Turizm Kenti Antalya’da Normalleşme Sürecinde Kaygılarımız

Asayiş 22.05.2020 - 19:13, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 1606+ kez okundu.
 

Turizm Kenti Antalya’da Normalleşme Sürecinde Kaygılarımız

Korona virüs salgını devam ederken sağlık turizmi 20 Mayıs 2020 tarihi itibarıyla başlatıldı. Covid-19’dan ciddi biçimde etkilenmiş ülkelerinde aralarında olduğu 31 ülkeden hasta girişine izin veriliyor. 28 Mayıs 2020 tarihinde itibaren iç turizmin kademeli olarak açılacağı, şehirlerarası seyahat kısıtlamalarının kaldırılacağı, yiyecek, içecek ve konaklama sektörünün, sertifikasyon denetimleri vasıtasıyla, hijyen ve sağlık güvencesinin sağlanacağı, Temmuz, Ağustos aylarına doğru da dış turizm hareketinin başlayabileceği Turizm Bakanlığı ve diğer yetkililer tarafından ifade ediliyor. Oysa aynı tarihlerde İç İşleri Bakanlığı “Şehir Giriş-Çıkış Tedbirleri” konulu ek genelge ile 14 büyükşehir ve Zonguldak’ta seyahat kısıtlamasını 15 gün daha uzattı. 3 Haziran 2020’ye kadar bu kısıtlılık devam edecek. Gerekçesi tüm dünyada devam eden ve fiziksel temas, solunum yolları ile çok hızlı bulaşma özelliği olan Covid-19’un yayılımını azaltmak, toplum sağlığı ve kamu düzenini korumak. Ancak anlaşılıyor ki hem sağlık turizminde hem de ülkemizin turistik faaliyetlere açılmasında aynı kaygılar taşınmıyor. Bu süreçte hepimizin bildiği gibi virüsün yayılımını azaltmada sosyal hareketliliğin ve kişiler arası temasın azaltılarak sosyal izolasyonun sağlanması hayati önem taşıyor. Bu nedenle de bayram tatili boyunca evlerimizde karantina altında olacağız.   Sağlık turizmi bir çok riski beraberinde taşıyor. Öncelikle uluslararası temasın önünü açıyor. Gelecek hastaların ülkeye girişi sırasında ateş ölçümü, triyaj sorgulaması yapılacak ve son 48 saatte yapılmış PCR testi negatif belge istenecek. Ya da giriş kapısında PCR testi yapılacak. Şüpheli olguların 14 gün karantinada tutulacağı belirtilmekte. Ancak deneyimlerimizden biliyoruz ki PCR testinin doğruluğu yüzde 60 düzeyinde. Hastalığın başlangıç ve son dönemlerinde negatif çıkabiliyor. Bu nedenle hastaların Covid-19 negatifliği kesin olarak tanımlanamıyor. Bir de bu hastaların refakatçileri olacak. Onlar da aynı riskleri taşımakta. Üstelik sağlık turizmi kapsamında beklenen hastalar acil tıbbi müdaheleye ihtiyacı olmayan hastalar. Bu koşullarda hasta gelişi beklenen düzeyde olabilir mi ya da toplum sağlığımızı riske atmaya değer mi?    Turistik işletmelerde Sağlık Bakanlığının belirlediği kurallara uygun olarak “corona sertifikası” almaya yönelik çeşitli düzenlemeler yapılıyor. Turizm sezonunda ancak bu sertifikayı alan oteller hizmet verebilecek. Uçuşların, otellerin açılmasının ardından başlayacağı, önce iç turizm sonra dış turizmin kademeli olarak canlandırılması planlanıyor.  