İMO Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Okan Özcan: “Deprem Mastır Planının Bir An Önce Yapılması Lazım“

Asayiş 04.03.2022 - 21:47, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 2631+ kez okundu.
 

İMO Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Okan Özcan: “Deprem Mastır Planının Bir An Önce Yapılması Lazım“

1-7 Mart deprem haftasında dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan ülkemizde vatandaşlarımızın depreme karşı hazırlıklı olmasının sağlanması, depremden korunma yollarının anlatılması ve toplumda
1-7 Mart deprem haftasında dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan ülkemizde vatandaşlarımızın depreme karşı hazırlıklı olmasının sağlanması, depremden korunma yollarının anlatılması ve toplumda afete hazırlık bilincinin yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak olası afet zararlarının azaltılması hakkında farkındalık yaratabilmek, yerelde kurumlar arası işbirliğinin geliştirilmesinin sağlanması, toplumda afetlere karşı hazırlıklı olma ve sosyal sorumluluk bilincinin oluşturulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Depremin bir doğa olayı olduğu gerçeğiyle hepimiz biliyoruz ki Türkiye bir deprem ülkesidir. Son 20 yıldaki bazı önemli depremleri hatırlamak gerekirse; 1999 Marmara, 2003 Bingöl, 2011 Van, 2020 Elazığ ve son olarak İzmir depremleri olmak üzere irili ufaklı birçok deprem yaşadık. Bu depremlerin ardından raporlar hazırladık, tespitlerde bulunduk ve benzer eksikliklere ve hatalara dikkat çektik, uyarılarda bulunduk. Her bir deprem acı ve kötü hatıralar olarak belleklerimizde yer etti. 24 Ocak 2020 tarihinde merkez üssü Elazığ Sivrice olan 6.8 büyüklüğünde bir deprem ile sarsıldık. Bu depremde 76 bina yıkıldı, 41 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1607 kişi yaralandı. 30 Ekim 2020 tarihinde merkez üssü Sisam Adası açıklarında olan İzmir depreminde 117 vatandaşımızı kaybettik, 1034 vatandaşımız yaralandı. Maalesef bugün görüyoruz ki, depreme hazırlıklı olmanın ve depremle yaşamanın gereklerini yerine getiremedik. 1999 Marmara Depreminin ardından çıkarılan Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve kanun kapsamında çıkarılan yönetmelikler ve denetim mekanizmaları üzerinde yapılan düzenlemeler, üretilen yapı kalitesinin artmasında ve afet zararlarının azaltılmasında ciddi gelişme sağlamıştır. Ancak bu gelişmenin yeterli olmadığını da görüyoruz. Yapı denetim sisteminin hala revize edilerek iyileştirilmeye çalışıldığı, sınıflandırılan müteahhitlik sisteminin hala istenilen seviyede olmadığı, şantiye şefliği sisteminin tam olarak işlemediği, yapıların hem projelendirilme hem de imalat aşamasında nitelikli mühendislik hizmeti alma konusunda eksiklikler olduğu hepimizin bildiği bir gerçektir. Yeni yapılan yapılar için hal böyleyken; Ya mevcut yapı Stokumuz! Hiçbir mühendislik hizmeti almayan yapılarımız. Ya da hiçbir denetim mekanizması işletilmeden 100 ticari, bilinçsiz müteahhit ellerinde yükselen yapılar? Amiyane tabir ile demirinden çalınmış, betonuna su katılmış, hesaplananın, izin verilerinin üzerine birkaç kat daha yapılmış yapılarımız ve bu yapılarda yaşayan insanlarımız var. Bunlarla birlikte 2018 yılında çıkarılmış olan İmar Barışı adıyla bilinen uygulamayla çoğu sağlıksız olan bu yapılar yasal hale getirilmiştir. Maalesef bilimle ve teknikle bağdaşmayan kararlarla birçok riskli yapı kanunla koruma altına alınmıştır. İmar barışı ile bir kısmı veya tamamı izinsiz olarak inşa edilen yapıların yasal hale gelmesi amaçlanmış ve bu yapıların depreme dayanıklılığı hususunun maliklerin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir. Daha sonra eklenen geçici madde ile birlikte bu yapıların ruhsat almaksızın güçlendirme izin belgesi ile güçlendirilebileceği imkânı ortaya konulmuştur. Ancak imar barışı dolayısıyla yasal hale gelen yapıların yapı maliki tasarrufuna bırakılmaksızın deprem güvenliği bakımından gerekli tahkiklerin ivedi olarak yapılması gerekmektedir. Mevcut yapı stokumuzda biliyoruz ki birçok riskli yapı mevcuttur. Bu tür yapıların tespit edilmesi için mutlaka yapı envanterinin çıkarılması gerekmektedir. Fakat yerel yönetimler yapı envanteri çıkarılması konusunda konuya mesafeli yaklaşmaktadırlar. Bunun sebebi, öncelikle çıkarılacak envanter neticesinde ortaya çıkacak risk durumunun, yöneticileri bu konuda sorumluk altına itecek olmasıdır. Yöneticilerin yaşadığı oy kaygısı ve getireceği ağır mali yükün, üzerine yüklediği sorumluluğu