Mustafa Balcı 1-7 Mart Deprem Haftası Nedeniyle Açıklama Yaptı

Asayiş 05.03.2021 - 22:03, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 2113+ kez okundu.
 

Mustafa Balcı 1-7 Mart Deprem Haftası Nedeniyle Açıklama Yaptı

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesinin 1-7 Mart Deprem Haftası Nedeniyle Açıklamada bulundu.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesinin 1-7 Mart Deprem Haftası Nedeniyle Açıklamada bulundu. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Mustafa Balcı 1-7 Mart Deprem Haftası Nedeniyle yaptığı Açıklamada, “Deprem Haftası’nda dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan ülkemizde vatandaşlarımızın depreme karşı hazırlıklı olmasının sağlanması,  depremden korunma yollarının anlatılması ve toplumda afete hazırlık bilincinin yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır. Ancak, 2020 yılında yaşadığımız Elazığ/Malatya ve İzmir depremleri göstermiştir ki; toplumsal bilinç yeterince gelişmemiş, kent ve ülke yönetiminden sorumlu kişiler deprem risklerini bilimsel verilerle değerlendirememişler, değerlendirmek istememişlerdir. Ve hepimiz biliyoruz ki afet; dil, din, ırk, millet ve siyasi görüş gözetmez. Gözetmediği için de oluşan afet sonrasında yaraları sarmanın ve olan doğa olaylarının afete dönüşmemesi için mücadele etmenin iktidarı ayrı, muhalefeti ayrı, ittifakı ayrı olmaz… Hep birlikte omuz omuza, yan yana, kafa kafaya verip, tek vücut olarak bu süreçleri atlatabiliriz… İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak, olası afet zararlarını azaltılması hakkında farkındalık yaratabilmek adına, yerelde kurumlar arası işbirliğinin geliştirilmesini ve toplum liderleri aracılığıyla toplumda afetlere karşı hazırlıklı olma ve sosyal sorumluluk bilincinin oluşturmasını sağlamak noktasındaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sanırım artık hepiniz biliyorsunuz, Türkiye, dünyanın en etkin deprem kuşaklarının üzerinde bulunmaktadır. Hangisinin ne zaman kırılacağını, hareket edeceğini bilmediğimiz 550 diri fay hattının üzerindedir ülkemiz. Ve bu faylar yüzyıllardır deprem üretmektedirler, hiç kuşkunuz olmasın ki üretmeye de devam edeceklerdir. Sorun fay hatlarında ya da depremde değildir. Sorun; ortaya çıkan depremde yapılarımızın güvensiz olmasındadır. Bir faya, bir kente odaklanmak yerine, deprem riskini nasıl azaltabiliriz ona çalışmamız gerekmektedir. Deprem öncesi, anı ve sonrasında yapılması gerekenleri iyi öğrenmek, gerçekleşmesi durumunda, yapacaklarımızı en iyi şekilde uygulayabilmek için de hayali farklı deprem senaryoları eşliğinde tatbikatlar yapmak hedeflerimiz arasında olmalıdır. Deprem bilincini yerleştirebilmek için topyekûn bir SEFERBERLİK ilan edilmelidir. Kısacası dersimize iyi çalışmak zorundayız. Artık ülkemizin deprem gerçeği ile yaşaması gerektiği herkes tarafından kabul edildiğine göre, Kamuoyu yetkililerden ve uzmanlardan, depremlerde can ve mal kaybını azaltacak önemlerin alınmasını beklemektedir. Bununla birlikte herhangi bir sorunun sağlıklı bir biçimde çözümlenmesi için önkoşul, soruna doğru teşhis konulmasıdır. Acaba ülkemizde depremlerde oluşan hasarın nedenleri konusunda doğru bir teşhis oluşturulmuş mudur? Son kırk yılda oluşan depremlerden sonra yapılan gözlemler ve mevcut binalar üzerinde yapılan incelemeler bu soruya olumlu yanıt vermeyi maalesef zorlaştırmaktadır. Yapılan düzenlemelere ve yönetmelik değişikliklerine karşın her oluşan depremden sonra ortaya çıkan tablo eskisinden farklı olmamaktadır. Hasar ve can kaybı beklenenin çok üstünde olmaktadır. İlginç olan, her depremde hasar nedenlerinin aynı olmasıdır. Yani, yapılan