Hukuk Ve Adaletsizlik Boğaz’a Dayanmıştır

Ekonomi 03.02.2021 - 20:05, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 1495+ kez okundu.
 

Hukuk Ve Adaletsizlik Boğaz’a Dayanmıştır

Üniversitelerin başlıca görevleri; eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık, toplum hizmetleri olarak sayılabilir.
Üniversitelerin başlıca görevleri;  eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık,  toplum hizmetleri olarak sayılabilir. Üniversitelerin bu görevleri yerine getirmesi açısından “Akademik Özerklik” ve “Yönetsel Özerklik” özel bir yere ve öneme sahiptir. Üniversiteler tarih boyunca ‘özgür tartışma ortamını’ ve ‘eleştirel düşünceyi’ savunmuşlardır. Bu üniversitelerin kurumsal olarak ‘akademik ve yönetsel özerkliği’ sayesinde olmuştur. Yönetsel özerklik denince, bu kurumların kendi üyelerinin demokratik usulle oluşturdukları organlar eliyle yönetilmesi ve denetlenmesi ile üniversite organlarının öğretim üyeleri ve yardımcılarının üniversite dışındaki makamlar tarafından hukuki meşruiyeti olan bir gerekçe olmaksızın görevlerinden uzaklaştırılamayacağı anlaşılmaktadır. Yönetsel özerkliği; Yönetim organlarının işbaşına gelme ve düşme şekilleri,  bu organların serbestçe karar alabilme ve uygulayabilme yetkisi ve üniversitedeki tüm grupların yönetime katılımı gibi üç önemli koşulu vardır. Bilim özgür ve demokratik bir ortamda gelişir. Boğaziçi Üniversitesine AKP Hükümeti tarafından teamüllere aykırı olarak dışarıdan atanan kayyum rektöre karşı, başta üniversitenin her görüşten öğrencileri olmak üzere akademisyenleri ile toplumun büyük bir kesiminin vermiş olduğu haklı tepki aslında yıllardan beri AKP Hükümetinin kamuda yapmış olduğu liyakatsiz atamalar ile “Demokrasimizin boğazını sıkarak canına kastettiğinin işaretidir.” Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle beraber temel hak ve özgürlüklerin daha da geriye gittiği, toplumun kutuplaştırıldığı bir ortamda Türkiye’nin en başarılı öğrencilerinin okuduğu ve en iyi üniversitelerinden olan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin başı dik olarak vermiş olduğu onurlu mücadele bilim, demokrasi ve aydınlanma adına gelecek için topluma umut olmuştur. Ne yazık ki; varlığını demokrasiye borçlu bazı dernek, sendika gibi kuruluşlar tarafından Boğaziçi Üniversitesinin öğrenci ve akademisyenlerinin hedef gösterilmiş olmasını endişeyle takip etmekteyiz. Demokrasi hak, hukuk, adalet herkese gerekli olup bahsi geçen kuruluşların siyasetin güdümüne girerek toplumsal kutuplaşmaya müdahil olmaması gerekir. Hiçbir meşruiyeti olmayan, öğrenci ve akademisyenler tarafından kabul görmeyen, üniversitenin kapısına kelepçe vurduran, iradesi olmayan atanmış kayyum rektörün başarılı olması mümkün değildir. Başarı; birbirine güvenen, birbirini anlayan kişilerin ekip ruhuyla çalışması ile sağlanabilir. Daha fazla toplumsal huzursuzluğa meydan vermemek adına eğer iradesi varsa, üniversitelerin akademik ve yönetsel özerkliğine saygı duyuyorsa Melih BULU’nun rektörlükten istifa ederek Boğaziçi Üniversitesinin boğazına vurulan düğümden üniversiteyi kurtarması gerekir. Ekonominin çökmüş olduğu, işsizliğin, yoksulluğun arttığı bir dönemde bu başarısızlıklarını gölgelemek, toplumu başka konular ile meşgul etmek niyetinde olmadığını, demokrasiyi,  hak ve özgürlükleri savunduğunu söyleyen siyasi iktidarı da öğrencilere yapılan baskıyı kaldırarak ispata ve gereğini yapmaya davet ediyoruz.
Üniversitelerin başlıca görevleri; eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık, toplum hizmetleri olarak sayılabilir.

