Hazine Arazileri İşgal Altında

Asayiş (Antalya Haber Takip ) - Antalya Haber Takip | 28.03.2024 - 21:43, Güncelleme: 28.03.2024 - 21:43 2513 kez okundu.
 

Hazine Arazileri İşgal Altında

Antalya Kent Konseyi Tarım Çalışma Grubu son yıllarda fütursuzca devam eden ve çoğu ormanlık bölgelerde bulunan hazine arazileri üzerindeki işgallere dikkat çekti.
antalyahabertakip.com - Tarım ve mera alanlarının hızla yok edilmekte olduğuna da işaret edilen Tarım Çalışma Grubu’nun raporunda, bu bölgelerin yoğun yapılaşmanın getireceği sonuçlar dikkate alınmadan imara açılmakta olduğuna işaret edildi.  Antalya Kent Konseyi Tarım Çalışma Grubu, yerel seçimler öncesi siyasi parti adaylarından beklentilerini içeren kapsamlı bir rapor hazırladı. Söz konusu raporda öncelikle tarım alanlarındaki imar uygulamalarına ve hazine arazileri üzerindeki yoğun işgallerle dikkat çekildi. YAPILAŞMA BASKISI ALTINDA Antalya merkez ve ilçelerinin sürekli yapılaşmakta ve genişlemekte olduğuna işaret edilen raporda, “Tarım alanları, verimli ovalar ve meralar yapılaşma baskısı altındadır ve hızla getireceği sonuçlar ve sorunlar dikkate alınmadan imara açılmaktadır. Ayrıca, özellikle pandemi dönemi ve sonrası yaylalarda kontrolsüz bir yapılaşma söz konusudur. Tarım alanları ve meralar hızla yok edilmektedir. Hazine arazileri işgal edilmektedir” denildi. KIRSAL PLANLAMALAR YAPILMALI Özellikle yaylalara yönelik kırsal planlamaların hızla yapılmasında yarar bulundu belirtilen raporda, “Planlamanın tarımsal üretime katkı koyacak büyüklükte parsellerin olmasına olanak sağlayacak şekilde olması gereklidir. Hazine arazileri üzerine yapılan kaçak yapılar, elektrik alamadıkları gibi belediye hizmetlerinden de yararlandırılmamalıdır” uyarısında bulunuluyor. ÜRETİMİN YARIDAN FAZLASI ANTALYA’DA Türkiye sera varlığının ve üretim miktarının yarısından fazlasının Antalya’da olduğu, üretim tamamlandıktan sonra seralardan çıkarılan bitkisel atıklar toplanmadığı için genellikle sera kenarlarında biriktirildiklerine de dikkat çekilen raporda şu önerilerde bulunuluyor: “Bu atıklar üretici tarafından bertaraf edilmek için yakılmaktadır. Gerek çürüme ve gerekse yakmadan dolayı koku, sinek ve yanmanın oluşturduğu metan, karbon dioksit ve sülfür gibi gazların çıkışı sonucunda, çevre ve insan sağlığı açısından büyük problemler ortaya çıkmaktadır. Oysaki bu atıklar iyi bir organizasyonla toplanabilse, biyogaz ve organik gübre haline dönüştürülerek ekonomiye de büyük katkı sağlar. 1 ton organik atık 50 litre petrol ve 600 kg organik gübreye eşdeğerdir. Yine, 1 ton kuru organik materyal 500 m 3 biyogaza eşdeğerdir. Seracılığın yoğun olduğu bölgelerde kurulacak biyogaz dönüşüm tesisleri sayesinde, Antalya’da sera bitkisel atıkları ve hayvansal gübre atıklarından yılda 60 milyon Euro’luk elektrik ve ısı enerjisi, 15 Milyon Euro’luk gübre elde edilebilir. Bu tesisler, büyükşehir belediyesince, seracılığın yoğun olduğu bölgelerde kurulmalı ve üreticinin bitkisel ve hayvansal atıklarını bu tesislere getirmesi için gerekli organizasyonu yapmalıdır.” KİMYASAL İLAÇLA GELEN ÇEVRE SORUNU Seralarda yoğun bir şekilde zirai ilaç ve kimyasal gübre kullanıldığı bunların boş ambalajlarının büyük sorun teşkil etmekte olduğuna da işaret edilen raporda, şu ifadelere yer veriliyor: “Bunların tekniğine uygun bir şekilde toplanması ve imha edilmesi gerekir. Aksi takdirde gerek insan ve hayvan sağlığına, gerekse çevrenin ve yeraltı su kaynaklarının kirlenmesine sebep olmaktadır. Yerel yönetimler bu atıkların tekniğine uygun bir şekilde toplanması ve imha edilmesini sağlamalıdır. Yerel yönetimler, Üreticilerin üretim alt yapıları geliştirme maliyetlerine ve üretim girdi maliyetlerini azaltmak için desteklemeler yapmalıdır. Kooperatifleşme teşvik edilmelidir. Büyük Şehir Belediyesi, mevcut ve yeni kurulacak kooperatiflere bina alt yapılarının kurulmasında, elektrik, su gibi girdilerden ücretsiz yararlanmaları için destek vermelidir. Yerel yönetimlerin doğrudan sorumluluk konusu olmamasına rağmen, Antalya’nın en büyük sorunlarının başında “taş, kum ve mermer ocakları” gelmektedir. Tarımsal üretime büyük tehdit olan bu tür tesisler, köylere, üretim alanlarına ve orman sahalarına yakın kurulmamalıdır. Yerel yönetimler sorumluluk sınırları içinde söz konusu alanlarda bu gibi tesislerin kurulmaması için yetkileri dahilindeki hizmetleri (Su, temizlik vb.) vermemelidir.”
Antalya Kent Konseyi Tarım Çalışma Grubu son yıllarda fütursuzca devam eden ve çoğu ormanlık bölgelerde bulunan hazine arazileri üzerindeki işgallere dikkat çekti.

antalyahabertakip.com - Tarım ve mera alanlarının hızla yok edilmekte olduğuna da işaret edilen Tarım Çalışma Grubu’nun raporunda, bu bölgelerin yoğun yapılaşmanın getireceği sonuçlar dikkate alınmadan imara açılmakta olduğuna işaret edildi.