düzenlemelere ve değişikliklere karşın sonuç değişmemektedir. Bilindiği gibi ülkemizin deprem yönetmeliği son yıllarda yapılan değişikliklerle düzeyi oldukça yüksek bir yönetmelik durumuna gelmiştir. Bir yönetmelik ne denli iyi ve çağdaş olursa olsun o yönetmeliğin uygulanabilmesi için uygulayıcıların belirli bir bilgi ve deneyime sahip olmaları gerekir. Uygulayıcıların yönetmeliği anlayabilecek düzeyde olması kaçınılmaz bir önkoşuldur. Hem YETKİN MÜHENDİSLİK hem de BİR ŞANTİYE ŞEFİNİN BİR ŞANTİYEDEN SORUMLU olması ısrarımız bundandır… Basit gibi görünen birkaç dokunuş çok şeyi değiştirebilir.               Peki, Neler Oluyor, Neler Yapılmalıdır… İmar barışı ile bir kısmı veya tamamı izinsiz olarak inşa edilen yapıların yasal hale gelmesi amaçlanmış ve bu yapıların depreme dayanıklılığı hususunun maliklerin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir. Bir kez daha bunun kabul edilemez olduğunu ifade etmek istiyoruz. Daha sonra eklenen geçici madde ile birlikte bu yapıların ruhsat almaksızın güçlendirme izin belgesi ile güçlendirilebileceği imkânı ortaya konmuştur. Ancak imar barışı dolayısıyla yasal hale gelen yapıların yapı maliki tasarrufuna bırakılmaksızın deprem güvenliği bakımından gerekli tahkiklerin ivedi olarak yapılması gerekmektedir. Kaçak olarak yapılan yapıların deprem güvenlikleri yoktur. Hala en büyük tehlike bu tip yapılardır. Projeli ve projesi zamanının deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılan ve ruhsatlandırılan yapıların zaman içerisinde yıprandıklarını biliyoruz… Bu tür yapıların tespit edilmesi için mutlaka yapı envanterinin çıkarılması gerekmektedir. Fakat yerel yönetimler yapı envanteri çıkarılması konusunda konuya mesafeli yaklaşmaktadırlar. Bunun sebebi, öncelikle çıkarılacak envanter neticesinde ortaya çıkacak risk durumunun, yöneticileri bu konuda sorumluk altına itecek olmasıdır. Yöneticilerin yaşadığı oy kaygısı, üzerine yüklediği sorumluluğu yerine getirmek amacıyla yapması gereken hususlar için engel teşkil ettiğini düşünmekteyiz. Yapı envanterinin çıkarılması ve bu esnada olası bir depremde ağır hasar ve toptan göçme riski taşıyan Yapıların tespitine ilişkin bir çalışma modeli ortaya konabilir. Kentsel dönüşüm yapı stokunun iyileştirilmesi için kullanılmalıdır. Parsel bazında, kentsel dönüşüm adı altında yapılan projeler bina yenileme projeleridir. Biran önce, yönetimlerin daha fazla desteği ve öncülüğü ile vatandaş, ada/mahalle/bölge bazında Kentsel Dönüşüme teşvik edilmelidir. Tüm çabalarımız yapı stokumuzun olası bir depreme hazır olması çerçevesinde olmalıdır. Bugüne kadar yapı stokumuz konusunda yapılmış ciddi bir çalışma maalesef yoktur… Aslında Kamu yararı düşünüldüğünde yapılması gereken en önemli çalışma yapı stokumuzun belirlenmesidir… Fakat yapılacak olan bu çalışma siyasi otoriteye oy getirmemektedir… Durum böyle olunca da bir türlü bu çalışmalar yapılmamakta, yapılamamaktadır. Zamanının yönetmelik ve şartnamelerine göre projelendirilip yapılan binaların, güvenlik düzeylerinde zamana bağlı değişiklikler olabilmektedir. Çeşitli zamanlarda ve çeşitli düzeylerde yapılan olumlu-olumsuz müdahaleler ve kullanım farklılıkları güvenlikte azalmalara neden olabilir. Özellikle, zamanla kat ilavesi görmüş yapılar ve işlev değişikliği olan yapılar, tasarım aşamasında kabul edilen yapısal performansta düşüşe neden olurlar. Binalarda yapılan kontrolsüz dekorasyon ve tadilatlar da maalesef en önemli müdahale türüdür. Bu tür kat ilaveleri ve işlev değişiklikleri, düşey yüklerdeki artışla beraber deprem yüklerini de arttırmaktadır. Binaların statik açıdan PERİYODİK KONTROLÜ kesinlikle yasal dayanağa