Üniversitelerin başlıca görevleri;  eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık,  toplum hizmetleri olarak sayılabilir. Üniversitelerin bu görevleri yerine getirmesi açısından “Akademik Özerklik” ve “Yönetsel Özerklik” özel bir yere ve öneme sahiptir. Üniversiteler tarih boyunca ‘özgür tartışma ortamını’ ve ‘eleştirel düşünceyi’ savunmuşlardır. Bu üniversitelerin kurumsal olarak ‘akademik ve yönetsel özerkliği’ sayesinde olmuştur.

Yönetsel özerklik denince, bu kurumların kendi üyelerinin demokratik usulle oluşturdukları organlar eliyle yönetilmesi ve denetlenmesi ile üniversite organlarının öğretim üyeleri ve yardımcılarının üniversite dışındaki makamlar tarafından hukuki meşruiyeti olan bir gerekçe olmaksızın görevlerinden uzaklaştırılamayacağı anlaşılmaktadır. Yönetsel özerkliği; Yönetim organlarının işbaşına gelme ve düşme şekilleri,  bu organların serbestçe karar alabilme ve uygulayabilme yetkisi ve üniversitedeki tüm grupların yönetime katılımı gibi üç önemli koşulu vardır.

Bilim özgür ve demokratik bir ortamda gelişir. Boğaziçi Üniversitesine AKP Hükümeti tarafından teamüllere aykırı olarak dışarıdan atanan kayyum rektöre karşı, başta üniversitenin her görüşten öğrencileri olmak üzere akademisyenleri ile toplumun büyük bir kesiminin vermiş olduğu haklı tepki aslında yıllardan beri AKP Hükümetinin kamuda yapmış olduğu liyakatsiz atamalar ile “Demokrasimizin boğazını sıkarak canına kastettiğinin işaretidir.”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle beraber temel hak ve özgürlüklerin daha da geriye gittiği, toplumun kutuplaştırıldığı bir ortamda Türkiye’nin en başarılı öğrencilerinin okuduğu ve en iyi üniversitelerinden olan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin başı dik olarak vermiş olduğu onurlu mücadele bilim, demokrasi ve aydınlanma adına gelecek için topluma umut olmuştur.

Ne yazık ki; varlığını demokrasiye borçlu bazı dernek, sendika gibi kuruluşlar tarafından Boğaziçi Üniversitesinin öğrenci ve akademisyenlerinin hedef gösterilmiş olmasını endişeyle takip etmekteyiz. Demokrasi hak, hukuk, adalet herkese gerekli olup bahsi geçen kuruluşların siyasetin güdümüne girerek toplumsal kutuplaşmaya müdahil olmaması gerekir.

Hiçbir meşruiyeti olmayan, öğrenci ve akademisyenler tarafından kabul görmeyen, üniversitenin kapısına kelepçe vurduran, iradesi olmayan atanmış kayyum rektörün başarılı olması mümkün değildir. Başarı; birbirine güvenen, birbirini anlayan kişilerin ekip ruhuyla çalışması ile sağlanabilir.

Daha fazla toplumsal huzursuzluğa meydan vermemek adına eğer iradesi varsa, üniversitelerin akademik ve yönetsel özerkliğine saygı duyuyorsa Melih BULU’nun rektörlükten istifa ederek Boğaziçi Üniversitesinin boğazına vurulan düğümden üniversiteyi kurtarması gerekir. Ekonominin çökmüş olduğu, işsizliğin, yoksulluğun arttığı bir dönemde bu başarısızlıklarını gölgelemek, toplumu başka konular ile meşgul etmek niyetinde olmadığını, demokrasiyi,  hak ve özgürlükleri savunduğunu söyleyen siyasi iktidarı da öğrencilere yapılan baskıyı kaldırarak ispata ve gereğini yapmaya davet ediyoruz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.