Osman ARTAN
Köşe Yazarı
Osman ARTAN
 

Rıfk: Allah Her İşte Zerafeti Sever

Yüce dinimiz; iman, ibadet ve güzel ahlâk üzerine kuruludur. İnsanın Cenab-ı Hak katında değer kazanmasına ve toplum içinde sevilip sayılmasına vesile olan ahlâkî erdemlerden biri de rıfktır. Rıfk; güler yüzlü, tatlı sözlü, sakin ve geçim ehli olmaktır. Sert ve kaba davranmamak, kalp kırmamaktır. İnsanın aklını karartan ve sonu hüsran olan öfkeye yenik düşmemek, sabırlı ve soğukkanlı olmaktır. Rabbimiz her işte rıfk ile muamele etmeyi sever.  Kur’an-ı Kerim’de, Peygamberimizin şahsında bütün müminlere hitaben “Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir”  buyurarak affedici ve hoşgörülü olmayı emretmektedir. Bir başka ayet-i kerimede ise “affedici olmak ve öfkeyi yutmak” Allah’ın mağfireti ve cennetiyle müjdelenen muttakilerin özellikleri arasında sayılmıştır. Resûlullah (s.a.s), yumuşak davranma hususunda en güzel örneğimizdir. O, sadece insanlara değil, varlık âleminin tamamına şefkat, merhamet ve nezaketle davranmıştır. Her işinde kolaylaştırıcı olmuş, zorluk çıkarmaktan ve çevresindekileri incitmekten sakınmıştır. Hatalar karşısında cezalandırmaktan ziyade affedici olmayı tercih etmiştir. Ezici, yıpratıcı, kırıcı değil, sevgi ve saygıyı besleyen yapıcı davranışları öğütlemiştir. Allah’ın kendisine lütfettiği bu özellikler sayesinde Müslümanlar Peygamberimizin etrafında kenetlenmiştir. Cenâb-ı Hak, bu gerçeği bize şöyle haber vermektedir: “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlanma dile…”  Peygamberimizin ahlâkını kendisine model alan bir mümin, bütün ilişkilerini rıfk ile yürütür. Can taşıyan en küçük varlıklara karşı bile şefkat ve merhameti elden bırakmaz. Sade ve zarif haliyle, kibar ve anlayışlı tavırlarıyla İslam’ın yüce değerlerini ve üstün ahlâkını temsil eder. Mümin, her türlü aşırılıktan, kabalıktan, şiddetten uzak durur. Zira Peygamberimiz onu şöyle tanımlar: “Namusa dil uzatan, lânet eden, çirkin işler yapan, edepsiz konuşan kimse kâmil bir mümin değildir.”  İnsan olma sorumluluğunun ve insana yakışan değerlerin ihmal edildiği, şiddetin din, dil, ırk ve coğrafya tanımadan bütün insanlığı tehdit ettiği bir çağı yaşıyoruz. Böyle bir çağda bilmeliyiz ki, şiddetin beslendiği hiçbir referans, İslamî, insanî ve ahlâkî değildir. Bizlere düşen, insanın şeref ve haysiyetini zedeleyen her türlü davranışı hayatımızdan uzak tutmaktır. Anne babamıza, eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza ve komşularımıza rıfk, şefkat ve güler yüzle davranmaktır. Haklı ve güçlü iken bile affedici, öfke anında dahi sabırlı olmaktır. Peygamberimizin buyurduğu gibi, “Pehlivan, güreşte rakibini yenen değildir. Asıl pehlivan, öfkelendiğinde kendisine hâkim olandır.”  Ancak şunu da bilmemiz gerekir ki milli ve manevi değerlerimize yönelik saldırılar karşısında haklı bir tepki vermek, ahlâkî bir heyecanın ve imanî bir hassasiyetin asil bir ifadesi, dindarlık ve vatanseverlik alametidir. Rıfka sahip olan rahmeti kuşanır; rahmeti kuşanan da Allah’ın merhametine ulaşır. Rıfkı terk eden şiddete yönelir; şiddet ise kıyamet günü pişmanlıktır. O halde, öfkenin aklımızı ve vicdanımızı esir almasına, sabırsızlığın ebedi kurtuluşumuza gölge düşürmesine fırsat vermeyelim. Sevgili Peygamberimizin şu hadisini daima hatırlayalım: “Şüphesiz Allah Teâlâ Refîktir, rıfkı sever. Sertlik ve benzeri hallere vermediği ecri, yumuşak huylulukla yapılan işlere verir.”
Ekleme Tarihi: 31 Ocak 2019 - Perşembe

