Çocuk İstismarı Bir İnsanlık Suçudur

Gündem 25.04.2019 - 22:23, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 2890+ kez okundu.
 

Çocuk İstismarı Bir İnsanlık Suçudur

Çocuklara yönelik yönelik ihmal, istismar ve vahşice işlenen cinayet haberleri her geçen gün giderek artmaktadır.
Daha iki gün önce 23 Nisan’da;  Küçükçekmece Kanarya Mahallesi’nde öncesinde 5 yaşında bir çocuk cinsel istismara maruz kaldı, sonra 7 yaşında bir çocuğa karşı istismar teşebbüsünde bulunuldu.  Bu yaşananlarda Ensar vakıflarında 45 çocuğa tecavüz edildiğinde; 'Bir kereden bir şey olmaz' diyen, istismara uğrayan 12 yaşından büyük çocukların istismarcısı ile evlendirilmesi için yasa tasarısı verenlerin yanı sıra çocuk istismarcılarını birbiri ardına tahliye eden, sanıkların sırtının sıvazlanıp buna karşılık mağdurların, müştekilerin neredeyse sanık sandalyesine oturtulmaya çalışıldığı adli sistemin payının büyük olduğunu ve mevcut sistemin devam etmesi halinde çocuk istismarının önlenmesinin mümkün olmadığını kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Oysa devletin temel sorumluluğu çocukların her türlü istismara karşı korunmasının önündeki engelleri ortadan kaldırmak ve ihlal edenler hakkında adli idari tüm süreci işleterek karşı duruşunu göstermektir.  Bu gerçekten hareketle bir an önce farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşlarının da katılımı ile öncelikle çocuğa dönük şiddeti önleme planları hazırlanmalıdır. Çocukların cinsel obje olarak değerlendirmelerinin önüne geçilmeli, hukuk güvenliği ve belirliliği sağlanmalı, vatandaşın aynı olaya aynı hukuksal korunmanın ayrımsız herkes için sağlanacağı inancı sağlanmalıdır. Çocuğun korunması ile ilgili müdahale görevini de içeren idari kurumsal yapı SÖZDE DEĞİL ÖZDE hayata geçirilmeli, siyasi yakınlıktan uzak;  çocukla ilişkide bulunan tüm kişi,  kurum ve kuruluşların fırsat eşitliğine, denetime, kurallara uygunluğu sağlanmalıdır. Çocuğa, hayvana, kadına dönük şiddet, toplumsal şiddetin güçsüz olanda yoğunlaşmasıdır. Gücün çürümüşlüğü her türlü insani değer yargısından uzak bir biçimde tezahür etmektedir. Ancak bunun çözümünü, salt ceza kanunlarında yapılacak değişikliklerde görmek,  hukuk bilimine haksızlık olduğu gibi eğitim programları, çocuk koruma politikaları ile uğraşmak yerine meselenin kendisini unutmak, sorunu suç işlendikten sonra faillerin bedenleri üzerinden kısasa kısas yöntemiyle ortadan kaldırmak çabasıdır. Bunun da öncelikle çocuklarımıza bir yarar sağlamayacağı açıktır. Hamasi söylemlerle çocukların önemini anlatmak yerine kamu ve özel kaynakların çocuklar yararına kullanımı sağlanmalıdır. Meclis’te kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonlar bir an önce kurulmalı, “Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı” hayata geçirilmelidir. Çocuğa yönelik şiddet 3-5 münferit olaydan ibaret olarak ele alınmadan, görünür olan ve olmayan çok sayıda şiddet türü ve vakasının mevcut olduğu ve tüm istismar hallerinin bir bütün olduğu, çok zaman iç içe geçtiği bilinciyle hareket edilmelidir. Son dönemlerde artan ve görünür hale gelen çocuk istismarı ve en ağır biçimi olan çocuğun cinsel istismarı; “münferit, sapık, hasta insanların idam ve hadım tartışmaları” ile adeta çözümsüzlük üreterek kamuoyuna sunulmamalıdır.  Evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini esas alan devletin yükümlülüklerinin belirlendiği hukuk güvenliğinin sağlandığı, toplumsal değer yargılarını koruyucu yöntemler belirlenmelidir.  Çocuklara karşı işlenen suçların icrai eylem faaliyeti sona ermeden önlenmediği sürece verilecek cezanın toplum vicdanını salt söz konusu olay için rahatlatacağı, ancak bu suçların mağduru olmaya aday çocukları koruyamayacağı da göz önüne alınarak; çocukların korunması odağında; caydırıcı hukuk sistemi ile önleyici hukuk sisteminin birlikte düzenlenerek bütüncül çözümler üretilmesi gereği göz ardı edilmemelidir.
Çocuklara yönelik yönelik ihmal, istismar ve vahşice işlenen cinayet haberleri her geçen gün giderek artmaktadır.