bağlanmalıdır. Şöyle ki; Yapı envanteri ve yüksek riskli yapı tespiti çalışma modeli çerçevesinde, Mevcut yapılar beş yılda en az bir kez olmak üzere PERİYODİK olarak kontrol edilir. Kontrol, gözle muayene içerir ve yapıya ilişkin özellikler bir puanlama yöntemi ile değerlendirilir. Değerlendirmede baraj puanı altında kalan yapılar için maliklerden 6 ay içersinde TBDY2018 koşullarında veya 6306 sayılı yasa kapsamında risk tespiti yaptırılması istenir. Yapı denetimli yapılar için kontrol periyodu on yıla çıkarılabilir veya ilk on yıl muaf tutulabilir. Kontrollerde ilgili yapılarda yapısal ve izinsiz değişikliklerin olup olmadığı hususu da incelenir. İstatistikî değerlendirmeler neticesinde belli bir süre sonra alım satım ve kiralamada yapıya ilişkin PERİYODİK KONTROLÜNÜN yapılıp yapılmadığı hususu aranabilir. PERİYODİK KONTROL masrafları yapı sahiplerince karşılanır. PERİYODİK KONTROL yetkisi, bakanlıkça ve gerekli eğitimlere katılmış, gerekli araç/gereç ve benzeri alt yapıya sahip inşaat mühendislerine verilir. Bu çalışma modeli sayesinde yaklaşık on yıl içerisinde detaylı yapı envanteri 60 ila 70 oranında tamamlanabilir. Ruhsatsız yapılar, ruhsatlı ancak projesine aykırı imalat içeren yapılar, imar barışından yararlanmış ancak yapı güvenliği açısından kullanıma elverişsiz yapılar bu sayede tespit edilecektir. Ayrıca olası bir depremde hasar görme riski yüksek yapılar da tespit edilebilir. Boğaziçi Üniversitesi deprem araştırma enstitüsü tarafından yapılan çalışma ile olası bir depremde toptan göçmesi öngörülen 5-6 oranındaki yapı stoku da yine bu kontrollerle tespit edilebilir Ve olası depremde can kayıpları 70-80 oranında azaltılabilir. PERİYODİK KONTROLLER sayesinde, kullanım amacına yönelik izinsiz yapılan yapısal değişiklikler, yıllar içerisinde ortaya çıkan yapısal deformasyonlar, yapı güvenliğini olumsuz etkileyebilecek tadilatlar, uzun süreli yapı hareketleri, oturmalar ve depremler nedeniyle oluşabilecek hasarlar yapı malikleri tasarrufuna bırakılmaksızın ortaya çıkarılmış olacaktır. 2011 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yayımlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı Kapsamında 2012 ve 2017 yıllarında yapılması kararlaştırılan yapı envanteri tarama çalışması için hiçbir şey yapılmadı. Depreme dayanıksız yapıların bu beş yıl içerisinde tespit edilerek ya yıkılması ya da güçlendirilmesi gerekirken hiçbir uygulama İMO’nun tüm çabalarına rağmen de hayata geçirilmedi. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak tek bir insanımızın yaşamını kaybetmemesi için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu da buradan belirtmek istiyoruz… Olası büyük bir depremde sadece yapı sahipleri değil, bu yapılarda yaşayan, yaşamayan hepimiz bu enkazın altında kalırız diye de uyarıyoruz… Toplumsal duyarlılığımız, yaşamın kutsallığına olan inancımız, bilimsel, mesleki gerçekliklerimiz çerçevesinde, biz inşaat mühendisleri geleceğe endişeyle değil, güvenle bakmak istiyoruz” dedi                         
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesinin 1-7 Mart Deprem Haftası Nedeniyle Açıklamada bulundu.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesinin 1-7 Mart Deprem Haftası Nedeniyle Açıklamada bulundu.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Mustafa Balcı 1-7 Mart Deprem Haftası Nedeniyle yaptığı Açıklamada, “Deprem Haftası’nda dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan ülkemizde vatandaşlarımızın depreme karşı hazırlıklı olmasının sağlanması,  depremden korunma yollarının anlatılması ve toplumda afete hazırlık bilincinin yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır.