yerine getirmek amacıyla yapması gereken hususlar için engel teşkil ettiğini düşünmekteyiz. Yapı envanterinin çıkarılması ve bu esnada olası bir depremde ağır hasar ve toptan göçme riski taşıyan yapıların tespitine ilişkin bir çalışma modeli ortaya konulabilir. Bu model yapıların periyodik kontrolünü amaçlamalıdır. Çeşitli zamanlarda ve çeşitli düzeylerde yapılan olumlu-olumsuz müdahaleler ve kullanım farklılıkları güvenlikte azalmalara neden olabilir. Özellikle, zamanla kat ilavesi görmüş yapılar ve işlev değişikliği olan yapılar, tasarım aşamasında kabul edilen yapısal performansta düşüşe neden olurlar. Binalarda yapılan kontrolsüz dekorasyon ve tadilatlar da maalesef en önemli müdahale türüdür. Bu tür kat ilaveleri ve işlev değişiklikleri, düşey yüklerdeki artışla beraber deprem yüklerini de arttırmaktadır. Binaların statik açıdan PERİYODİK KONTROLÜ kesinlikle yasal dayanağa bağlanmalıdır. Şöyle ki; Yapı envanteri ve yüksek riskli yapı tespiti çalışma modeli çerçevesinde, Mevcut yapılar beş yılda en az bir kez olmak üzere PERİYODİK olarak kontrol edilir. Kontrol, gözle muayene içerir ve yapıya ilişkin özellikler bir puanlama yöntemi ile değerlendirilir. Değerlendirmede baraj puanı altında kalan yapılar için maliklerden 6 ay içersinde TBDY2018 koşullarında veya 6306 sayılı yasa kapsamında risk tespiti yaptırılması istenir. Yapı denetimli yapılar için kontrol periyodu on yıla çıkarılabilir veya ilk on yıl muaf tutulabilir. Kontrollerde ilgili yapılarda yapısal ve izinsiz değişikliklerin olup olmadığı hususu da incelenir. İstatistikî değerlendirmeler neticesinde belli bir süre sonra alım satım ve kiralamada yapıya ilişkin PERİYODİK KONTROLÜNÜN yapılıp yapılmadığı hususu aranabilir. PERİYODİK KONTROL masrafları yapı sahiplerince karşılanır. PERİYODİK KONTROL yetkisi, bakanlıkça ve gerekli eğitimlere katılmış, gerekli araç/gereç ve benzeri alt yapıya sahip inşaat mühendislerine verilir. Bu çalışma modeli sayesinde yaklaşık 20 yıl içerisinde detaylı yapı envanteri 60 ila 70 oranında tamamlanabilir. Ruhsatsız yapılar, ruhsatlı ancak projesine aykırı imalat içeren yapılar, imar barışından yararlanmış ancak yapı güvenliği açısından kullanıma elverişsiz yapılar bu sayede tespit edilecektir. Ayrıca olası bir depremde hasar görme riski yüksek yapılar da tespit edilebilir. Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan çalışma ile olası bir depremde toptan göçmesi öngörülen 5-6 oranındaki yapı stoku da yine bu kontrollerle tespit edilebilir Ve olası depremde can kayıpları 70-80 oranında azaltılabilir. PERİYODİK KONTROLLER sayesinde, kullanım amacına yönelik izinsiz yapılan yapısal değişiklikler, yıllar içerisinde ortaya çıkan yapısal deformasyonlar, yapı güvenliğini olumsuz etkileyebilecek tadilatlar, uzun süreli yapı hareketleri, oturmalar ve depremler nedeniyle oluşabilecek hasarlar yapı malikleri tasarrufuna bırakılmaksızın ortaya çıkarılmış olacaktır. Biliyoruz ki AFET bir olayın kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır… Dolayısıyla DEPREM de bir doğa olayıdır… Yaşanılan her deprem göstermiştir ki hala yeterli ders alınmamıştır… Yaşanan depremlerin afete dönüşmemesi için yapı stokumuzun depreme dayanıklı olması gerekmektedir. Yapılması gereken ivedi olarak yapı Stokumuz’un deprem tehlikesine karşı deprem güvenlikleri incelenmeli teknik, hukuki, sosyal ve mali açılardan tüm veriler ortaya konarak önlem alınmalıdır. Bu da ancak “Deprem Master Planı” ile mümkündür. Deprem Master Planı, merkezi idare, yerel yönetimler, meslek odaları ve STK’ların ortak çalışmalarıyla mümkün olabilecektir. Başka Antalya yok diyerek Deprem Mastır Planının bir an önce yapılması konusundaki ısrarımızı hatırlatıyoruz. İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak tek bir insanımızın yaşamını kaybetmemesi için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu; 18.Dönem Yönetim Kurulu olarak deprem bilincini topluma kazandırmak ve kamuoyunun deprem hususunda bilgilendirmek için çalışmalar yapacağımızı belirtmek istiyoruz. İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak diyoruz ki; İNŞAAT MÜHENDİSİNİZ İLE DEPREMDEN ÖNCE TANIŞIN… İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu adına siz değerli katılımcıları sevgi ve saygıyla selamlıyorum…
1-7 Mart deprem haftasında dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan ülkemizde vatandaşlarımızın depreme karşı hazırlıklı olmasının sağlanması, depremden korunma yollarının anlatılması ve toplumda

