Ali TONGÜLÜS
Köşe Yazarı
Ali TONGÜLÜS
 

Afetler.. Felaketler.. Ve Antalya

İster sel baskınları, ister fırtınalar, ister deprem olsun.. Yaşadığımız her felaket yüreklerimizi dağlıyor.. Ama, biz insanoğlu olarak hala akıllanmıyoruz.. … Kahramanmaraş Pazarcık Merkezli 7.4 şiddetinde meydana gelen depremle ilgili bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay,  şöyle bir ifadede bulundu: “Türkiye deprem bölgesi, bundan kaçışımız yok.. Ama öldüren DEPREM değil, BİNALAR..” … Fuat Oktay çok haklı.. Çok iyi bilmeniz gerekir ki; afetleri Allah, felaketleri insan yaratır.. Şöyle bir düşünüyorum.. Dünyada da ülkemizde de deprem felaketleri yaşanıyor.. Eski yapıların sağlamlaştırılması ve yenilerin sağlam yapılması için bir sürü kanunlar yönetmelikler çıkartılıyor.. İnsanoğlu için her afet bir felaket olmasın diye çeşitli uygulamalar getiriliyor.. Ama.. Açgözlülüğümüz, az ya da çok elimizdekilerle yetinmeyişimiz, “daha çoğunu elde etme” arzumuz bize her afette felaket yaşatıyor.. Ve hala bundan ders almayanları fazlasıyla görüyoruz maalesef.. … Kahramanmaraş Pazarcık merkezli deprem binlerce can aldı, yine binlerce yaralımız var.. Deprem sadece Türkiye’nin 8 ilinde değil, neredeyse bütün Ortadoğu’da bile hissedildi.. Allah korusun, böyle bir deprem Antalya’da meydana gelse ne olur biliyor musunuz? Türkiye felaketlerin en büyüğünü yaşar.. Çünkü.. Antalya’da binaların yüzde 80’i ya “kaçak” ya da yapılarda “kaçak ilaveler” var.. … Örneğin.. 5-6 katlı gördüğünüz binalar, imarda 3 katlı görünüyor.. Diğer katları nasıl çıkmışlar peki? Antalya’nın ensesi kalınlarından biri 3 kata izin verilen bir yerde, “nasıl olsa bana kimse sesini çıkaramaz” diye 6 katlı binayı dikmiş.. O dönemlerde gerçekten de kimse sesin çıkarmamış.. Sonra, o binanın yanına bina yapanlar için bu yapı “emsal” olmuş.. Ve arkası gelmiş.. Sonra da, işte böyle “beton yığını” bir kent çıkmış ortaya.. … Ama.. Asıl vahim olanı bu değil.. Asıl vahim olan, Antalya’daki binalardan çoğunun “deniz kumu”ndan yapılmış olması.. İnşaatçılar, bunun ne anlama geldiğini çok iyi bilir.. Binalarda “deniz kumu” kullanılması yasaktır.. Çünkü.. Dere yatağı kumu gibi “tutuculuğu” pek yoktur.. Bu nedenle çabuk dağılır.. … Antalya’nın imarıyla, yapıların kontroluyla ilgili herkese diyorum ki.. Zaten sağlam bir tabanı olmayan Antalya’da en küçük bir risk, büyük felaketlere neden olabilir.. Deniz kumu kullanılmış bütün binalarla birlikte malzemeden çalınmış binalar ve içinde yaşayan insanların can ve malları büyük risk altında.. Bu riski en aza indirmek sizin göreviniz.. Nasıl yaparsınız bunu bilemem.. Ama.. Yaşadığımız felaketlerden sonra herkes “deprem geliyor korkusu”nu içinde hissetmeli ve alabileceği her önlemi alıp, kaderini beklemelidir.. Zaman geçirmeden..
Ekleme Tarihi: 07 Şubat 2023 - Salı

Afetler.. Felaketler.. Ve Antalya

İster sel baskınları, ister fırtınalar, ister deprem olsun..

Yaşadığımız her felaket yüreklerimizi dağlıyor..

Ama, biz insanoğlu olarak hala akıllanmıyoruz..

Kahramanmaraş Pazarcık Merkezli 7.4 şiddetinde meydana gelen depremle ilgili bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay,  şöyle bir ifadede bulundu:

“Türkiye deprem bölgesi, bundan kaçışımız yok.. Ama öldüren DEPREM değil, BİNALAR..”

Fuat Oktay çok haklı..

Çok iyi bilmeniz gerekir ki; afetleri Allah, felaketleri insan yaratır..

Şöyle bir düşünüyorum..

Dünyada da ülkemizde de deprem felaketleri yaşanıyor..

Eski yapıların sağlamlaştırılması ve yenilerin sağlam yapılması için bir sürü kanunlar yönetmelikler çıkartılıyor..

İnsanoğlu için her afet bir felaket olmasın diye çeşitli uygulamalar getiriliyor..

Ama..

Açgözlülüğümüz, az ya da çok elimizdekilerle yetinmeyişimiz, “daha çoğunu elde etme” arzumuz bize her afette felaket yaşatıyor..

Ve hala bundan ders almayanları fazlasıyla görüyoruz maalesef..

Kahramanmaraş Pazarcık merkezli deprem binlerce can aldı, yine binlerce yaralımız var..

Deprem sadece Türkiye’nin 8 ilinde değil, neredeyse bütün Ortadoğu’da bile hissedildi..

Allah korusun, böyle bir deprem Antalya’da meydana gelse ne olur biliyor musunuz?

Türkiye felaketlerin en büyüğünü yaşar..

Çünkü..

Antalya’da binaların yüzde 80’i ya “kaçak” ya da yapılarda “kaçak ilaveler” var..

Örneğin..

5-6 katlı gördüğünüz binalar, imarda 3 katlı görünüyor..

Diğer katları nasıl çıkmışlar peki?

Antalya’nın ensesi kalınlarından biri 3 kata izin verilen bir yerde, “nasıl olsa bana kimse sesini çıkaramaz” diye 6 katlı binayı dikmiş..

O dönemlerde gerçekten de kimse sesin çıkarmamış..

Sonra, o binanın yanına bina yapanlar için bu yapı “emsal” olmuş..

Ve arkası gelmiş..

Sonra da, işte böyle “beton yığını” bir kent çıkmış ortaya..

Ama..

Asıl vahim olanı bu değil..

Asıl vahim olan, Antalya’daki binalardan çoğunun “deniz kumu”ndan yapılmış olması..

İnşaatçılar, bunun ne anlama geldiğini çok iyi bilir..

Binalarda “deniz kumu” kullanılması yasaktır..

Çünkü..

Dere yatağı kumu gibi “tutuculuğu” pek yoktur..

Bu nedenle çabuk dağılır..

Antalya’nın imarıyla, yapıların kontroluyla ilgili herkese diyorum ki..

Zaten sağlam bir tabanı olmayan Antalya’da en küçük bir risk, büyük felaketlere neden olabilir..

Deniz kumu kullanılmış bütün binalarla birlikte malzemeden çalınmış binalar ve içinde yaşayan insanların can ve malları büyük risk altında..

Bu riski en aza indirmek sizin göreviniz..

Nasıl yaparsınız bunu bilemem..

Ama..

Yaşadığımız felaketlerden sonra herkes “deprem geliyor korkusu”nu içinde hissetmeli ve alabileceği her önlemi alıp, kaderini beklemelidir..

Zaman geçirmeden..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.