Ancak, 2020 yılında yaşadığımız Elazığ/Malatya ve İzmir depremleri göstermiştir ki; toplumsal bilinç yeterince gelişmemiş, kent ve ülke yönetiminden sorumlu kişiler deprem risklerini bilimsel verilerle değerlendirememişler, değerlendirmek istememişlerdir. Ve hepimiz biliyoruz ki afet; dil, din, ırk, millet ve siyasi görüş gözetmez. Gözetmediği için de oluşan afet sonrasında yaraları sarmanın ve olan doğa olaylarının afete dönüşmemesi için mücadele etmenin iktidarı ayrı, muhalefeti ayrı, ittifakı ayrı olmaz… Hep birlikte omuz omuza, yan yana, kafa kafaya verip, tek vücut olarak bu süreçleri atlatabiliriz…

İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak, olası afet zararlarını azaltılması hakkında farkındalık yaratabilmek adına, yerelde kurumlar arası işbirliğinin geliştirilmesini ve toplum liderleri aracılığıyla toplumda afetlere karşı hazırlıklı olma ve sosyal sorumluluk bilincinin oluşturmasını sağlamak noktasındaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Sanırım artık hepiniz biliyorsunuz, Türkiye, dünyanın en etkin deprem kuşaklarının üzerinde bulunmaktadır. Hangisinin ne zaman kırılacağını, hareket edeceğini bilmediğimiz 550 diri fay hattının üzerindedir ülkemiz. Ve bu faylar yüzyıllardır deprem üretmektedirler, hiç kuşkunuz olmasın ki üretmeye de devam edeceklerdir.

Sorun fay hatlarında ya da depremde değildir.

Sorun; ortaya çıkan depremde yapılarımızın güvensiz olmasındadır.

Bir faya, bir kente odaklanmak yerine, deprem riskini nasıl azaltabiliriz ona çalışmamız gerekmektedir. Deprem öncesi, anı ve sonrasında yapılması gerekenleri iyi öğrenmek, gerçekleşmesi durumunda, yapacaklarımızı en iyi şekilde uygulayabilmek için de hayali farklı deprem senaryoları eşliğinde tatbikatlar yapmak hedeflerimiz arasında olmalıdır. Deprem bilincini yerleştirebilmek için topyekûn bir SEFERBERLİK ilan edilmelidir. Kısacası dersimize iyi çalışmak zorundayız.

Artık ülkemizin deprem gerçeği ile yaşaması gerektiği herkes tarafından kabul edildiğine göre, Kamuoyu yetkililerden ve uzmanlardan, depremlerde can ve mal kaybını azaltacak önemlerin alınmasını beklemektedir.

Bununla birlikte herhangi bir sorunun sağlıklı bir biçimde çözümlenmesi için önkoşul, soruna doğru teşhis konulmasıdır. Acaba ülkemizde depremlerde oluşan hasarın nedenleri konusunda doğru bir teşhis oluşturulmuş mudur? Son kırk yılda oluşan depremlerden sonra yapılan gözlemler ve mevcut binalar üzerinde yapılan incelemeler bu soruya olumlu yanıt vermeyi maalesef zorlaştırmaktadır. Yapılan düzenlemelere ve yönetmelik değişikliklerine karşın her oluşan depremden sonra ortaya çıkan tablo eskisinden farklı olmamaktadır. Hasar ve can kaybı beklenenin çok üstünde olmaktadır. İlginç olan, her depremde hasar nedenlerinin aynı olmasıdır. Yani, yapılan düzenlemelere ve değişikliklere karşın sonuç değişmemektedir.