1-7 Mart deprem haftasında dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunan ülkemizde vatandaşlarımızın depreme karşı hazırlıklı olmasının sağlanması, depremden korunma yollarının anlatılması ve toplumda afete hazırlık bilincinin yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır.

İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak olası afet zararlarının azaltılması hakkında farkındalık yaratabilmek, yerelde kurumlar arası işbirliğinin geliştirilmesinin sağlanması, toplumda afetlere karşı hazırlıklı olma ve sosyal sorumluluk bilincinin oluşturulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Depremin bir doğa olayı olduğu gerçeğiyle hepimiz biliyoruz ki Türkiye bir deprem ülkesidir.

Son 20 yıldaki bazı önemli depremleri hatırlamak gerekirse;

1999 Marmara, 2003 Bingöl, 2011 Van, 2020 Elazığ ve son olarak İzmir depremleri olmak üzere irili ufaklı birçok deprem yaşadık. Bu depremlerin ardından raporlar hazırladık, tespitlerde bulunduk ve benzer eksikliklere ve hatalara dikkat çektik, uyarılarda bulunduk. Her bir deprem acı ve kötü hatıralar olarak belleklerimizde yer etti.

24 Ocak 2020 tarihinde merkez üssü Elazığ Sivrice olan 6.8 büyüklüğünde bir deprem ile sarsıldık. Bu depremde 76 bina yıkıldı, 41 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1607 kişi yaralandı. 30 Ekim 2020 tarihinde merkez üssü Sisam Adası açıklarında olan İzmir depreminde 117 vatandaşımızı kaybettik, 1034 vatandaşımız yaralandı.

Maalesef bugün görüyoruz ki, depreme hazırlıklı olmanın ve depremle yaşamanın gereklerini yerine getiremedik.

