Neşe Aytugan GÜL
Köşe Yazarı
Neşe Aytugan GÜL
 

Benim Canım Öğretmenim...

Araştırmacı yazar Selçuk Tütak, 2017 yılında ''İyi bir öğretmen nasıl olmalıdır?'' konulu bir anket araştırması yaparak sonuçları kamuoyu ile paylaşmıştır. Yaklaşık 3 ay gibi bir zaman zarfında 500 öğrenci ve 200 'e yakın veli ile bire bir görüşme yapılıp, on binlerce üyesi olan veli, öğrenci ve öğretmen gruplarında konuyu paylaşarak bütün yorumları not ederek, onlara şu soruyu yöneltmiştir. "İyi bir eğitimci nasıl olmalıdır?''. Selçuk Tütak bütün eğitimcilerin bu yazılanları önemseyerek okumasını ve bir öz değerlendirme yapmalarını tavsiye ederek, yapılan görüşmeler ve paylaşımlar sonucunda gelen yorumları aynen aktarmıştır.  İyi bir öğretmen: • Yeniliklere ayak uyduran, • Samimi ve içten davranan, • Öğrencileriyle sevgi bağı kurabilen, • ''Çocuklar'' diyerek değil ''siz'' diyerek seslenen, • Babacan ve asil, • Sorumluluk sahibi ve asil, • Teneffüs zili çalsa bile öğrencisini dinleyebilen, • Empati kurabilen, • Tatlı sert olmayı başaran, • Ödül ve cezayı yerinde kullanan, • Dersini güncel örneklerle pekiştiren, • İdealist ve branşında öncü, • İlham kaynağı konumunda olabilen, • Soru sormaktan korkulmayan, • Mesai saatlerinde ve müfredata hapsolmayan, • Bütün öğrencilerini tanıyan ve isimleri ile hitap eden, • Öğrencilerin ufkunu açan, öğrenmeyi öğreten, • Öğrencilerin kalbine dokunabilen, • Öğretim ile eğitimi orantılı veren, • Öğrenciler saçmalasa bile kırmadan hakaret etmeden doğru yolu gösteren, • Sabırlı ve anlayışlı, • Derste telefonla veya başka bir şeyle uğraşmayan, • Bir anne şefkati ile olaylara yaklaşan, • İyi bir dinleyici ve yol gösterici olan, • Ömrünün sonuna kadar öğrenci olarak kalabilen, • Keyifli bir öğrenme ortamı oluşturan, monoton olmayan, • Kişiliğiyle ve akademik bilgisiyle hayran bırakan • Dürüst ve güvenilir olan, • Söyledikleri ile yaşantısı örtüşen, • Asabi olamayan, • Sadelikle anlaşılabilir olan, • Örnek ahlak sahibi olan, • Öğrencileri ilgi ve yeteneklerine göre keşfedip ona göre rehber olan, • Aileleri ziyaret eden, • Velileri angarya olarak görmeyen, • Sınıfa hakim olan, • Derse zamanında giren ve zamanı etkili kullanan, • Vatansever, • Uyumlu ve geçimsiz olmayan, • Öğrencilerin ona derdini çekinmeden anlatabileceği yapıda olan, • Öğretmen olduğu için pişmanlık duymayan, iyi ki öğretmen olmuşum diyebilendir. Selçuk Tütak araştırmaları açık, anlaşılır ve net, maddeler halinde iyi bir eğitimciden genel beklentileri ortaya koymuştur. Bende çocukluğuma gidip, o günlerdeki 7-8 yaşlarındaki, ilkokula giden küçük Neşe'nin gözünden, ilkokul öğretmenimin bizlere nasıl örnek olup, kişiliğimi oturttuğunu ve ilerideki eğitim hayatımın temellerini attığını dile getirmek istiyorum.  Öncelikle öğretmenimiz sonuna kadar güvenilir ve dürüsttü. Yanında kendimizi emniyette ve güvende hissederdik. Ne derse inanırdık. Bizim rol modelimizdi ve asla "Acaba doğru olmayabilir mi?" diye aklımıza gelmek değil, hayal bile edemezdik. Hep doğruyu söyleyerek bize de dürüst olmayı, doğru söylemeyi öğretti. Velilerimize dürüst davranır, öğrenci başarısızsa "öğrenciniz çok başarılı, sınıfı başarıyla geçecek.." diyerek ümitlendirmez, şeffaf davranırdı. Ne bizlere ne de velilerimize ümit verip, sonrada tersini yapıp hayal kırıklığı yaşatmazdı. Sonrada Velimiz "Bu niye böyle oldu? Böyle dememiştiniz?? Oğlunuz/kızınız çok başarılı demiştiniz. Karnesi çok kötü geldi!" diye sitem ettiğinde "Benim haberim yok. Diğer öğretmen yazmış karneyi, yazarken notu o değiştirmiş!" diyerek sıyrılmazdı. İşini takip eder, asla sorumluluklarından kaçmaz, görevlerini sonuna kadar yerine getirirdi.  