Bilindiği gibi ülkemizin deprem yönetmeliği son yıllarda yapılan değişikliklerle düzeyi oldukça yüksek bir yönetmelik durumuna gelmiştir.

Bir yönetmelik ne denli iyi ve çağdaş olursa olsun o yönetmeliğin uygulanabilmesi için uygulayıcıların belirli bir bilgi ve deneyime sahip olmaları gerekir. Uygulayıcıların yönetmeliği anlayabilecek düzeyde olması kaçınılmaz bir önkoşuldur. Hem YETKİN MÜHENDİSLİK hem de BİR ŞANTİYE ŞEFİNİN BİR ŞANTİYEDEN SORUMLU olması ısrarımız bundandır… Basit gibi görünen birkaç dokunuş çok şeyi değiştirebilir.              

Peki, Neler Oluyor, Neler Yapılmalıdır…

İmar barışı ile bir kısmı veya tamamı izinsiz olarak inşa edilen yapıların yasal hale gelmesi amaçlanmış ve bu yapıların depreme dayanıklılığı hususunun maliklerin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir. Bir kez daha bunun kabul edilemez olduğunu ifade etmek istiyoruz. Daha sonra eklenen geçici madde ile birlikte bu yapıların ruhsat almaksızın güçlendirme izin belgesi ile güçlendirilebileceği imkânı ortaya konmuştur. Ancak imar barışı dolayısıyla yasal hale gelen yapıların yapı maliki tasarrufuna bırakılmaksızın deprem güvenliği bakımından gerekli tahkiklerin ivedi olarak yapılması gerekmektedir. Kaçak olarak yapılan yapıların deprem güvenlikleri yoktur. Hala en büyük tehlike bu tip yapılardır.

Projeli ve projesi zamanının deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılan ve ruhsatlandırılan yapıların zaman içerisinde yıprandıklarını biliyoruz… Bu tür yapıların tespit edilmesi için mutlaka yapı envanterinin çıkarılması gerekmektedir. Fakat yerel yönetimler yapı envanteri çıkarılması konusunda konuya mesafeli yaklaşmaktadırlar. Bunun sebebi, öncelikle çıkarılacak envanter neticesinde ortaya çıkacak risk durumunun, yöneticileri bu konuda sorumluk altına itecek olmasıdır. Yöneticilerin yaşadığı oy kaygısı, üzerine yüklediği sorumluluğu yerine getirmek amacıyla yapması gereken hususlar için engel teşkil ettiğini düşünmekteyiz. Yapı envanterinin çıkarılması ve bu esnada olası bir depremde ağır hasar ve toptan göçme riski taşıyan Yapıların tespitine ilişkin bir çalışma modeli ortaya konabilir.

Kentsel dönüşüm yapı stokunun iyileştirilmesi için kullanılmalıdır. Parsel bazında, kentsel dönüşüm adı altında yapılan projeler bina yenileme projeleridir. Biran önce, yönetimlerin daha fazla desteği ve öncülüğü ile vatandaş, ada/mahalle/bölge bazında Kentsel Dönüşüme teşvik edilmelidir.

Tüm çabalarımız yapı stokumuzun olası bir depreme hazır olması çerçevesinde olmalıdır. Bugüne kadar yapı stokumuz konusunda yapılmış ciddi bir çalışma maalesef yoktur… Aslında Kamu yararı düşünüldüğünde yapılması gereken en önemli çalışma yapı stokumuzun belirlenmesidir… Fakat yapılacak olan bu çalışma siyasi otoriteye oy getirmemektedir… Durum böyle olunca da bir türlü bu çalışmalar yapılmamakta, yapılamamaktadır.

Zamanının yönetmelik ve şartnamelerine göre projelendirilip yapılan binaların, güvenlik düzeylerinde zamana bağlı değişiklikler olabilmektedir. Çeşitli zamanlarda ve çeşitli düzeylerde yapılan olumlu-olumsuz müdahaleler ve kullanım farklılıkları güvenlikte azalmalara neden olabilir. Özellikle, zamanla kat ilavesi görmüş yapılar ve işlev değişikliği olan yapılar, tasarım aşamasında kabul edilen yapısal performansta düşüşe neden olurlar. Binalarda yapılan kontrolsüz dekorasyon ve tadilatlar da maalesef en önemli müdahale türüdür. Bu tür kat ilaveleri ve işlev değişiklikleri, düşey yüklerdeki artışla beraber deprem yüklerini de arttırmaktadır.

