Latif ŞİMŞEK
Köşe Yazarı
Latif ŞİMŞEK
 

Barzani Bağımsızlık İlan Edemez

Ortadoğu`daki çok bilinmeyenli denklemi çözmenin ve bölgeyi güvenlik altına almanın tek yolu; Türkiye-Rusya-İran-Irak-Suriye arasında, bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü teminat altına almaya yönelik bir anlaşmadır. Bu konuyu birazdan konuşacağız. Önce mevcut duruma bakalım. ABD, İŞİD`le mücadele adı altında şu ana kadar, PYD/PKK`ya 3 bin tır silah ve mühimmat gönderdi. Bu hafta 400 tır silah daha gönderileceği söyleniyor. Peki niye? Niye sorusuna cevap aramadan önce, gönderilen silahların bazılarına göz atalım: Bildirilen resmi silahlar; 12 Bin Kaleşnikof tüfek, 6 bin adet makineli tüfek, 3 bin 500 adet ağır makineli tüfek, 3 bin adet tanksavar füze, bin adet ağır tanksavar, 235 havan topu, 100 adet keskin nişancı tüfeği. 450 adet gece görüş dürbünü, 150 adet kızıl ötesi lazer aydınlatıcı dürbün.  Bunlar sadece ABD resmi makamlarının bildirdiği silahlar. Bölgeden gelen haberler, ABD`nin PYD/PKK`ya uçaksavar füzeler, tanklar, zırhlı araçlar gönderdiğini doğruluyor. Üç bin tır dolusu silah ve mühimmatı düşündüğünüzde, yukarda resmi makamların verdiği silahlar, bırakın üç bin tırı, yüz tır bile doldurmaz. Peki geri kalan 2 bin 900 tır dolusu silah nerde? Ya da niye gizleniyor? Gizleniyor, çünkü ABD, PYD`yi DEAŞ`la mücadele için değil, Suriye`nin kuzeyinde kuracağı bir Kürt devleti için silahlandırıyor. Amerika, sadece Suriye`de bir kürt devletini desteklemiyor. Irak`ın Kuzeyinde, yıllardır bekleyen, Barzani`yi de, bir gün Türkiye`den koparacağı topraklar üzerinde bağımsız bir devlet kurma hayaliyle yaşayan PKK`yı da destekliyor. Ancak evdeki hesap artık çarşıya uymuyor? Artık çarşı “O Çarşı” değil. Ya da, “Çarşıda işler karıştı” da denebilir. Korkutulan, sindirilen, karıştırılan, 70 Cente muhtaç edilen, Türkiye`nin altından çok sular aktı. Şimdi, hiç çekinmeden, “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyen bir Türkiye var. 1960`ta Menderes, ABD`ye, “Biz artık sadece pamuk ve üzüm üreten bir ülke olmak istemiyoruz. Sanayileşmek istiyoruz” diyerek, borç istemişti. Amerika, “Sanayileşmek sizin neyinize, pamuk, pancar ekmeye devam edin” demişti. Kredi almak için Rusya`ya gitmeye hazırlanan menderes, Yeni Başkan olan Brejnev ile randevusuna gidemeden devrildi ve sonrasında idam edildi. Sanayileşme arzusunun bedelini canıyla ödedi. Artık Türkiye`nin sanayileşmek için ne ABD`nin ne de Rusya`nın kapısını çalmasına gerek yok. Menderes, su motoru yapabilmek, toplu iğne üretebilmek için Amerika ile cebelleşirken, bugün Türkiye, İnsansız Hava Aracı`nı üretiyor, tankını, helikopterini yapıyor. Rusya`dan dünyanın en gelişmiş hava savunma sistemlerinden S-400 füzelerini alabiliyor. Bu füzeleri Türkiye`de üretmek için anlaşma yapabiliyor. Elbette ki bütün bunlar, Türkiye`nin mahalle kabadayısı gibi hareket edeceği anlamına gelmiyor. Söylemek istediğim, Türkiye`nin saldırganlık gücüne sahip olması değil, caydırıcı güç haline geldiği. Türkiye, şimdi, “acaba ne diyecekler?” diye Batı`nın ağzının içine bakan bir ülke değil. Aksine, Batı adımlarını atarken, “Acaba Türkiye ne der?” diye düşünmek zorunda kalıyor.  