İlk Duruşmada Beraat! “Bu Dava Gazeteciliğe Açılmıştı”

Antalya’da 19 Mart olaylarının ardından sosyal medya paylaşımları nedeniyle “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla yargılanan gazeteci, ilk duruşmada beraat etti.

antalyahabertakip.com - Mahkeme hâkimi, yaptığı değerlendirmede paylaşımların suç unsuru taşımadığını açıkça belirterek davanın daha ilk duruşmada düşmesine karar verdi. Gazeteci, kararın ardından yaptığı açıklamada, “Bu davanın açılmış olması dahi başlı başına bir hukuk garabetiydi. Ancak mahkemenin verdiği beraat kararı, bu garabetin resmen tescillenmesi anlamına geliyor,” ifadelerini kullandı. “Bu dava şahsıma değil, gazeteciliğe açıldı” Gazeteci, yargı sürecinin yalnızca kişisel bir mesele olmadığını, ifade özgürlüğü ve basın bağımsızlığı açısından sembolik bir anlam taşıdığını vurguladı: “Daha önce de söylediğim gibi, bu dava şahsıma değil gazeteciliğe açılmış bir davaydı. Kamusal sorumlulukla yaptığım paylaşımlar, halkın haber alma hakkının bir parçasıydı. Buna rağmen hakkımda böyle bir iddianame hazırlanması, ifade özgürlüğü sınırlarının ne kadar daraltıldığını bir kez daha gösterdi.” 50 bin TL’lik kamu zararı: “Adalet sistemindeki savurganlığın örneği” Beraat eden gazeteci, davanın maddi yükünün de kamuya yansıdığına dikkat çekerek, yargının gereksiz davalarla hem zaman hem kaynak kaybettiğini söyledi: “Bu mesnetsiz dava nedeniyle kamu, yaklaşık 50 bin TL’lik mahkeme giderini üstlenmek zorunda kaldı. Milyonlarca insan yoksulluk sınırının altında yaşarken, kamu kaynaklarının asılsız davalar için harcanması adalet sistemimizdeki israfın en somut örneğidir.” “Meslek örgütlerinin sessizliği düşündürücü” Gazeteci, davanın görülmesi sürecinde çeşitli hukuk örgütlerinden yoğun destek gördüğünü ancak basın meslek kuruluşlarının sessizliğinin dikkat çekici olduğunu ifade etti: “Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Antalya Barosu Toplumsal Olaylar ve Davalar Kurulu (TODAK) ve İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) teşekkür ederim. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki, meslek örgütlerimden ANTALYA GAZETECİLER CEMİYETİ ve ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ’nden bir tek kişi bile duruşmaya gelmedi.” Bu durumu “mesleki dayanışmanın çöküşü” olarak niteleyen gazeteci, basına yönelik baskıların arttığı bir dönemde bu sessizliğin kabul edilemez olduğunu söyledi: “Basın örgütlerinin bu davada sessiz kalması yalnızca bir ihmalkârlık değil, aynı zamanda mesleki dayanışmanın yitimidir. Gazetecilerin baskı ve ceza tehditleri karşısında örgütleri tarafından yalnız bırakılması, ifade özgürlüğü açısından karanlık bir tablo çiziyor.” “Özgür basın” söylemi lafta kalmamalı Gazeteci, kendisini yalnız bırakan kurumlara da sert eleştiriler yöneltti: “Her fırsatta ‘özgür basın’ vurgusu yapan kurumların, iş baskı altındaki gazetecilere geldiğinde sessizliğe bürünmesi, tarafsızlık ve meslek etiği açısından büyük bir çelişkidir. Bu durum, basın örgütlerinin de iktidarın yarattığı korku duvarının altında ezildiğini bir kez daha göstermiştir.” “Bu beraat bir kişinin değil, basın özgürlüğünün zaferidir” Gazeteci, beraat kararının yalnızca kendi davası için değil, tüm gazeteciler için bir umut olduğunu belirterek sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bu karar, kişisel bir zafer değil; basın özgürlüğü adına kazanılmış bir davadır. Bugün benim adım yazıyor olabilir ama bu beraat, susturulmak istenen her gazetecinin, her özgür kalemin hakkıdır. Çünkü adalet, sonunda gerçeği bulur.” Antalya’da görülen dava, Türkiye’de basın özgürlüğü ve yargının bağımsızlığı tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Gazetecinin ilk duruşmada beraat etmesi, hem ifade özgürlüğü açısından sevindirici bir gelişme hem de gereksiz davalarla yargının meşgul edilmesine yönelik eleştirileri bir kez daha doğrulayan bir örnek oldu.