Bütün bu işletmeler sertifika almış bile olsalar konaklama, yeme-içme, ulaşım, sağlık ve hijyen konusunda nasıl denetlenecekler? Covid-19 olguları dünyanın bir çok bölgesinde hem yeni olgu hem de ölüm sayılarında azalma ancak  bazılarında ise artış göstermekte. Ülkemizde de hastanelere başvuru ve yatan hasta sayılarında azalma, iyileşen hasta sayılarında artış görülüyor. Ancak bütün bunlara rağmen corona virüs pandemisi hala ciddiyetini koruyor. Üstelik yaşananlardan öğrendiğimiz kısıtlılıkların erken kaldırıldığı durumlarda 2’nci dalganın gelmesi mümkün. Sağlık bakanı Covid-19 ile mücadelede ikinci ve yeni bir döneme geçildiğini ve “Kontrollü sosyal hayat” adı verdiklerini açıkladı. 11 Mayıs’ta alışveriş merkezleri, kuaförler ve berberler açıldı.  4 Mayıs 2020 tarihinden itibaren 7 ilde seyahat kısıtlaması kaldırıldı.  Seyahat kısıtlamasının kaldırılmasıyla ilk 2 günde Antalya’ya 6000 aracın giriş yaptığı söyleniyor. Bugüne kadar bu sayı 60-70 binlerin üzerine çıktı. Antalya Valiliği hemen kısıtlaması olan illerden seyahat belgesi olmadan Antalya’ya giriş yapılamıyacağını duyurdu. Kent merkezinde iki mahalle bir hafta önce karantinaya alındı. Yeni infaz sisteminden yararlanarak tahliye edilen bir mahkumun 34 kişiye hastalığı bulaştırdığı açıklandı. 20 Haziranda LGS 27-28 Haziranda ise YKS sınavları yapılacak. Turizmi canlandırma adına YKS sınavları bütün itirazlara rağmen bir ay öne çekildi. Sınavların yeni bir dalgaya yol açmaması için pandemi koşulları dikkate alınarak planlaması gerekir. Oysa Milli Eğitim Bakanlığı daha önceki yıllardaki gibi bir planlama yapmış durumda. Sınava giren öğrencilerin oturma düzenleri, dinlenme alanları sosyal mesafeyi dikkate alarak hazırlanmalıdır. Bakanlığın açıklamalarına rağmen bu sorun çözülmüş değil. Turizm sezonunun açılması ile birlikte Turizm Anadolu Lisesi öğrencileri stajları ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı bir açıklama yapmadı. Hiçbir önlem almadı. Bu öğrencilerin olumsuz sağlık koşullarında çalıştırılmaları olasılığı çok yüksektir. Yine turizm sektöründe yoğun olarak lise çağında çocuk işçi çalıştırılmaktadır. Çalışma koşulları ağır ve temasın fazla olduğu koşullarda çalıştırılmalarının önüne geçilmelidir. Binlerce çalışan öğrencinin olduğu bir sektörde bulaş riskinin fazla olduğu da düşünüldüğünde kent açısından büyük bir riskin olduğu görülmektedir. Staj yapan Turizm Anadolu Lisesi öğrencilerinin ve Turizm de çalışan Lise öğrencilerinin (çocuk işçiler) sağlığını koruyacak tedbirler alınmalıdır. Çocuk işçiliğini önlemeye dönük adımlar atılmalıdır. Aynı şekilde tarımda çalışan çocuk işçilerde ilimizde çok fazladır. Bunların büyük bir bölümü il dışından gelmektedir. Buna dönükte koruyucu önlemler alınmalıdır.  Toplumun virüs ile temasını artıracak bu gelişmeler yeni hastalık olgularında artış yaratabilir. Kısıtlamaların kaldırılması ve açılma konusunda sağlıklı kararlar verebilmek için salgın sürecinin başından itibaren söylediğimiz şeffaf yönetime ve verilerin paylaşılmasına ihtiyaç var. İktidarın “normalleşme” açılımları toplumun sağlığını korumaktan çok sermaye çevrelerinin desteklenmesi ya da döviz girdisi yaratmaya yönelik belirleniyor. Tüm dünyada neoliberal dönemde kamusal sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerinin zayıflatılmasının zararlı sonuçları Covid-19 salgını sırasında iyice açığa çıkmıştır. Hem salgınla mücadelede hem de salgının yarattığı devasa iş ve gelir kayıplarında