Rıfk: Allah Her İşte Zerafeti Sever

Yüce dinimiz; iman, ibadet ve güzel ahlâk üzerine kuruludur. İnsanın Cenab-ı Hak katında değer kazanmasına ve toplum içinde sevilip sayılmasına vesile olan ahlâkî erdemlerden biri de rıfktır. Rıfk; güler yüzlü, tatlı sözlü, sakin ve geçim ehli olmaktır. Sert ve kaba davranmamak, kalp kırmamaktır. İnsanın aklını karartan ve sonu hüsran olan öfkeye yenik düşmemek, sabırlı ve soğukkanlı olmaktır.

Rabbimiz her işte rıfk ile muamele etmeyi sever.  Kur’an-ı Kerim’de, Peygamberimizin şahsında bütün müminlere hitaben “Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir”  buyurarak affedici ve hoşgörülü olmayı emretmektedir. Bir başka ayet-i kerimede ise “affedici olmak ve öfkeyi yutmak” Allah’ın mağfireti ve cennetiyle müjdelenen muttakilerin özellikleri arasında sayılmıştır.

Resûlullah (s.a.s), yumuşak davranma hususunda en güzel örneğimizdir. O, sadece insanlara değil, varlık âleminin tamamına şefkat, merhamet ve nezaketle davranmıştır. Her işinde kolaylaştırıcı olmuş, zorluk çıkarmaktan ve çevresindekileri incitmekten sakınmıştır. Hatalar karşısında cezalandırmaktan ziyade affedici olmayı tercih etmiştir. Ezici, yıpratıcı, kırıcı değil, sevgi ve saygıyı besleyen yapıcı davranışları öğütlemiştir. Allah’ın kendisine lütfettiği bu özellikler sayesinde Müslümanlar Peygamberimizin etrafında kenetlenmiştir.

Cenâb-ı Hak, bu gerçeği bize şöyle haber vermektedir: “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlanma dile…” 

Peygamberimizin ahlâkını kendisine model alan bir mümin, bütün ilişkilerini rıfk ile yürütür. Can taşıyan en küçük varlıklara karşı bile şefkat ve merhameti elden bırakmaz. Sade ve zarif haliyle, kibar ve anlayışlı tavırlarıyla İslam’ın yüce değerlerini ve üstün ahlâkını temsil eder. Mümin, her türlü aşırılıktan, kabalıktan, şiddetten uzak durur. Zira Peygamberimiz onu şöyle tanımlar: “Namusa dil uzatan, lânet eden, çirkin işler yapan, edepsiz konuşan kimse kâmil bir mümin değildir.” 

İnsan olma sorumluluğunun ve insana yakışan değerlerin ihmal edildiği, şiddetin din, dil, ırk ve coğrafya tanımadan bütün insanlığı tehdit ettiği bir çağı yaşıyoruz. Böyle bir çağda bilmeliyiz ki, şiddetin beslendiği hiçbir referans, İslamî, insanî ve ahlâkî değildir. Bizlere düşen, insanın şeref ve haysiyetini zedeleyen her türlü davranışı hayatımızdan uzak tutmaktır. Anne babamıza, eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza ve komşularımıza rıfk, şefkat ve güler yüzle davranmaktır. Haklı ve güçlü iken bile affedici, öfke anında dahi sabırlı olmaktır. Peygamberimizin buyurduğu gibi, “Pehlivan, güreşte rakibini yenen değildir. Asıl pehlivan, öfkelendiğinde kendisine hâkim olandır.”  Ancak şunu da bilmemiz gerekir ki milli ve manevi değerlerimize yönelik saldırılar karşısında haklı bir tepki vermek, ahlâkî bir heyecanın ve imanî bir hassasiyetin asil bir ifadesi, dindarlık ve vatanseverlik alametidir.

Rıfka sahip olan rahmeti kuşanır; rahmeti kuşanan da Allah’ın merhametine ulaşır. Rıfkı terk eden şiddete yönelir; şiddet ise kıyamet günü pişmanlıktır. O halde, öfkenin aklımızı ve vicdanımızı esir almasına, sabırsızlığın ebedi kurtuluşumuza gölge düşürmesine fırsat vermeyelim. Sevgili Peygamberimizin şu hadisini daima hatırlayalım: “Şüphesiz Allah Teâlâ Refîktir, rıfkı sever. Sertlik ve benzeri hallere vermediği ecri, yumuşak huylulukla yapılan işlere verir.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.