağlandığı, emeğinin karşılığı olan refah düzeyine sahip olduğu bir eğitim sistemi, toplumun ve öğrencilerimizin nitelikli eğitim hakkının yaşam bulmasının temel koşuludur.

Yıllardır çeşitli alanlarda yaşadığımız hak kayıplarına ve olumsuzluklara bakıldığında, geçtiğimiz yıllar içinde kaybettiklerimizin ne kadar çok olduğu görülecektir. Bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın ancak tüm eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik ve örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyoruz. 

Eğitim Sen olarak; kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; hukuksuzca ihraç edilen, sürgün ve soruşturmalara, baskılara maruz kalan, sözleşmeli, ücretli güvencesiz çalışan, ataması yapılmayan, özel öğretim kurumlarında esnek, güvencesiz, düşük ücretlerde çalıştırılan, pandemi koşullarında gecesini gündüzüne katarak görevini yapmaya çalışan bütün eğitim ve bilim emekçilerinin; eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamayan milyonlarca çocuk ve gencimizin taleplerinin takipçisi olmayı sürdüreceğimize söz veriyoruz.

Haklarımız, geleceğimiz ve çocuklarımızın eğitim hakkı için bütün eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi birlikte ortak mücadeleye davet ediyoruz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.