Bazen sınıfın altını üstüne getirdiğimiz için ceza aldığımızda olurdu. Fakat kalemimizi kırıp, kitaplarımızı yırtıp, eşyalarımıza zarar vermez, sınıf dışına atmaz, doğruyu anlatır, doğruya yönlendirir, kucaklar, öğrenciyi kazanmaya çalışırdı. Asla dışlamaz, bütün öğrencileri eşit kucaklardı. Eşit davrandığı için hepimiz kendimizi özel hissederdik. Ve başımız sıkıştığında, aramızda bir problem yaşadığımızda öğretmenimiz problemimizi nasıl çözeceğimiz konusunda yol gösterir, yardımcı olurdu. Aralarında problem yaşayan bir öğrenciye farklı, diğer öğrenciye farklı konuşup birbirine düşmanca davranmalarını sağlamazdı. Arkadaş olmamız, uyum içinde geçinmemez için çaba harcardı.  Ödev verdiğinde "bu ödev böyle mi olacak öğretmenim?" diye sorduğumuzda önce "evet" deyip, sonrada "ben böyle dememiştim, yanlış yapmışsın!" diyerek notumuzu kırıp, başarısız olmamızı sağlamazdı. En örnek alınacak özelliklerinden biri başka öğretmenlere saygılı davranmasıydı. Onların emeklerini taktir eder, kötülemez ve onları yüceltirdi. Tabi ki başka öğretmenlerin öğrencilerine de bize nasıl davranırsa o şekilde davranır, asla ayırmaz, onlara kötü davranmazdı. Bizide aynı şekilde diğer sınıfların öğretmenlerine kendisine gösterilen saygıyı göstermemiz yönünde eğitir ve bunu sağlardı. Bizim öğretmenimiz her dediğini yapar, asla bizleri yanıltmazdı. Mesela tam Türkçe dersine başladığımızda, yok vazgeçtim Matematik yapacağız diye bizlerin kafasını karıştırıp çelişkiye sokmaz, kendisi gibi istikrarlı olmamızı sağlardı. Ben "benim canım öğretmenimden.." sadece okumayı, yazmayı, matematiği, fen bilgisi derslerini öğrenmedim.  Her şeyden önce insanlara eşit davranmayı, saygı duymayı, vicdanı, kimseye ve hiçbir canlıya zarar vermememiz gerektiğini, dürüstlüğü, eşit davranmayı ve yalanın kötü olduğunu da canım öğretmenimden öğrendim...  Selçuk Tütak'ın bizlere açık ve net beklentiyi  madde madde sunan bilimsel araştırmasını sizlere aktarıp, (Bunu da eklemeden geçemeyeceğim. Maddeleri ve araştırmayı incelerken ilkokul öğrencisi kızımız Lavin'imizin, aile olarak bizim ve tüm sınıfımızın öğretmenimizle ne kadar şanslı olduğunu bir kez daha anlamış olmaktayım. Kendisi her maddeyi eksiksiz, en iyi şekilde yerine getirmektedir.) kendiminde şanslı bir öğrenci olarak, ilkokul öğretmenimin nasıl iyi bir örnek olduğunu yaşamış olduğum tecrübelerle dile getirmeye çalıştım. Sonuç olarak baktığımızda Matematik, Türkçe,  Fen Bilgisi, Kimya, Fizik vs. Yani akademik eğitim beklentisi görüldüğü gibi pek dile getirilmemiş. Bunlar önemli değil mi? Tabi ki çok önemli. Fakat araştırmaya verilen cevaplara bakılırsa çoğunluk tarafından insani vasıflar akademik başarı beklentisinden daha ön planda tutulmuştur. Öğretmenlerimiz ülkemizin geleceğinin mimarları, rol modelleri ve en önemlisi de orası uzak, burası kötü demeden yurdun dört bir yanında, en zor koşullarda görevini yerine getiren, yeri gelip çocuklarımızla bizden daha fazla birlikte olup geleceğe hazırlayan en kutsal mesleğin temsilcileridir. "İyi bir öğretmen nasıl olmalı?" diye araştırırken, bizlerin de en değerli varlıklarımız olan evlatlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize karşı görev ve sorumluluklarımızın olduğunu, onlara çocuklarımızın eğitiminde yardımcı ve destek olmamız gerektiğini asla unutmamalıyız.  Evet hepimiz zorlu bir dönem geçirdik ve Pandemiden dolayı 546 günlük aradan sonra evlatlarımız öğretmenlerine, arkadaşlarına, okullarına, yüz yüze eğitimlerine kavuştular. Benim 3.sınıfa başlamış olan küçük kızım şimdilerde sabahları büyük bir sevinç içinde uyanıp, kelebek gibi uçarak, heyecanla okuluna gitmektedir. Eminim okullarını özlemiş olan bütün diğer öğrencilerde bu heyecanı yaşıyordur. Bu sevinçlerinin ve heyecanlarının sürekli ve kesintiye uğramaksızın devam etmesi dileğiyle, sağlıkla geçecek bir 2021/2022 Eğitim-Öğretim yılı temenni ediyor, hayırlı cumalar diliyorum.. Sevgiyle kalın...
Ekleme Tarihi: 10 Eylül 2021 - Cuma