1999 Marmara Depreminin ardından çıkarılan Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve kanun kapsamında çıkarılan yönetmelikler ve denetim mekanizmaları üzerinde yapılan düzenlemeler, üretilen yapı kalitesinin artmasında ve afet zararlarının azaltılmasında ciddi gelişme sağlamıştır. Ancak bu gelişmenin yeterli olmadığını da görüyoruz. Yapı denetim sisteminin hala revize edilerek iyileştirilmeye çalışıldığı, sınıflandırılan müteahhitlik sisteminin hala istenilen seviyede olmadığı, şantiye şefliği sisteminin tam olarak işlemediği, yapıların hem projelendirilme hem de imalat aşamasında nitelikli mühendislik hizmeti alma konusunda eksiklikler olduğu hepimizin bildiği bir gerçektir.

Yeni yapılan yapılar için hal böyleyken; Ya mevcut yapı Stokumuz!

Hiçbir mühendislik hizmeti almayan yapılarımız. Ya da hiçbir denetim mekanizması işletilmeden 100 ticari, bilinçsiz müteahhit ellerinde yükselen yapılar? Amiyane tabir ile demirinden çalınmış, betonuna su katılmış, hesaplananın, izin verilerinin üzerine birkaç kat daha yapılmış yapılarımız ve bu yapılarda yaşayan insanlarımız var. Bunlarla birlikte 2018 yılında çıkarılmış olan İmar Barışı adıyla bilinen uygulamayla çoğu sağlıksız olan bu yapılar yasal hale getirilmiştir. Maalesef bilimle ve teknikle bağdaşmayan kararlarla birçok riskli yapı kanunla koruma altına alınmıştır.

İmar barışı ile bir kısmı veya tamamı izinsiz olarak inşa edilen yapıların yasal hale gelmesi amaçlanmış ve bu yapıların depreme dayanıklılığı hususunun maliklerin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir. Daha sonra eklenen geçici madde ile birlikte bu yapıların ruhsat almaksızın güçlendirme izin belgesi ile güçlendirilebileceği imkânı ortaya konulmuştur. Ancak imar barışı dolayısıyla yasal hale gelen yapıların yapı maliki tasarrufuna bırakılmaksızın deprem güvenliği bakımından gerekli tahkiklerin ivedi olarak yapılması gerekmektedir.

Mevcut yapı stokumuzda biliyoruz ki birçok riskli yapı mevcuttur. Bu tür yapıların tespit edilmesi için mutlaka yapı envanterinin çıkarılması gerekmektedir. Fakat yerel yönetimler yapı envanteri çıkarılması konusunda konuya mesafeli yaklaşmaktadırlar. Bunun sebebi, öncelikle çıkarılacak envanter neticesinde ortaya çıkacak risk durumunun, yöneticileri bu konuda sorumluk altına itecek olmasıdır. Yöneticilerin yaşadığı oy kaygısı ve getireceği ağır mali yükün, üzerine yüklediği sorumluluğu yerine getirmek amacıyla yapması gereken hususlar için engel teşkil ettiğini düşünmekteyiz. Yapı envanterinin çıkarılması ve bu esnada olası bir depremde ağır hasar ve toptan göçme riski taşıyan yapıların tespitine ilişkin bir çalışma modeli ortaya konulabilir. Bu model yapıların periyodik kontrolünü amaçlamalıdır.

Çeşitli zamanlarda ve çeşitli düzeylerde yapılan olumlu-olumsuz müdahaleler ve kullanım farklılıkları güvenlikte azalmalara neden olabilir. Özellikle, zamanla kat ilavesi görmüş yapılar ve işlev değişikliği olan yapılar, tasarım aşamasında kabul edilen yapısal performansta düşüşe neden olurlar. Binalarda yapılan kontrolsüz dekorasyon ve tadilatlar da maalesef en önemli müdahale türüdür. Bu tür kat ilaveleri ve işlev değişiklikleri, düşey yüklerdeki artışla beraber deprem yüklerini de arttırmaktadır.

Binaların statik açıdan PERİYODİK KONTROLÜ kesinlikle yasal dayanağa bağlanmalıdır.