kamusal hizmet ve Anayasa’nın sosyal devlet ilkeleri ihtiyacı önemini bir kez daha göstermiştir. Yönetenlere halkın sağlığının korunmasının bir insan hakkı olduğunu, işinin ve geçiminin korunması sorumluluğunu hatırlatıyoruz. Toplumun sağlığı için acilen etkin sosyal politikalar üretilmeli. Çeşitli çekincelerimiz var; 1- Tüm dünyada ve ülkemizde henüz pandemi  ve virüsün bulaşma hızı ve boyutu, kontrol altına alınamamışken, normalleşme adı altında tedbirlerin gevşetilmesi, yeni sıçramalara sebep olabilecektir.. 2- Turizm işçileri ile misafirler hiç bir düzenleme ile yakın temastan kurtarılamazlar. Garsonlar, barmenler, sağlık kulübü çalışanları, oda ve meydan temizlik görevlileri, çamaşırhane çalışanları, önbüro, resepsiyon çalışanları, yemek servisinde öne çıkan aşçılar, aşçıbaşılar, vb. 3- İşçilere ve misafirlere uygulanacak “önceden tesbit sistemleri, ateş ölçme, test vs” geçerli ve yeterli olamayacaktır. 4-İşçiler işbaşı yaptırılıp henüz hiçbir eğitime tabi tutulmuş değiller. Kendilerini ve misafirlerini bu viral hastalığa karşı nasıl koruyabilecekleri hakkında bilgilendirilmeleri gerekli. 5- Tesislerde 50- 60 doluluk üst sınırı öngörülüyordu. Bu şartta işletmecilerden gelen tepkiler sonucu, kaldırılmış görünüyor. 5- Sosyal mesafe kuralına uyulması da, tavsiye niteliğine dönmüş durumda. 6- Uçaklarda,otobüs taşımacılığında boş koltuklar koşulu da kaldırılacak mı, bilinmez. 7- Uluslararası güvenilirliği olan hijyen sertifikasyon denetimleri olmadan, her isteyene sertifika verilecekse, ki kuvvetle muhtemel böyle olacak, bu parlak kağıt parçalarının da bir değeri olmayacak. 8- 2019 yılında, 52 milyon turist ağırlayabilen işletmelerin, bu yıl hedefleri ne olacak ve işletmelerin bu şartlar altında kaçı açılabilecek? 9- 3-3,5 milyon kayıtlı ve kayıt dışı çalışan turizm işçilerinin, kaçı işbaşı yapabilecek? 10- Korona virüs nedeniyle hastalanan yada hayatını kaybeden işçiler için SGK genelge ile “İş kazası, meslek hastalığı kapsamı dışındadır” diyor. ILO(Dünya çalışma örgütü) ise tam tersini söylüyor. Çalışırken uğrayacağı zararlara ve hastalıklara yada ölümlere karşı tazminat hakkının uluslararası sözleşmelerle güvenceye alınmış olduğunu belirtiyor. Bu gerçek genelgelerle engellenemez. 11- Turizm ülkemiz ekonomisinde, döviz girdilerinde, istihdamında, toplamın 15 ini tek başına karşılıyor. 54 sektörü daha tetikliyor. Elbette çok önemli. 12- Erken atılacak yanlış bir adım, gelecek günleri ve sezonları da kaybetmemize sebep olabilir. 13- Turizmde yaşanacak bir salgın vakası, Türkiye turizmini telafisi mümkün olmayacak zararlara ve tazminat sorumluluklarına sokar. 14- Turizm işçileri şu anda işsiz, gelirsiz, mağdur. Açıldı dendiğinde evinin geçimi için, bir ekmek parası için yüz binlerce işçi,  herşeye rağmen çalışmak isteyecektir. Sağlığıyla, ekmeği arasında tercihe mecbur kalacaktır. 