Benim Canım Öğretmenim...

Araştırmacı yazar Selçuk Tütak, 2017 yılında ''İyi bir öğretmen nasıl olmalıdır?'' konulu bir anket araştırması yaparak sonuçları kamuoyu ile paylaşmıştır. Yaklaşık 3 ay gibi bir zaman zarfında 500 öğrenci ve 200 'e yakın veli ile bire bir görüşme yapılıp, on binlerce üyesi olan veli, öğrenci ve öğretmen gruplarında konuyu paylaşarak bütün yorumları not ederek, onlara şu soruyu yöneltmiştir.

"İyi bir eğitimci nasıl olmalıdır?''.

Selçuk Tütak bütün eğitimcilerin bu yazılanları önemseyerek okumasını ve bir öz değerlendirme yapmalarını tavsiye ederek, yapılan görüşmeler ve paylaşımlar sonucunda gelen yorumları aynen aktarmıştır. 

İyi bir öğretmen:

• Yeniliklere ayak uyduran,

• Samimi ve içten davranan,

• Öğrencileriyle sevgi bağı kurabilen,

• ''Çocuklar'' diyerek değil ''siz'' diyerek seslenen,

• Babacan ve asil,

• Sorumluluk sahibi ve asil,

• Teneffüs zili çalsa bile öğrencisini dinleyebilen,

• Empati kurabilen,

• Tatlı sert olmayı başaran,

• Ödül ve cezayı yerinde kullanan,

• Dersini güncel örneklerle pekiştiren,

• İdealist ve branşında öncü,

• İlham kaynağı konumunda olabilen,

• Soru sormaktan korkulmayan,

• Mesai saatlerinde ve müfredata hapsolmayan,

• Bütün öğrencilerini tanıyan ve isimleri ile hitap eden,

• Öğrencilerin ufkunu açan, öğrenmeyi öğreten,

• Öğrencilerin kalbine dokunabilen,

• Öğretim ile eğitimi orantılı veren,

• Öğrenciler saçmalasa bile kırmadan hakaret etmeden doğru yolu gösteren,

• Sabırlı ve anlayışlı,

• Derste telefonla veya başka bir şeyle uğraşmayan,

• Bir anne şefkati ile olaylara yaklaşan,

• İyi bir dinleyici ve yol gösterici olan,

• Ömrünün sonuna kadar öğrenci olarak kalabilen,

• Keyifli bir öğrenme ortamı oluşturan, monoton olmayan,

• Kişiliğiyle ve akademik bilgisiyle hayran bırakan

• Dürüst ve güvenilir olan,

• Söyledikleri ile yaşantısı örtüşen,

• Asabi olamayan,

• Sadelikle anlaşılabilir olan,

• Örnek ahlak sahibi olan,

• Öğrencileri ilgi ve yeteneklerine göre keşfedip ona göre rehber olan,

• Aileleri ziyaret eden,

• Velileri angarya olarak görmeyen,

• Sınıfa hakim olan,

• Derse zamanında giren ve zamanı etkili kullanan,

• Vatansever,

• Uyumlu ve geçimsiz olmayan,

• Öğrencilerin ona derdini çekinmeden anlatabileceği yapıda olan,

• Öğretmen olduğu için pişmanlık duymayan, iyi ki öğretmen olmuşum diyebilendir.

Selçuk Tütak araştırmaları açık, anlaşılır ve net, maddeler halinde iyi bir eğitimciden genel beklentileri ortaya koymuştur.

Bende çocukluğuma gidip, o günlerdeki 7-8 yaşlarındaki, ilkokula giden küçük Neşe'nin gözünden, ilkokul öğretmenimin bizlere nasıl örnek olup, kişiliğimi oturttuğunu ve ilerideki eğitim hayatımın temellerini attığını dile getirmek istiyorum. 