Daha iki gün önce 23 Nisan’da;  Küçükçekmece Kanarya Mahallesi’nde öncesinde 5 yaşında bir çocuk cinsel istismara maruz kaldı, sonra 7 yaşında bir çocuğa karşı istismar teşebbüsünde bulunuldu.

 Bu yaşananlarda Ensar vakıflarında 45 çocuğa tecavüz edildiğinde; 'Bir kereden bir şey olmaz' diyen, istismara uğrayan 12 yaşından büyük çocukların istismarcısı ile evlendirilmesi için yasa tasarısı verenlerin yanı sıra çocuk istismarcılarını birbiri ardına tahliye eden, sanıkların sırtının sıvazlanıp buna karşılık mağdurların, müştekilerin neredeyse sanık sandalyesine oturtulmaya çalışıldığı adli sistemin payının büyük olduğunu ve mevcut sistemin devam etmesi halinde çocuk istismarının önlenmesinin mümkün olmadığını kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

Oysa devletin temel sorumluluğu çocukların her türlü istismara karşı korunmasının önündeki engelleri ortadan kaldırmak ve ihlal edenler hakkında adli idari tüm süreci işleterek karşı duruşunu göstermektir. 

Bu gerçekten hareketle bir an önce farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşlarının da katılımı ile öncelikle çocuğa dönük şiddeti önleme planları hazırlanmalıdır.

Çocukların cinsel obje olarak değerlendirmelerinin önüne geçilmeli, hukuk güvenliği ve belirliliği sağlanmalı, vatandaşın aynı olaya aynı hukuksal korunmanın ayrımsız herkes için sağlanacağı inancı sağlanmalıdır.

Çocuğun korunması ile ilgili müdahale görevini de içeren idari kurumsal yapı SÖZDE DEĞİL ÖZDE hayata geçirilmeli, siyasi yakınlıktan uzak;  çocukla ilişkide bulunan tüm kişi,  kurum ve kuruluşların fırsat eşitliğine, denetime, kurallara uygunluğu sağlanmalıdır.

Çocuğa, hayvana, kadına dönük şiddet, toplumsal şiddetin güçsüz olanda yoğunlaşmasıdır. Gücün çürümüşlüğü her türlü insani değer yargısından uzak bir biçimde tezahür etmektedir. Ancak bunun çözümünü, salt ceza kanunlarında yapılacak değişikliklerde görmek,  hukuk bilimine haksızlık olduğu gibi eğitim programları, çocuk koruma politikaları ile uğraşmak yerine meselenin kendisini unutmak, sorunu suç işlendikten sonra faillerin bedenleri üzerinden kısasa kısas yöntemiyle ortadan kaldırmak çabasıdır. Bunun da öncelikle çocuklarımıza bir yarar sağlamayacağı açıktır. Hamasi söylemlerle çocukların önemini anlatmak yerine kamu ve özel kaynakların çocuklar yararına kullanımı sağlanmalıdır.

Meclis’te kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonlar bir an önce kurulmalı, “Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı” hayata geçirilmelidir. Çocuğa yönelik şiddet 3-5 münferit olaydan ibaret olarak ele alınmadan, görünür olan ve olmayan çok sayıda şiddet türü ve vakasının mevcut olduğu ve tüm istismar hallerinin bir bütün olduğu, çok zaman iç içe geçtiği bilinciyle hareket edilmelidir.

Son dönemlerde artan ve görünür hale gelen çocuk istismarı ve en ağır biçimi olan çocuğun cinsel istismarı; “münferit, sapık, hasta insanların idam ve hadım tartışmaları” ile adeta çözümsüzlük üreterek kamuoyuna sunulmamalıdır.  Evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini esas alan devletin yükümlülüklerinin belirlendiği hukuk güvenliğinin sağlandığı, toplumsal değer yargılarını koruyucu yöntemler belirlenmelidir. 

Çocuklara karşı işlenen suçların icrai eylem faaliyeti sona ermeden önlenmediği sürece verilecek cezanın toplum vicdanını salt söz konusu olay için rahatlatacağı, ancak bu suçların mağduru olmaya aday çocukları koruyamayacağı da göz önüne alınarak; çocukların korunması odağında; caydırıcı hukuk sistemi ile önleyici hukuk sisteminin birlikte düzenlenerek bütüncül çözümler üretilmesi gereği göz ardı edilmemelidir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.