15. Bakanlık tarafından alınması için belirtilen tedbirlerin tamamının uygulanması hususunda gerekli hassasiyetin gösterilmesine ilaveten, müzelerde gelen ziyaretçi ile birebir muhatap olan personel başta olmak üzere tüm personele düzenli olarak Covid testi yapılmasının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca özellikle yurtdışı kaynaklı ziyaretçilerin yoğun olarak geldiği bazı önemli müzeler başta olmak üzere mümkün olduğu kadar birçok müzenin girişine dezenfeksiyon kabinleri ve tünelleri yapılması gerekmektedir. Gelen ziyaretçilerle birebir muhatap olmaları nedeniyle risk grubunda yer alan turizm danışma bürolarında çalışan personelin virüsten korunması amacıyla, turizm danışma büroları için de ateş ölçer ve çok dillerde mesafenin korunması ve materyallere fazla dokunulmaması için duyuru levhaları hazırlanması gerekmektedir. Ayrıca resmi kurumların (Adliye,Defterdarlık, SGK,belediyeler Nüfüs ve vatandaşlık müdürlükleri,mülki amirlikler vb.) tamamında ateş ölçerlerin bulunması, çalışanlara ve vatandaşa ateş ölçümü yapılması, hijyen ve temizlik tedbirlerinin artırılması gerekmektedir.  Vatandaş girişlerinin şu an da uygulandığı şekilde kısıtlı sayıda tutulmasına devam edilmesi ve dönüşümlü çalışmanın da bilim insanlarının sürece ilişkin olumlu rapor ve değerlendirmeleri oluşuncaya dek devam edilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak: İşçiler işe çağırılıp, bu yeni koşullar için eğitilmeden, Virüsün kontrol altına alındığı, riskin asgariye indiği kesinleşmeden, Antalya’da ve il merkezi ve ilçelerde, daha birçok sokak son bir hafta içerisinde “KARANTİNA” altına alınıyorken, Ramazan Bayramında(24-26 Mayıs) dahi 81 vilayette  sokağa çıkma yasağı varken, 28 Mayıstan itibaren iç turizmi ve konaklama tesislerini açıyoruz, normalleşiyoruz dendiğinde, “Ekonomimiz evde kalın demeye yetmiyor, başınızın çaresine bakın” demek anlamına gelmiyor mu? Milyonlarca turizm işçisi oteller açıldı dense bile 2020 yılında işbaşı yapma imkanı bulamayacaklar. İşsizlik sigortası bu işçiler için ne gibi önlemler öngörecek. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği de son bulursa, hala işsiz kalanlar nasıl korunacak.? Covid-19 ile mücadelede önlemlerin erken dönemde gevşetilmesinin yaratacağı sonuçları ayrıntılı bir şekilde tartışmalı ve telafisi mümkün olmayacak sonuçlardan kaçınmalıyız. Fiziksel mesafeyi korumak, maske kullanmak, hijyen kurallarına ve “evde kal” çağrılarına uymaya özen göstermeye devam edelim. Sağlık çalışanlarının, turizm alanında, müze ve ören yerlerinde çalışanlarının covid tarama testleri düzenli olarak yapılmalı ve kişisel koruyucu ekipman destekleri sağlanmalıdır. Salgına karşı bilim ve akıl ile mücadele etmeli, ekonominin ve piyasanın değil halkın ve toplumun ihtiyaçları ve sağlığı esas alınmalıdır. Bilim insanlarının ve sağlık meslek örgütlerinin önerileri doğrultusunda hareket edilmeli ve karar süreçlerinde yer almaları sağlanmalıdır. İkinci bir dalgaya ne kadar hazırlıklıyız? Hastanelerimizin kapasitelerine ve sağlık çalışanlarının fedekarlıklarına güvenerek hastalık artışını göze mi alıyoruz? Dünyanın birçok ülkesi de ne yazık ki, aynı açmazla karşı karşıya. Ekonomik yıkım mı, insan sağlığı mı? Karar vericiler bu sorunun cevabını vermek zorunda kalacaklar.   ANTALYA TABİBLER ODASI KESK ANTALYA ŞUBELER PLATFORMU DİSK AKDENİZ BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ

Korona virüs salgını devam ederken sağlık turizmi 20 Mayıs 2020 tarihi itibarıyla başlatıldı. Covid-19’dan ciddi biçimde etkilenmiş ülkelerinde aralarında olduğu 31 ülkeden hasta girişine izin veriliyor. 28 Mayıs 2020 tarihinde itibaren iç turizmin kademeli olarak açılacağı, şehirlerarası seyahat kısıtlamalarının kaldırılacağı, yiyecek, içecek ve konaklama sektörünün, sertifikasyon denetimleri vasıtasıyla, hijyen ve sağlık güvencesinin sağlanacağı, Temmuz, Ağustos aylarına doğru da dış turizm hareketinin başlayabileceği Turizm Bakanlığı ve diğer yetkililer tarafından ifade ediliyor.

Oysa aynı tarihlerde İç İşleri Bakanlığı “Şehir Giriş-Çıkış Tedbirleri” konulu ek genelge ile 14 büyükşehir ve Zonguldak’ta seyahat kısıtlamasını 15 gün daha uzattı. 3 Haziran 2020’ye kadar bu kısıtlılık devam edecek.

Gerekçesi tüm dünyada devam eden ve fiziksel temas, solunum yolları ile çok hızlı bulaşma özelliği olan Covid-19’un yayılımını azaltmak, toplum sağlığı ve kamu düzenini korumak. Ancak anlaşılıyor ki hem sağlık turizminde hem de ülkemizin turistik faaliyetlere açılmasında aynı kaygılar taşınmıyor. Bu süreçte hepimizin bildiği gibi virüsün yayılımını azaltmada sosyal hareketliliğin ve kişiler arası temasın azaltılarak sosyal izolasyonun sağlanması hayati önem taşıyor. Bu nedenle de bayram tatili boyunca evlerimizde karantina altında olacağız.  

Sağlık turizmi bir çok riski beraberinde taşıyor. Öncelikle uluslararası temasın önünü açıyor. Gelecek hastaların ülkeye girişi sırasında ateş ölçümü, triyaj sorgulaması yapılacak ve son 48 saatte yapılmış PCR testi negatif belge istenecek. Ya da giriş kapısında PCR testi yapılacak. Şüpheli olguların 14 gün karantinada tutulacağı belirtilmekte. Ancak deneyimlerimizden biliyoruz ki PCR testinin doğruluğu yüzde 60 düzeyinde. Hastalığın başlangıç ve son dönemlerinde negatif çıkabiliyor. Bu nedenle hastaların Covid-19 negatifliği kesin olarak tanımlanamıyor. Bir de bu hastaların refakatçileri olacak. Onlar da aynı riskleri taşımakta. Üstelik sağlık turizmi kapsamında beklenen hastalar acil tıbbi müdaheleye ihtiyacı olmayan hastalar. Bu koşullarda hasta gelişi beklenen düzeyde olabilir mi ya da toplum sağlığımızı riske atmaya değer mi?   

Turistik işletmelerde Sağlık Bakanlığının belirlediği kurallara uygun olarak “corona sertifikası” almaya yönelik çeşitli düzenlemeler yapılıyor. Turizm sezonunda ancak bu sertifikayı alan oteller hizmet verebilecek. Uçuşların, otellerin açılmasının ardından başlayacağı, önce iç turizm sonra dış turizmin kademeli olarak canlandırılması planlanıyor.  Bütün bu işletmeler sertifika almış bile olsalar konaklama, yeme-içme, ulaşım, sağlık ve hijyen konusunda nasıl denetlenecekler?

Covid-19 olguları dünyanın bir çok bölgesinde hem yeni olgu hem de ölüm sayılarında azalma ancak  bazılarında ise artış göstermekte. Ülkemizde de hastanelere başvuru ve yatan hasta sayılarında azalma, iyileşen hasta sayılarında artış görülüyor. Ancak bütün bunlara rağmen corona virüs pandemisi hala ciddiyetini koruyor. Üstelik yaşananlardan öğrendiğimiz kısıtlılıkların erken kaldırıldığı durumlarda 2’nci dalganın gelmesi mümkün.