Şöyle ki;

Yapı envanteri ve yüksek riskli yapı tespiti çalışma modeli çerçevesinde,

Mevcut yapılar beş yılda en az bir kez olmak üzere PERİYODİK olarak kontrol edilir.

Kontrol, gözle muayene içerir ve yapıya ilişkin özellikler bir puanlama yöntemi ile değerlendirilir.

Değerlendirmede baraj puanı altında kalan yapılar için maliklerden 6 ay içersinde TBDY2018 koşullarında veya 6306 sayılı yasa kapsamında risk tespiti yaptırılması istenir.

Yapı denetimli yapılar için kontrol periyodu on yıla çıkarılabilir veya ilk on yıl muaf tutulabilir.

Kontrollerde ilgili yapılarda yapısal ve izinsiz değişikliklerin olup olmadığı hususu da incelenir.

İstatistikî değerlendirmeler neticesinde belli bir süre sonra alım satım ve kiralamada yapıya ilişkin PERİYODİK KONTROLÜNÜN yapılıp yapılmadığı hususu aranabilir.

PERİYODİK KONTROL masrafları yapı sahiplerince karşılanır.

PERİYODİK KONTROL yetkisi, bakanlıkça ve gerekli eğitimlere katılmış, gerekli araç/gereç ve benzeri alt yapıya sahip inşaat mühendislerine verilir.

Bu çalışma modeli sayesinde yaklaşık 20 yıl içerisinde detaylı yapı envanteri 60 ila 70 oranında tamamlanabilir. Ruhsatsız yapılar, ruhsatlı ancak projesine aykırı imalat içeren yapılar, imar barışından yararlanmış ancak yapı güvenliği açısından kullanıma elverişsiz yapılar bu sayede tespit edilecektir. Ayrıca olası bir depremde hasar görme riski yüksek yapılar da tespit edilebilir. Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan çalışma ile olası bir depremde toptan göçmesi öngörülen 5-6 oranındaki yapı stoku da yine bu kontrollerle tespit edilebilir Ve olası depremde can kayıpları 70-80 oranında azaltılabilir. PERİYODİK KONTROLLER sayesinde, kullanım amacına yönelik izinsiz yapılan yapısal değişiklikler, yıllar içerisinde ortaya çıkan yapısal deformasyonlar, yapı güvenliğini olumsuz etkileyebilecek tadilatlar, uzun süreli yapı hareketleri, oturmalar ve depremler nedeniyle oluşabilecek hasarlar yapı malikleri tasarrufuna bırakılmaksızın ortaya çıkarılmış olacaktır.

Biliyoruz ki AFET bir olayın kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır… Dolayısıyla DEPREM de bir doğa olayıdır… Yaşanılan her deprem göstermiştir ki hala yeterli ders alınmamıştır… Yaşanan depremlerin afete dönüşmemesi için yapı stokumuzun depreme dayanıklı olması gerekmektedir.

Yapılması gereken ivedi olarak yapı Stokumuzun deprem tehlikesine karşı deprem güvenlikleri incelenmeli teknik, hukuki, sosyal ve mali açılardan tüm veriler ortaya konarak önlem alınmalıdır. Bu da ancak “Deprem Master Planı” ile mümkündür.

Deprem Master Planı, merkezi idare, yerel yönetimler, meslek odaları ve STK’ların ortak çalışmalarıyla mümkün olabilecektir.

Başka Antalya yok diyerek Deprem Mastır Planının bir an önce yapılması konusundaki ısrarımızı hatırlatıyoruz.

İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak tek bir insanımızın yaşamını kaybetmemesi için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu; 18.Dönem Yönetim Kurulu olarak deprem bilincini topluma kazandırmak ve kamuoyunun deprem hususunda bilgilendirmek için çalışmalar yapacağımızı belirtmek istiyoruz. İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak diyoruz ki;

İNŞAAT MÜHENDİSİNİZ İLE DEPREMDEN ÖNCE TANIŞIN…

İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu adına siz değerli katılımcıları sevgi ve saygıyla selamlıyorum…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.