Öncelikle öğretmenimiz sonuna kadar güvenilir ve dürüsttü. Yanında kendimizi emniyette ve güvende hissederdik. Ne derse inanırdık. Bizim rol modelimizdi ve asla "Acaba doğru olmayabilir mi?" diye aklımıza gelmek değil, hayal bile edemezdik. Hep doğruyu söyleyerek bize de dürüst olmayı, doğru söylemeyi öğretti. Velilerimize dürüst davranır, öğrenci başarısızsa "öğrenciniz çok başarılı, sınıfı başarıyla geçecek.." diyerek ümitlendirmez, şeffaf davranırdı. Ne bizlere ne de velilerimize ümit verip, sonrada tersini yapıp hayal kırıklığı yaşatmazdı. Sonrada Velimiz "Bu niye böyle oldu? Böyle dememiştiniz?? Oğlunuz/kızınız çok başarılı demiştiniz. Karnesi çok kötü geldi!" diye sitem ettiğinde "Benim haberim yok. Diğer öğretmen yazmış karneyi, yazarken notu o değiştirmiş!" diyerek sıyrılmazdı. İşini takip eder, asla sorumluluklarından kaçmaz, görevlerini sonuna kadar yerine getirirdi. 
Bazen sınıfın altını üstüne getirdiğimiz için ceza aldığımızda olurdu. Fakat kalemimizi kırıp, kitaplarımızı yırtıp, eşyalarımıza zarar vermez, sınıf dışına atmaz, doğruyu anlatır, doğruya yönlendirir, kucaklar, öğrenciyi kazanmaya çalışırdı. Asla dışlamaz, bütün öğrencileri eşit kucaklardı. Eşit davrandığı için hepimiz kendimizi özel hissederdik. Ve başımız sıkıştığında, aramızda bir problem yaşadığımızda öğretmenimiz problemimizi nasıl çözeceğimiz konusunda yol gösterir, yardımcı olurdu. Aralarında problem yaşayan bir öğrenciye farklı, diğer öğrenciye farklı konuşup birbirine düşmanca davranmalarını sağlamazdı. Arkadaş olmamız, uyum içinde geçinmemez için çaba harcardı. 
Ödev verdiğinde "bu ödev böyle mi olacak öğretmenim?" diye sorduğumuzda önce "evet" deyip, sonrada "ben böyle dememiştim, yanlış yapmışsın!" diyerek notumuzu kırıp, başarısız olmamızı sağlamazdı.
En örnek alınacak özelliklerinden biri başka öğretmenlere saygılı davranmasıydı. Onların emeklerini taktir eder, kötülemez ve onları yüceltirdi. Tabi ki başka öğretmenlerin öğrencilerine de bize nasıl davranırsa o şekilde davranır, asla ayırmaz, onlara kötü davranmazdı. Bizide aynı şekilde diğer sınıfların öğretmenlerine kendisine gösterilen saygıyı göstermemiz yönünde eğitir ve bunu sağlardı.
Bizim öğretmenimiz her dediğini yapar, asla bizleri yanıltmazdı. Mesela tam Türkçe dersine başladığımızda, yok vazgeçtim Matematik yapacağız diye bizlerin kafasını karıştırıp çelişkiye sokmaz, kendisi gibi istikrarlı olmamızı sağlardı.
Ben "benim canım öğretmenimden.." sadece okumayı, yazmayı, matematiği, fen bilgisi derslerini öğrenmedim. 
Her şeyden önce insanlara eşit davranmayı, saygı duymayı, vicdanı, kimseye ve hiçbir canlıya zarar vermememiz gerektiğini, dürüstlüğü, eşit davranmayı ve yalanın kötü olduğunu da canım öğretmenimden öğrendim... 