Sağlık bakanı Covid-19 ile mücadelede ikinci ve yeni bir döneme geçildiğini ve “Kontrollü sosyal hayat” adı verdiklerini açıkladı. 11 Mayıs’ta alışveriş merkezleri, kuaförler ve berberler açıldı.  4 Mayıs 2020 tarihinden itibaren 7 ilde seyahat kısıtlaması kaldırıldı. 

Seyahat kısıtlamasının kaldırılmasıyla ilk 2 günde Antalya’ya 6000 aracın giriş yaptığı söyleniyor. Bugüne kadar bu sayı 60-70 binlerin üzerine çıktı. Antalya Valiliği hemen kısıtlaması olan illerden seyahat belgesi olmadan Antalya’ya giriş yapılamıyacağını duyurdu.

Kent merkezinde iki mahalle bir hafta önce karantinaya alındı. Yeni infaz sisteminden yararlanarak tahliye edilen bir mahkumun 34 kişiye hastalığı bulaştırdığı açıklandı.

20 Haziranda LGS 27-28 Haziranda ise YKS sınavları yapılacak. Turizmi canlandırma adına YKS sınavları bütün itirazlara rağmen bir ay öne çekildi. Sınavların yeni bir dalgaya yol açmaması için pandemi koşulları dikkate alınarak planlaması gerekir. Oysa Milli Eğitim Bakanlığı daha önceki yıllardaki gibi bir planlama yapmış durumda. Sınava giren öğrencilerin oturma düzenleri, dinlenme alanları sosyal mesafeyi dikkate alarak hazırlanmalıdır. Bakanlığın açıklamalarına rağmen bu sorun çözülmüş değil.

Turizm sezonunun açılması ile birlikte Turizm Anadolu Lisesi öğrencileri stajları ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı bir açıklama yapmadı. Hiçbir önlem almadı. Bu öğrencilerin olumsuz sağlık koşullarında çalıştırılmaları olasılığı çok yüksektir. Yine turizm sektöründe yoğun olarak lise çağında çocuk işçi çalıştırılmaktadır. Çalışma koşulları ağır ve temasın fazla olduğu koşullarda çalıştırılmalarının önüne geçilmelidir.

Binlerce çalışan öğrencinin olduğu bir sektörde bulaş riskinin fazla olduğu da düşünüldüğünde kent açısından büyük bir riskin olduğu görülmektedir. Staj yapan Turizm Anadolu Lisesi öğrencilerinin ve Turizm de çalışan Lise öğrencilerinin (çocuk işçiler) sağlığını koruyacak tedbirler alınmalıdır. Çocuk işçiliğini önlemeye dönük adımlar atılmalıdır.

Aynı şekilde tarımda çalışan çocuk işçilerde ilimizde çok fazladır. Bunların büyük bir bölümü il dışından gelmektedir. Buna dönükte koruyucu önlemler alınmalıdır. 

Toplumun virüs ile temasını artıracak bu gelişmeler yeni hastalık olgularında artış yaratabilir. Kısıtlamaların kaldırılması ve açılma konusunda sağlıklı kararlar verebilmek için salgın sürecinin başından itibaren söylediğimiz şeffaf yönetime ve verilerin paylaşılmasına ihtiyaç var.

İktidarın “normalleşme” açılımları toplumun sağlığını korumaktan çok sermaye çevrelerinin desteklenmesi ya da döviz girdisi yaratmaya yönelik belirleniyor. Tüm dünyada neoliberal dönemde kamusal sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerinin zayıflatılmasının zararlı sonuçları Covid-19 salgını sırasında iyice açığa çıkmıştır. Hem salgınla mücadelede hem de salgının yarattığı devasa iş ve gelir kayıplarında kamusal hizmet ve Anayasa’nın sosyal devlet ilkeleri ihtiyacı önemini bir kez daha göstermiştir. Yönetenlere halkın sağlığının korunmasının bir insan hakkı olduğunu, işinin ve geçiminin korunması sorumluluğunu hatırlatıyoruz. Toplumun sağlığı için acilen etkin sosyal politikalar üretilmeli.