Binaların statik açıdan PERİYODİK KONTROLÜ kesinlikle yasal dayanağa bağlanmalıdır.

Şöyle ki;

Yapı envanteri ve yüksek riskli yapı tespiti çalışma modeli çerçevesinde,

Mevcut yapılar beş yılda en az bir kez olmak üzere PERİYODİK olarak kontrol edilir.

Kontrol, gözle muayene içerir ve yapıya ilişkin özellikler bir puanlama yöntemi ile değerlendirilir.

Değerlendirmede baraj puanı altında kalan yapılar için maliklerden 6 ay içersinde TBDY2018 koşullarında veya 6306 sayılı yasa kapsamında risk tespiti yaptırılması istenir.

Yapı denetimli yapılar için kontrol periyodu on yıla çıkarılabilir veya ilk on yıl muaf tutulabilir.

Kontrollerde ilgili yapılarda yapısal ve izinsiz değişikliklerin olup olmadığı hususu da incelenir.

İstatistikî değerlendirmeler neticesinde belli bir süre sonra alım satım ve kiralamada yapıya ilişkin PERİYODİK KONTROLÜNÜN yapılıp yapılmadığı hususu aranabilir.

PERİYODİK KONTROL masrafları yapı sahiplerince karşılanır.

PERİYODİK KONTROL yetkisi, bakanlıkça ve gerekli eğitimlere katılmış, gerekli araç/gereç ve benzeri alt yapıya sahip inşaat mühendislerine verilir.

Bu çalışma modeli sayesinde yaklaşık on yıl içerisinde detaylı yapı envanteri 60 ila 70 oranında tamamlanabilir. Ruhsatsız yapılar, ruhsatlı ancak projesine aykırı imalat içeren yapılar, imar barışından yararlanmış ancak yapı güvenliği açısından kullanıma elverişsiz yapılar bu sayede tespit edilecektir. Ayrıca olası bir depremde hasar görme riski yüksek yapılar da tespit edilebilir. Boğaziçi Üniversitesi deprem araştırma enstitüsü tarafından yapılan çalışma ile olası bir depremde toptan göçmesi öngörülen 5-6 oranındaki yapı stoku da yine bu kontrollerle tespit edilebilir Ve olası depremde can kayıpları 70-80 oranında azaltılabilir. PERİYODİK KONTROLLER sayesinde, kullanım amacına yönelik izinsiz yapılan yapısal değişiklikler, yıllar içerisinde ortaya çıkan yapısal deformasyonlar, yapı güvenliğini olumsuz etkileyebilecek tadilatlar, uzun süreli yapı hareketleri, oturmalar ve depremler nedeniyle oluşabilecek hasarlar yapı malikleri tasarrufuna bırakılmaksızın ortaya çıkarılmış olacaktır.

2011 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yayımlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı Kapsamında 2012 ve 2017 yıllarında yapılması kararlaştırılan yapı envanteri tarama çalışması için hiçbir şey yapılmadı. Depreme dayanıksız yapıların bu beş yıl içerisinde tespit edilerek ya yıkılması ya da güçlendirilmesi gerekirken hiçbir uygulama İMO’nun tüm çabalarına rağmen de hayata geçirilmedi.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak tek bir insanımızın yaşamını kaybetmemesi için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu da buradan belirtmek istiyoruz… Olası büyük bir depremde sadece yapı sahipleri değil, bu yapılarda yaşayan, yaşamayan hepimiz bu enkazın altında kalırız diye de uyarıyoruz… Toplumsal duyarlılığımız, yaşamın kutsallığına olan inancımız, bilimsel, mesleki gerçekliklerimiz çerçevesinde, biz inşaat mühendisleri geleceğe endişeyle değil, güvenle bakmak istiyoruz” dedi                         

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.