Osman ARTAN
Köşe Yazarı
Osman ARTAN
 

Örnek Muallim Hz. Peygamber

Habeşistana yapılan hicrette Kral Necaşi’ye hitaben Cafer b. Ebi Talib Cahiliye dönemini şöyle anlatmıştı: “Ey Hükümdar! Biz cahil bir millet idik. Putlara tapardık, ölmüş hayvan leşini yer, her türlü kötülüğü işlerdik. Akrabalarımızla münasebetlerimizi keser, komşularımıza kötülük yapardık. Kuvvetli olanlarımız zaif olanlarımızı ezerdi.” Böyle bir dönemde Peygamberimiz (s.a.v) Hira mağarasına gider tefekküre dalardı. İlk emir gelince Yüce Rabbimizden, Peygamber Efendimiz hem Allah’ın elçisi hem de örnek muallim olmuştu. Allah Rasulünün örnekliğini yine Hz. Cafer’den dinleyelim: “Allahü Teâlâ bize, kendimizden, doğruluğunu, emînliğini, iffet ve temizliğini, soyunun düzgünlüğünü bildiğimiz bir peygamber gönderdi. O peygamber bizi, Allahü teâlânın varlığına, birliğine inanmaya, O’na ibâdete, bizim ve atalarımızın tapınageldiği taşları ve putları bırakmaya davet etti. Doğru sözlü olmayı, emânete hıyânet etmemeyi, akrabalık haklarını gözetmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, günâhlardan ve kan dökmekten sakınmayı bize emretti. Her türlü ahlâksızlıklardan, yalan söylemekten, yetimlerin malını yemekten, namuslu kadınlara dil uzatmaktan ve iftira etmekten bizi yasakladı. Allahü teâlâya eş, ortak koşmaksızın ibâdet etmeyi, namaz kılmayı, zekât vermeyi, oruç tutmayı bize emretti. Biz de kabûl ettik ve Ona îmân ettik. Onun Allah’dan getirip bütün söylediklerine tâbi olduk. Allahü teâlâya ibâdet ettik, O’nun bize haram kıldığını haram, helâl kıldığını helâl olarak kabul ettik.” Okumasını ve yazmasını bilmeyen bir toplumun içinden çıkan Allah Rasulü, içinde bulunduğu topluluğu bir ve tek olan Allah’a tapmaya davet etmiş, her türlü fuhşiyatı yasaklamış ve örnek bir muallim olmuştur. Kâbe henüz kıble olmadan önce Mescid-i Nebi’nin kuzey tarafına bir gölgelik yapılmıştı. Buraya yapılan bu yapıya “suffa” denildi. Burada kalan müslümanların Medine’de evleri yoktu. Onlar ilim tahsil eder, örnek muallim Peygamberimizin (s.a.v) sohbetlerini dinlerlerdi. Çoğunlukla da oruç tutarlardı. Bu sahabelere Ashab-ı Suffa dendi. Yüce Rabbimiz Bakara Suresinin 151. ayetinde şöyle buyuruyor: “Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.” Allah Rasulü (s.a.v) öyle bir muallim idi ki kimsenin yanlışını yüzüne vurmaz, toplum içinde kimseyi rencide etmezdi. “İçinizden bazıları böyle böyle yapıyor” diyerek hatasını o kimseye htirmeye çalışırdı. Rasul-i Ekrem (s.a.v) Efendimizin örnek muallim olduğuna bir örnek de Bedir savaşı sonrasıdır. Bedir savaşında alınan esirler konusunda Rabbimiz henüz hükmünü bildirmemişti. Peygamberimiz (s.a.v) ashabıyla istişare ederken bir kısım sahabi onların öldürülmesini istemiş, bazı sahabiler de onların fidye karşılığı serbest bırakılmasını söylemişlerdi. Rasûlullah (s.a.v) bu teklifi uygun bularak esirlerden bedel alınarak salıverilmesini emretti. Allah Rasulü (s.a.v), fidye ödeyemeyenlerden okuma-yazma bilenlerin Müslüman çocuklardan onar kişiye okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakılmasını emrederek örnek bir muallim olduğunu ortaya koymuştur. Yine Peygamber Efendimizin (s.a.v) Mekke’nin fethinde Müslümanlara onca işkencelerinden sonra Mekkeli müşriklere iyi davranıp onları serbest bırakarak onlara ahlak dersi vermesi örnek muallim olduğunun göstergesidir. Bizlerde bugün, o günlerde sahabenin yaptığı gibi örnek muallim Peygamberimize tabi olalım ve onu hayatımızda örnek alalım. Allah Rasulünün şu sözünü asla unutmayalım: “Allah beni zorlaştırıcı, sıkıntı verici olarak değil, öğretici (muallim) ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi.”
Ekleme Tarihi: 22 Kasım 2017 - Çarşamba