Gelelim, yeniden, Barzani`nin referandum ve bağımsızlık sevdasına. Barzani ve ailesi, Kuzey Irak`ta da, uluslar arası platformlarda da yıprandı. Aslında sadece Barzani değil, yıprananlara Amerika ve Avrupa da dahildi. Ortadoğu halkları arasında, Amerikan karşıtlığı yüzde 90`lara kadar çıkmıştı. Rusya, İran ve Türkiye, Suriye`de ABD`den daha fazla saha hakimiyetine sahipti ve Amerika, Suriye`de bağımsız bir Kürt devleti kurduramayacağını anlamıştı. O yüzden, yaklaşık 30 yıldır, özgürlük bekleyen Barzani`ye harekete geçme talimatı verildi. Tabii bu talimat perde arkasında verildi. Sahnede ise ABD, Barzani`ye, referandumu ertelemesi çağrısında bulunarak, durumu kurtarmaya çalışıyordu. Dikkat edin, ABD, Barzani`ye, “vazgeç” demiyor, “ertele” diyor. Oysa ABD`nin onayı ve talimatı olmadan, Barzani`nin böyle bir maceraya atılması imkansız. İsrail`in, Barzani`ye verdiği açık destek bile aslında, Amerika`nın gizlediği gerçek tavrını açık ediyor. Peki şimdi ne olacak? 1926`daki, Türkiye-Irak arasındaki Ankara antlaşması, “Lozan`da çizilen Türkiye-Irak sınırı hiçbir şekilde değiştirilemez” diyor. Referandum tek başına bu anlaşmayı ihlal etmiyor. Ama, Barzani referandumun ardından bağımsızlık ilan ederse, otomatik olarak, Türkiye-Irak sınırı değişiyor ve bu durum hem Irak`a hem de Türkiye`ye müdahale hakkını doğuruyor. Barzani aslında bal gibi de bunu biliyor. Bir oldu-bitti ile orada bir Kürt devleti kuramayacağının da farkında. Bağımsızlığını da ilan edemeyecek. Yapmak istediği, bu referandum ile, bölgede Kürt realitesini diri tutmaya çalışmak. Özellikle İsrail`in istediği, parçalanmaya öncülük etmek, yol açmak. Ama bugün ama yarın, fırsatını bulduğunda bağımsızlığını ilan etmek isteyecek. Ama şimdi değil. Peki ne zaman? Barzani`nin bağımsızlığını ilan edebilmesi için, İran ve Türkiye`nin kendi başının derdine düşmesi gerek. Yani, Türkiye ve İran karıştırılmalı ki, Kuzey Irak`ta bağımsızlığını ilan eden Barzani ile uğraşmaya takati kalmamalı. İşte İsrail ve Amerika`nın “Bağımsız Kürt Devleti(!)” için “B” planı budur. Barzani, referandumu sümen altında tutacak, bağımsızlığın ilanı için şartların olgunlaşmasını bekleyecek. Hem Amerika`yı, hem İsrail`i, hem de Barzani`yi boşa düşürmenin tek yolu, acilen, Türkiye-İran-Irak-Suriye-Rusya arasında bir güvenlik anlaşması imzalanmasıdır. Bölgedeki tüm ülkelerin toprak bütünlüğü, bu beş ülke tarafından garanti edilmeli, bu ülkelerin toprak bütünlüğünü bozmaya dönük isyanlara birlikte müdahale etme kararı alınmalıdır. Aksi halde, ABD ve İsrail`in tezgahladığı, Ortadoğu`yu yeniden parçalama ısrarına bölgenin direnmesi (Orta vadede) mümkün olmayacaktır. Bence gidişat da bu yöndedir. Yakın gelecekte, Türkiye ile Suriye arasındaki buzlar eriyecek ve beşli bir anlaşma ile bölge güvenlik altına alınacaktır. Çünkü bu labirentten çıkışın başka yolu yok.
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2017 - Salı

Barzani Bağımsızlık İlan Edemez

Ortadoğu`daki çok bilinmeyenli denklemi çözmenin ve bölgeyi güvenlik altına almanın tek yolu; Türkiye-Rusya-İran-Irak-Suriye arasında, bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü teminat altına almaya yönelik bir anlaşmadır. Bu konuyu birazdan konuşacağız. Önce mevcut duruma bakalım.