Çeşitli çekincelerimiz var;

1- Tüm dünyada ve ülkemizde henüz pandemi  ve virüsün bulaşma hızı ve boyutu, kontrol altına alınamamışken, normalleşme adı altında tedbirlerin gevşetilmesi, yeni sıçramalara sebep olabilecektir..
2- Turizm işçileri ile misafirler hiç bir düzenleme ile yakın temastan kurtarılamazlar.
Garsonlar, barmenler, sağlık kulübü çalışanları, oda ve meydan temizlik görevlileri, çamaşırhane çalışanları, önbüro, resepsiyon çalışanları, yemek servisinde öne çıkan aşçılar, aşçıbaşılar, vb.
3- İşçilere ve misafirlere uygulanacak “önceden tesbit sistemleri, ateş ölçme, test vs” geçerli ve yeterli olamayacaktır.
4-İşçiler işbaşı yaptırılıp henüz hiçbir eğitime tabi tutulmuş değiller. Kendilerini ve misafirlerini bu viral hastalığa karşı nasıl koruyabilecekleri hakkında bilgilendirilmeleri gerekli.
5- Tesislerde 50- 60 doluluk üst sınırı öngörülüyordu. Bu şartta işletmecilerden gelen tepkiler sonucu, kaldırılmış görünüyor.
5- Sosyal mesafe kuralına uyulması da, tavsiye niteliğine dönmüş durumda.
6- Uçaklarda,otobüs taşımacılığında boş koltuklar koşulu da kaldırılacak mı, bilinmez.
7- Uluslararası güvenilirliği olan hijyen sertifikasyon denetimleri olmadan, her isteyene sertifika verilecekse, ki kuvvetle muhtemel böyle olacak, bu parlak kağıt parçalarının da bir değeri olmayacak.
8- 2019 yılında, 52 milyon turist ağırlayabilen işletmelerin, bu yıl hedefleri ne olacak ve işletmelerin bu şartlar altında kaçı açılabilecek?
9- 3-3,5 milyon kayıtlı ve kayıt dışı çalışan turizm işçilerinin, kaçı işbaşı yapabilecek?
10- Korona virüs nedeniyle hastalanan yada hayatını kaybeden işçiler için SGK genelge ile “İş kazası, meslek hastalığı kapsamı dışındadır” diyor. ILO(Dünya çalışma örgütü) ise tam tersini söylüyor. Çalışırken uğrayacağı zararlara ve hastalıklara yada ölümlere karşı tazminat hakkının uluslararası sözleşmelerle güvenceye alınmış olduğunu belirtiyor.
Bu gerçek genelgelerle engellenemez.
11- Turizm ülkemiz ekonomisinde, döviz girdilerinde, istihdamında, toplamın 15 ini tek başına karşılıyor. 54 sektörü daha tetikliyor. Elbette çok önemli.
12- Erken atılacak yanlış bir adım, gelecek günleri ve sezonları da kaybetmemize sebep olabilir.
13- Turizmde yaşanacak bir salgın vakası, Türkiye turizmini telafisi mümkün olmayacak zararlara ve tazminat sorumluluklarına sokar.
14- Turizm işçileri şu anda işsiz, gelirsiz, mağdur. Açıldı dendiğinde evinin geçimi için, bir ekmek parası için yüz binlerce işçi,  herşeye rağmen çalışmak isteyecektir. Sağlığıyla, ekmeği arasında tercihe mecbur kalacaktır.

