Osman ARTAN
Köşe Yazarı
Osman ARTAN
 

Asrımızın Hastalığı Gıybet

Asr-ı saadette bir gün Resûlullah (sav) güzide dostlarına: “Gıybet nedir biliyor musunuz?” diye sordu. Sahâbe her zamanki edeple: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” karşılığını verdiler. Allah Resulü: “Kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır” buyurdu. “Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne buyurusunuz?” diye sorulunca Resûlullah: ”Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir. Şâyet yoksa ona iftira etmiş olursun.”  şeklinde cevap verdi. Allah Resulünün gıybet tarifi bize göstermiştir ki; Müslüman’ın gıyabında söylenen, onun kalbinin kırılmasına, onurunun incinmesine ve insanlar arasındaki sevgi ve saygı bağlarının incelmesine neden olan sözler gıybettir. Sözün gıybet olarak değerlendirilmesindeki esas, aleyhinde konuşulan kişinin o vasıfları taşıyıp taşımaması değil, hoşlanmayacağı bir şekilde anılmasıdır. Bu yüzden konuşulanların gerçek olup olmaması kişiye gıybet etme hakkı tanımaz, aleyhinde konuşulanların kişinin yüzüne söylenebileceği iddiası da, yapılan yanlışı meşru kılmaz. Sağduyulu davranamayıp bazen kötü duygularının, yanlış düşüncelerinin mahkûmu olan insan, kendisine söz geçiremeyerek gıybetle neticelenecek bir süreci başlatır. Bir bakıma insan, diliyle gıybet etmeden önce, Mümin kardeşi hakkında asılsız zan ve vehimlerin müptelası olur ve sû-i zan besleyerek adeta kalbiyle gıybet eder. Kuşkuların doğurduğu merakla da “tecessüs” adı verilen, insanların mahremiyetlerini araştırma faaliyetine geçer ve kendisini Hucurât süresinde “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” ayetinde bildirilen hatalar zincirine bağlanmış bir esir olarak günah bataklığının içinde bulur.  İnsanların onurlarına dil uzatmak suretiyle saygınlıklarından koparılan her parça, onların etini yemek kadar iğrenç görülmüştür. Allah Resûlü, bu çirkin davranışın ahirette cezasız bırakılmayacağını şu şekilde haber vermektedir: “Her kim Müslüman bir adam(ın gıybetini etmesi) sebebiyle (onun ölü etinden) bir lokma yiyecek olursa, Allah ona o yediği et kadar cehennem (ateşin)den yedirecektir. Kime (gıybetini yaptığı) bir Müslüman sebebiyle bir elbise giydirilirse bunun bir misli de kendisine cehennem ateşinden giydirilecektir.” Bugün toplumu ifsât eden, insanları güven bunalımına sokan, iman kardeşliğine tefrika ve husumetle ciddi manada zarar veren gıybet fitnesi, iletişim ağlarının gelişmesiyle bir salgın gibi yayılmış ve kitlelere bulaşmıştır. Görsel medyada, sosyal paylaşım alanlarında yapılan acımasız eleştiriler, haksız ithamlar, iğneleyici sözler, sırf rağbet görmek için mahremiyet ve haysiyet gözetmeyen paylaşımlar; maalesef yoğun bakımda ölümle pençeleşen ihtiyar bir hasta ile alay edecek derecelere ulaşmıştır. Bu tür davranış ve tavır sergileyenler Allahu Teâlâ’nın Hümeze Suresinin ; “İnsanları dilleri ile arkalarından çekiştiren ve karşılarında kaş göz hareketleri ile onlarla alay eden herkese yazıklar olsun!” âyetine muhatap olduklarını hatırlamalılar. Cennet müjdecisi, rahmet elçisi bizden; “imanı gereği güzel ahlakla donanan bir Müslüman, elinden ve dilinden emin olunan bir insan”5 olmamızı istiyor ve “Müslümanlar kardeştir.”“Kim Müslüman kardeşinin iffetini korursa Allah da kıyamet gününde onun yüzünü cehennem ateşinden korur” buyuruyor. O halde onun insanlığı ihya eden, kardeşliği pekiştiren sünnetine tabi olalım. Birbirimizin gıyabında da kardeş olduğumuzu unutmayalım.
Ekleme Tarihi: 22 Aralık 2017 - Cuma

Asrımızın Hastalığı Gıybet

Asr-ı saadette bir gün Resûlullah (sav) güzide dostlarına: “Gıybet nedir biliyor musunuz?” diye sordu. Sahâbe her zamanki edeple: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” karşılığını verdiler. Allah Resulü: “Kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır” buyurdu. “Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne buyurusunuz?” diye sorulunca Resûlullah: ”Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir. Şâyet yoksa ona iftira etmiş olursun.”  şeklinde cevap verdi.