 Antalya Kent Konseyi Tarım Çalışma Grubu, yerel seçimler öncesi siyasi parti adaylarından beklentilerini içeren kapsamlı bir rapor hazırladı. Söz konusu raporda öncelikle tarım alanlarındaki imar uygulamalarına ve hazine arazileri üzerindeki yoğun işgallerle dikkat çekildi.

YAPILAŞMA BASKISI ALTINDA

Antalya merkez ve ilçelerinin sürekli yapılaşmakta ve genişlemekte olduğuna işaret edilen raporda, “Tarım alanları, verimli ovalar ve meralar yapılaşma baskısı altındadır ve hızla getireceği sonuçlar ve sorunlar dikkate alınmadan imara açılmaktadır. Ayrıca, özellikle pandemi dönemi ve sonrası yaylalarda kontrolsüz bir yapılaşma söz konusudur. Tarım alanları ve meralar hızla yok edilmektedir. Hazine arazileri işgal edilmektedir” denildi.

KIRSAL PLANLAMALAR YAPILMALI

Özellikle yaylalara yönelik kırsal planlamaların hızla yapılmasında yarar bulundu belirtilen raporda, “Planlamanın tarımsal üretime katkı koyacak büyüklükte parsellerin olmasına olanak sağlayacak şekilde olması gereklidir. Hazine arazileri üzerine yapılan kaçak yapılar, elektrik alamadıkları gibi belediye hizmetlerinden de yararlandırılmamalıdır” uyarısında bulunuluyor.

ÜRETİMİN YARIDAN FAZLASI ANTALYA’DA

Türkiye sera varlığının ve üretim miktarının yarısından fazlasının Antalya’da olduğu, üretim tamamlandıktan sonra seralardan çıkarılan bitkisel atıklar toplanmadığı için genellikle sera kenarlarında biriktirildiklerine de dikkat çekilen raporda şu önerilerde bulunuluyor:

“Bu atıklar üretici tarafından bertaraf edilmek için yakılmaktadır. Gerek çürüme ve gerekse yakmadan dolayı koku, sinek ve yanmanın oluşturduğu metan, karbon dioksit ve sülfür gibi gazların çıkışı sonucunda, çevre ve insan sağlığı açısından büyük problemler ortaya çıkmaktadır. Oysaki bu atıklar iyi bir organizasyonla toplanabilse, biyogaz ve organik gübre haline dönüştürülerek ekonomiye de büyük katkı sağlar. 1 ton organik atık 50 litre petrol ve 600 kg organik gübreye eşdeğerdir. Yine, 1 ton kuru organik materyal 500 m 3 biyogaza eşdeğerdir.

Seracılığın yoğun olduğu bölgelerde kurulacak biyogaz dönüşüm tesisleri sayesinde, Antalya’da sera bitkisel atıkları ve hayvansal gübre atıklarından yılda 60 milyon Euro’luk elektrik ve ısı enerjisi, 15 Milyon Euro’luk gübre elde edilebilir. Bu tesisler, büyükşehir belediyesince, seracılığın yoğun olduğu bölgelerde kurulmalı ve üreticinin bitkisel ve hayvansal atıklarını bu tesislere getirmesi için gerekli organizasyonu yapmalıdır.”

KİMYASAL İLAÇLA GELEN ÇEVRE SORUNU

Seralarda yoğun bir şekilde zirai ilaç ve kimyasal gübre kullanıldığı bunların boş ambalajlarının büyük sorun teşkil etmekte olduğuna da işaret edilen raporda, şu ifadelere yer veriliyor:

“Bunların tekniğine uygun bir şekilde toplanması ve imha edilmesi gerekir. Aksi takdirde gerek insan ve hayvan sağlığına, gerekse çevrenin ve yeraltı su kaynaklarının kirlenmesine sebep olmaktadır. Yerel yönetimler bu atıkların tekniğine uygun bir şekilde toplanması ve imha edilmesini sağlamalıdır.

Yerel yönetimler, Üreticilerin üretim alt yapıları geliştirme maliyetlerine ve üretim girdi maliyetlerini azaltmak için desteklemeler yapmalıdır. Kooperatifleşme teşvik edilmelidir. Büyük Şehir Belediyesi, mevcut ve yeni kurulacak kooperatiflere bina alt yapılarının kurulmasında, elektrik, su gibi girdilerden ücretsiz yararlanmaları için destek vermelidir.

Yerel yönetimlerin doğrudan sorumluluk konusu olmamasına rağmen, Antalya’nın en büyük sorunlarının başında “taş, kum ve mermer ocakları” gelmektedir. Tarımsal üretime büyük tehdit olan bu tür tesisler, köylere, üretim alanlarına ve orman sahalarına yakın kurulmamalıdır. Yerel yönetimler sorumluluk sınırları içinde söz konusu alanlarda bu gibi tesislerin kurulmaması için yetkileri dahilindeki hizmetleri (Su, temizlik vb.) vermemelidir.”

Antalya HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.