Selçuk Tütak'ın bizlere açık ve net beklentiyi  madde madde sunan bilimsel araştırmasını sizlere aktarıp, (Bunu da eklemeden geçemeyeceğim. Maddeleri ve araştırmayı incelerken ilkokul öğrencisi kızımız Lavin'imizin, aile olarak bizim ve tüm sınıfımızın öğretmenimizle ne kadar şanslı olduğunu bir kez daha anlamış olmaktayım. Kendisi her maddeyi eksiksiz, en iyi şekilde yerine getirmektedir.) kendiminde şanslı bir öğrenci olarak, ilkokul öğretmenimin nasıl iyi bir örnek olduğunu yaşamış olduğum tecrübelerle dile getirmeye çalıştım.
Sonuç olarak baktığımızda Matematik, Türkçe,  Fen Bilgisi, Kimya, Fizik vs. Yani akademik eğitim beklentisi görüldüğü gibi pek dile getirilmemiş. Bunlar önemli değil mi? Tabi ki çok önemli. Fakat araştırmaya verilen cevaplara bakılırsa çoğunluk tarafından insani vasıflar akademik başarı beklentisinden daha ön planda tutulmuştur.

Öğretmenlerimiz ülkemizin geleceğinin mimarları, rol modelleri ve en önemlisi de orası uzak, burası kötü demeden yurdun dört bir yanında, en zor koşullarda görevini yerine getiren, yeri gelip çocuklarımızla bizden daha fazla birlikte olup geleceğe hazırlayan en kutsal mesleğin temsilcileridir. "İyi bir öğretmen nasıl olmalı?" diye araştırırken, bizlerin de en değerli varlıklarımız olan evlatlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize karşı görev ve sorumluluklarımızın olduğunu, onlara çocuklarımızın eğitiminde yardımcı ve destek olmamız gerektiğini asla unutmamalıyız. 

Evet hepimiz zorlu bir dönem geçirdik ve Pandemiden dolayı 546 günlük aradan sonra evlatlarımız öğretmenlerine, arkadaşlarına, okullarına, yüz yüze eğitimlerine kavuştular. Benim 3.sınıfa başlamış olan küçük kızım şimdilerde sabahları büyük bir sevinç içinde uyanıp, kelebek gibi uçarak, heyecanla okuluna gitmektedir. Eminim okullarını özlemiş olan bütün diğer öğrencilerde bu heyecanı yaşıyordur. Bu sevinçlerinin ve heyecanlarının sürekli ve kesintiye uğramaksızın devam etmesi dileğiyle, sağlıkla geçecek bir 2021/2022 Eğitim-Öğretim yılı temenni ediyor, hayırlı cumalar diliyorum..

Sevgiyle kalın...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.