Örnek Muallim Hz. Peygamber

Habeşistana yapılan hicrette Kral Necaşi’ye hitaben Cafer b. Ebi Talib Cahiliye dönemini şöyle anlatmıştı: “Ey Hükümdar! Biz cahil bir millet idik. Putlara tapardık, ölmüş hayvan leşini yer, her türlü kötülüğü işlerdik. Akrabalarımızla münasebetlerimizi keser, komşularımıza kötülük yapardık. Kuvvetli olanlarımız zaif olanlarımızı ezerdi.” Böyle bir dönemde Peygamberimiz (s.a.v) Hira mağarasına gider tefekküre dalardı. İlk emir gelince Yüce Rabbimizden, Peygamber Efendimiz hem Allah’ın elçisi hem de örnek muallim olmuştu.

Allah Rasulünün örnekliğini yine Hz. Cafer’den dinleyelim: “Allahü Teâlâ bize, kendimizden, doğruluğunu, emînliğini, iffet ve temizliğini, soyunun düzgünlüğünü bildiğimiz bir peygamber gönderdi. O peygamber bizi, Allahü teâlânın varlığına, birliğine inanmaya, O’na ibâdete, bizim ve atalarımızın tapınageldiği taşları ve putları bırakmaya davet etti. Doğru sözlü olmayı, emânete hıyânet etmemeyi, akrabalık haklarını gözetmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, günâhlardan ve kan dökmekten sakınmayı bize emretti. Her türlü ahlâksızlıklardan, yalan söylemekten, yetimlerin malını yemekten, namuslu kadınlara dil uzatmaktan ve iftira etmekten bizi yasakladı. Allahü teâlâya eş, ortak koşmaksızın ibâdet etmeyi, namaz kılmayı, zekât vermeyi, oruç tutmayı bize emretti. Biz de kabûl ettik ve Ona îmân ettik. Onun Allah’dan getirip bütün söylediklerine tâbi olduk. Allahü teâlâya ibâdet ettik, O’nun bize haram kıldığını haram, helâl kıldığını helâl olarak kabul ettik.” Okumasını ve yazmasını bilmeyen bir toplumun içinden çıkan Allah Rasulü, içinde bulunduğu topluluğu bir ve tek olan Allah’a tapmaya davet etmiş, her türlü fuhşiyatı yasaklamış ve örnek bir muallim olmuştur.

Kâbe henüz kıble olmadan önce Mescid-i Nebi’nin kuzey tarafına bir gölgelik yapılmıştı. Buraya yapılan bu yapıya “suffa” denildi. Burada kalan müslümanların Medine’de evleri yoktu. Onlar ilim tahsil eder, örnek muallim Peygamberimizin (s.a.v) sohbetlerini dinlerlerdi. Çoğunlukla da oruç tutarlardı. Bu sahabelere Ashab-ı Suffa dendi.

Yüce Rabbimiz Bakara Suresinin 151. ayetinde şöyle buyuruyor: “Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.” Allah Rasulü (s.a.v) öyle bir muallim idi ki kimsenin yanlışını yüzüne vurmaz, toplum içinde kimseyi rencide etmezdi. “İçinizden bazıları böyle böyle yapıyor” diyerek hatasını o kimseye htirmeye çalışırdı.

Rasul-i Ekrem (s.a.v) Efendimizin örnek muallim olduğuna bir örnek de Bedir savaşı sonrasıdır. Bedir savaşında alınan esirler konusunda Rabbimiz henüz hükmünü bildirmemişti. Peygamberimiz (s.a.v) ashabıyla istişare ederken bir kısım sahabi onların öldürülmesini istemiş, bazı sahabiler de onların fidye karşılığı serbest bırakılmasını söylemişlerdi. Rasûlullah (s.a.v) bu teklifi uygun bularak esirlerden bedel alınarak salıverilmesini emretti. Allah Rasulü (s.a.v), fidye ödeyemeyenlerden okuma-yazma bilenlerin Müslüman çocuklardan onar kişiye okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakılmasını emrederek örnek bir muallim olduğunu ortaya koymuştur. Yine Peygamber Efendimizin (s.a.v) Mekke’nin fethinde Müslümanlara onca işkencelerinden sonra Mekkeli müşriklere iyi davranıp onları serbest bırakarak onlara ahlak dersi vermesi örnek muallim olduğunun göstergesidir. Bizlerde bugün, o günlerde sahabenin yaptığı gibi örnek muallim Peygamberimize tabi olalım ve onu hayatımızda örnek alalım. Allah Rasulünün şu sözünü asla unutmayalım: “Allah beni zorlaştırıcı, sıkıntı verici olarak değil, öğretici (muallim) ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.