ABD, İŞİD`le mücadele adı altında şu ana kadar, PYD/PKK`ya 3 bin tır silah ve mühimmat gönderdi. Bu hafta 400 tır silah daha gönderileceği söyleniyor. Peki niye? Niye sorusuna cevap aramadan önce, gönderilen silahların bazılarına göz atalım: Bildirilen resmi silahlar; 12 Bin Kaleşnikof tüfek, 6 bin adet makineli tüfek, 3 bin 500 adet ağır makineli tüfek, 3 bin adet tanksavar füze, bin adet ağır tanksavar, 235 havan topu, 100 adet keskin nişancı tüfeği. 450 adet gece görüş dürbünü, 150 adet kızıl ötesi lazer aydınlatıcı dürbün. 

Bunlar sadece ABD resmi makamlarının bildirdiği silahlar. Bölgeden gelen haberler, ABD`nin PYD/PKK`ya uçaksavar füzeler, tanklar, zırhlı araçlar gönderdiğini doğruluyor. Üç bin tır dolusu silah ve mühimmatı düşündüğünüzde, yukarda resmi makamların verdiği silahlar, bırakın üç bin tırı, yüz tır bile doldurmaz. Peki geri kalan 2 bin 900 tır dolusu silah nerde? Ya da niye gizleniyor?
Gizleniyor, çünkü ABD, PYD`yi DEAŞ`la mücadele için değil, Suriye`nin kuzeyinde kuracağı bir Kürt devleti için silahlandırıyor. Amerika, sadece Suriye`de bir kürt devletini desteklemiyor. Irak`ın Kuzeyinde, yıllardır bekleyen, Barzani`yi de, bir gün Türkiye`den koparacağı topraklar üzerinde bağımsız bir devlet kurma hayaliyle yaşayan PKK`yı da destekliyor.
Ancak evdeki hesap artık çarşıya uymuyor?

Artık çarşı “O Çarşı” değil.

Ya da, “Çarşıda işler karıştı” da denebilir.

Korkutulan, sindirilen, karıştırılan, 70 Cente muhtaç edilen, Türkiye`nin altından çok sular aktı. Şimdi, hiç çekinmeden, “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyen bir Türkiye var. 1960`ta Menderes, ABD`ye, “Biz artık sadece pamuk ve üzüm üreten bir ülke olmak istemiyoruz. Sanayileşmek istiyoruz” diyerek, borç istemişti. Amerika, “Sanayileşmek sizin neyinize, pamuk, pancar ekmeye devam edin” demişti. Kredi almak için Rusya`ya gitmeye hazırlanan menderes, Yeni Başkan olan Brejnev ile randevusuna gidemeden devrildi ve sonrasında idam edildi. Sanayileşme arzusunun bedelini canıyla ödedi.

Artık Türkiye`nin sanayileşmek için ne ABD`nin ne de Rusya`nın kapısını çalmasına gerek yok.

Menderes, su motoru yapabilmek, toplu iğne üretebilmek için Amerika ile cebelleşirken, bugün Türkiye, İnsansız Hava Aracı`nı üretiyor, tankını, helikopterini yapıyor. Rusya`dan dünyanın en gelişmiş hava savunma sistemlerinden S-400 füzelerini alabiliyor. Bu füzeleri Türkiye`de üretmek için anlaşma yapabiliyor.

Elbette ki bütün bunlar, Türkiye`nin mahalle kabadayısı gibi hareket edeceği anlamına gelmiyor. Söylemek istediğim, Türkiye`nin saldırganlık gücüne sahip olması değil, caydırıcı güç haline geldiği. Türkiye, şimdi, “acaba ne diyecekler?” diye Batı`nın ağzının içine bakan bir ülke değil. Aksine, Batı adımlarını atarken, “Acaba Türkiye ne der?” diye düşünmek zorunda kalıyor. 