Allah Resulünün gıybet tarifi bize göstermiştir ki; Müslüman’ın gıyabında söylenen, onun kalbinin kırılmasına, onurunun incinmesine ve insanlar arasındaki sevgi ve saygı bağlarının incelmesine neden olan sözler gıybettir. Sözün gıybet olarak değerlendirilmesindeki esas, aleyhinde konuşulan kişinin o vasıfları taşıyıp taşımaması değil, hoşlanmayacağı bir şekilde anılmasıdır. Bu yüzden konuşulanların gerçek olup olmaması kişiye gıybet etme hakkı tanımaz, aleyhinde konuşulanların kişinin yüzüne söylenebileceği iddiası da, yapılan yanlışı meşru kılmaz.

Sağduyulu davranamayıp bazen kötü duygularının, yanlış düşüncelerinin mahkûmu olan insan, kendisine söz geçiremeyerek gıybetle neticelenecek bir süreci başlatır. Bir bakıma insan, diliyle gıybet etmeden önce, Mümin kardeşi hakkında asılsız zan ve vehimlerin müptelası olur ve sû-i zan besleyerek adeta kalbiyle gıybet eder. Kuşkuların doğurduğu merakla da “tecessüs” adı verilen, insanların mahremiyetlerini araştırma faaliyetine geçer ve kendisini Hucurât süresinde “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” ayetinde bildirilen hatalar zincirine bağlanmış bir esir olarak günah bataklığının içinde bulur.

 İnsanların onurlarına dil uzatmak suretiyle saygınlıklarından koparılan her parça, onların etini yemek kadar iğrenç görülmüştür. Allah Resûlü, bu çirkin davranışın ahirette cezasız bırakılmayacağını şu şekilde haber vermektedir: “Her kim Müslüman bir adam(ın gıybetini etmesi) sebebiyle (onun ölü etinden) bir lokma yiyecek olursa, Allah ona o yediği et kadar cehennem (ateşin)den yedirecektir. Kime (gıybetini yaptığı) bir Müslüman sebebiyle bir elbise giydirilirse bunun bir misli de kendisine cehennem ateşinden giydirilecektir.”

Bugün toplumu ifsât eden, insanları güven bunalımına sokan, iman kardeşliğine tefrika ve husumetle ciddi manada zarar veren gıybet fitnesi, iletişim ağlarının gelişmesiyle bir salgın gibi yayılmış ve kitlelere bulaşmıştır. Görsel medyada, sosyal paylaşım alanlarında yapılan acımasız eleştiriler, haksız ithamlar, iğneleyici sözler, sırf rağbet görmek için mahremiyet ve haysiyet gözetmeyen paylaşımlar; maalesef yoğun bakımda ölümle pençeleşen ihtiyar bir hasta ile alay edecek derecelere ulaşmıştır. Bu tür davranış ve tavır sergileyenler Allahu Teâlâ’nın Hümeze Suresinin ; “İnsanları dilleri ile arkalarından çekiştiren ve karşılarında kaş göz hareketleri ile onlarla alay eden herkese yazıklar olsun!” âyetine muhatap olduklarını hatırlamalılar.

Cennet müjdecisi, rahmet elçisi bizden; “imanı gereği güzel ahlakla donanan bir Müslüman, elinden ve dilinden emin olunan bir insan”5 olmamızı istiyor ve “Müslümanlar kardeştir.”“Kim Müslüman kardeşinin iffetini korursa Allah da kıyamet gününde onun yüzünü cehennem ateşinden korur” buyuruyor. O halde onun insanlığı ihya eden, kardeşliği pekiştiren sünnetine tabi olalım. Birbirimizin gıyabında da kardeş olduğumuzu unutmayalım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.