15. Bakanlık tarafından alınması için belirtilen tedbirlerin tamamının uygulanması hususunda gerekli hassasiyetin gösterilmesine ilaveten, müzelerde gelen ziyaretçi ile birebir muhatap olan personel başta olmak üzere tüm personele düzenli olarak Covid testi yapılmasının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca özellikle yurtdışı kaynaklı ziyaretçilerin yoğun olarak geldiği bazı önemli müzeler başta olmak üzere mümkün olduğu kadar birçok müzenin girişine dezenfeksiyon kabinleri ve tünelleri yapılması gerekmektedir.
Gelen ziyaretçilerle birebir muhatap olmaları nedeniyle risk grubunda yer alan turizm danışma bürolarında çalışan personelin virüsten korunması amacıyla, turizm danışma büroları için de ateş ölçer ve çok dillerde mesafenin korunması ve materyallere fazla dokunulmaması için duyuru levhaları hazırlanması gerekmektedir.

Ayrıca resmi kurumların (Adliye,Defterdarlık, SGK,belediyeler Nüfüs ve vatandaşlık müdürlükleri,mülki amirlikler vb.) tamamında ateş ölçerlerin bulunması, çalışanlara ve vatandaşa ateş ölçümü yapılması, hijyen ve temizlik tedbirlerinin artırılması gerekmektedir.  Vatandaş girişlerinin şu an da uygulandığı şekilde kısıtlı sayıda tutulmasına devam edilmesi ve dönüşümlü çalışmanın da bilim insanlarının sürece ilişkin olumlu rapor ve değerlendirmeleri oluşuncaya dek devam edilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak:
İşçiler işe çağırılıp, bu yeni koşullar için eğitilmeden,
Virüsün kontrol altına alındığı, riskin asgariye indiği kesinleşmeden,
Antalya’da ve il merkezi ve ilçelerde, daha birçok sokak son bir hafta içerisinde “KARANTİNA” altına alınıyorken,
Ramazan Bayramında(24-26 Mayıs) dahi 81 vilayette  sokağa çıkma yasağı varken,
28 Mayıstan itibaren iç turizmi ve konaklama tesislerini açıyoruz, normalleşiyoruz dendiğinde,
“Ekonomimiz evde kalın demeye yetmiyor, başınızın çaresine bakın” demek anlamına gelmiyor mu?

Milyonlarca turizm işçisi oteller açıldı dense bile 2020 yılında işbaşı yapma imkanı bulamayacaklar.
İşsizlik sigortası bu işçiler için ne gibi önlemler öngörecek.
Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği de son bulursa, hala işsiz kalanlar nasıl korunacak.?

Covid-19 ile mücadelede önlemlerin erken dönemde gevşetilmesinin yaratacağı sonuçları ayrıntılı bir şekilde tartışmalı ve telafisi mümkün olmayacak sonuçlardan kaçınmalıyız.

Fiziksel mesafeyi korumak, maske kullanmak, hijyen kurallarına ve “evde kal” çağrılarına uymaya özen göstermeye devam edelim.

Sağlık çalışanlarının, turizm alanında, müze ve ören yerlerinde çalışanlarının covid tarama testleri düzenli olarak yapılmalı ve kişisel koruyucu ekipman destekleri sağlanmalıdır.

Salgına karşı bilim ve akıl ile mücadele etmeli, ekonominin ve piyasanın değil halkın ve toplumun ihtiyaçları ve sağlığı esas alınmalıdır. Bilim insanlarının ve sağlık meslek örgütlerinin önerileri doğrultusunda hareket edilmeli ve karar süreçlerinde yer almaları sağlanmalıdır.

İkinci bir dalgaya ne kadar hazırlıklıyız?

Hastanelerimizin kapasitelerine ve sağlık çalışanlarının fedekarlıklarına güvenerek hastalık artışını göze mi alıyoruz?

Dünyanın birçok ülkesi de ne yazık ki, aynı açmazla karşı karşıya.

Ekonomik yıkım mı, insan sağlığı mı?
Karar vericiler bu sorunun cevabını vermek zorunda kalacaklar.

 

ANTALYA TABİBLER ODASI

KESK ANTALYA ŞUBELER PLATFORMU

DİSK AKDENİZ BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.