Gelelim, yeniden, Barzani`nin referandum ve bağımsızlık sevdasına. Barzani ve ailesi, Kuzey Irak`ta da, uluslar arası platformlarda da yıprandı. Aslında sadece Barzani değil, yıprananlara Amerika ve Avrupa da dahildi. Ortadoğu halkları arasında, Amerikan karşıtlığı yüzde 90`lara kadar çıkmıştı. Rusya, İran ve Türkiye, Suriye`de ABD`den daha fazla saha hakimiyetine sahipti ve Amerika, Suriye`de bağımsız bir Kürt devleti kurduramayacağını anlamıştı. O yüzden, yaklaşık 30 yıldır, özgürlük bekleyen Barzani`ye harekete geçme talimatı verildi. Tabii bu talimat perde arkasında verildi. Sahnede ise ABD, Barzani`ye, referandumu ertelemesi çağrısında bulunarak, durumu kurtarmaya çalışıyordu. Dikkat edin, ABD, Barzani`ye, “vazgeç” demiyor, “ertele” diyor. Oysa ABD`nin onayı ve talimatı olmadan, Barzani`nin böyle bir maceraya atılması imkansız. İsrail`in, Barzani`ye verdiği açık destek bile aslında, Amerika`nın gizlediği gerçek tavrını açık ediyor.

Peki şimdi ne olacak?

1926`daki, Türkiye-Irak arasındaki Ankara antlaşması, “Lozan`da çizilen Türkiye-Irak sınırı hiçbir şekilde değiştirilemez” diyor. Referandum tek başına bu anlaşmayı ihlal etmiyor. Ama, Barzani referandumun ardından bağımsızlık ilan ederse, otomatik olarak, Türkiye-Irak sınırı değişiyor ve bu durum hem Irak`a hem de Türkiye`ye müdahale hakkını doğuruyor. Barzani aslında bal gibi de bunu biliyor. Bir oldu-bitti ile orada bir Kürt devleti kuramayacağının da farkında. Bağımsızlığını da ilan edemeyecek. Yapmak istediği, bu referandum ile, bölgede Kürt realitesini diri tutmaya çalışmak. Özellikle İsrail`in istediği, parçalanmaya öncülük etmek, yol açmak. Ama bugün ama yarın, fırsatını bulduğunda bağımsızlığını ilan etmek isteyecek. Ama şimdi değil. Peki ne zaman?
Barzani`nin bağımsızlığını ilan edebilmesi için, İran ve Türkiye`nin kendi başının derdine düşmesi gerek. Yani, Türkiye ve İran karıştırılmalı ki, Kuzey Irak`ta bağımsızlığını ilan eden Barzani ile uğraşmaya takati kalmamalı. İşte İsrail ve Amerika`nın “Bağımsız Kürt Devleti(!)” için “B” planı budur. Barzani, referandumu sümen altında tutacak, bağımsızlığın ilanı için şartların olgunlaşmasını bekleyecek.

Hem Amerika`yı, hem İsrail`i, hem de Barzani`yi boşa düşürmenin tek yolu, acilen, Türkiye-İran-Irak-Suriye-Rusya arasında bir güvenlik anlaşması imzalanmasıdır. Bölgedeki tüm ülkelerin toprak bütünlüğü, bu beş ülke tarafından garanti edilmeli, bu ülkelerin toprak bütünlüğünü bozmaya dönük isyanlara birlikte müdahale etme kararı alınmalıdır. Aksi halde, ABD ve İsrail`in tezgahladığı, Ortadoğu`yu yeniden parçalama ısrarına bölgenin direnmesi (Orta vadede) mümkün olmayacaktır.

Bence gidişat da bu yöndedir.

Yakın gelecekte, Türkiye ile Suriye arasındaki buzlar eriyecek ve beşli bir anlaşma ile bölge güvenlik altına alınacaktır. Çünkü bu labirentten çıkışın başka yolu yok.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.