Neşe Aytugan GÜL
Köşe Yazarı
Neşe Aytugan GÜL
 

En İyisine Layığız...

"İki dudağın arasında olan biteni hiç sevmem.   Sistem yoktur çünkü. Kişinin canı  ne isterse o olur. Şeffaflık, öngörü, denge yoktur çünkü. Tek taraflı yürür tüm olan biten. İster kabul eder, ister etmezsin. Kendi varlığın çok da önemli değildir aslında.   Yoluma bu tip insanlar çıktığında eğer bir yol ayrımı mümkünse hiç oyalanmam kaçarım ve derim;   "Benim yolum bir başkasının iki dudağı arasında olmasını istemem". Vaktimi böyle insanlara yatırmam.   Belki geçmişimde çalıştığım kurumlarda hep sistemi gördüm, kurdum, uyguladım ve öğrendim. Onun etkisi.   İki dudağın arasından kaçarım, çünkü istedikleri gibi oynarlar, oynatırlar, algıyı müthiş yönetebilirler.   Eğer o iki dudağın arasına bağımlıysak vay halimize...   Ne var ki, o iki dudağın arasından çok daha büyük bir sistem vardır. Bu sistem kimseye sakız olmaz, sadece işler. Dışardan bakınca çok daha büyük bir resmin olduğunu görmek, en güvensiz zamanlarda bile güven verir bana.   Her şeyin bir nedeni var, her nedenin de bir bedeli..."   (Arkadaşımdan alıntıdır ve ne güzel dile getirmiş tüm hissettiklerimi...)   Yakışmıyor Bize... "Dolar alanlar için dolar düştü zarar ettiler..." diye sevinmeyelim arkadaşlar...   • Zor şartlarda, kıt kanaat geçinirken, geçimini devam ettirebilmek adına tüm birikimini, hatta kredi bile çekip dolara yatıranlar var...   • Arabasını, evini satıp dolar alan var biraz nefes alabilmek için...   • "İçi seni, dışı beni yakar..." derler ya nereden biliyoruz o "bir eli yağda, bir eli balda..." diye düşünüp, öyle zannettiğimiz kişilerin iç Dünya'larında ne durumda olduklarını?...   • Hiç düşündünüz mü bu süreçte her şeyin fiyatını ikiye katlayan zamlar ne olacak diye? Acaba tekrar eski haline dönecek mi? Bu zamlarla mücadele edebilmek için çoğu kişinin varını yoğunu dolara yatırmış olabileceğini neden düşünemiyoruz? Neden normal yaşantımızı, iş yaşantımızı, çocuklarımızı takip edeceğimiz yerde ellerimizde telefon, borsa simsarı gibi dolar takip etmek zorunda bırakılıyoruz? Neden ÇOĞUMUZ sonu gelmeyen zamlarla baş edebilmek adına çare arayışı içindeyiz ve millet olarak günü kurtarma çabası içine girdik? İstikrarlı günlerin hayalini kim kurmuyor? Ben önümü görüp istikrar ve her şeyden önemlisi çocuklarım için güzel bir gelecek istiyorum. Bunu istemeyen kaç kişi vardır aramızda?...   Asıl dolar alıp zarar edenlerin bu yola niye başvurduğunun sebebine bakalım. Ekmek kuyruklarında beklerken ağlayan emeklilerimizin halini, evdeki yokluktan karnı doymadığı için su içmek zorunda kalan evladımıza, bir kafeye gireceği zaman suyun fiyatını sorarak oturan üniversitelimizi, yine torununa onun vermesi gerekirken torunundan harçlık alan emeklilerimizi düşünelim ve bunlara yanalım. Niye bu halk bu durumda? Niye yükselen dolara sarıldı millet? Asıl bunlarla beynimizi yoralım. Siz zannediyor musunuz ki biz görebiliyoruz, şu süreci en iyi şekilde değerlendirip, suyun gözünde olup, asıl dolardan kar edip, zenginliğine zenginlik katıp, amuduyla götürenleri? Buzdağının görünen kısmına değil, görünmeyen kısmına odaklanalım bence...   Yıllarca Almanya'da yaşadım ve hiç görmedim Mark ya da Euro yerine dolar biriktireni. İnanın hiç görmedim istifcilik yapan esnafı, hiç görmedim torunundan harçlık alan emekliyi, ekmek kuyruğunda ağlayanını, açlığını suyla bastırmak isteyen yavrumuzu, suyun fiyatını sorarak bir kafeye oturup oturmamayı karar veren bir üniversiteliye...   Dalga geçecek zamanları yaşamıyoruz. Toplum olarak zor bir dönemden geçiyoruz ve acının  yokluğun, zararın siyaseti yoktur. Ve durup sabırla bekleyelim bakalım zaman daha nelere gebe. Ayrıca doları düşürmek bu kadar kolaydı da neden toplumumuza bu denli sıkıntılı bir dönem yaşatıldı? Bir soralım hep birlikte kendimize. Biz oy vermiş olalım yada olmayalım şu anda kim yönetimdeyse istikrarı, toplumun refahını sağlamak zorundadır. Diğer Avrupa ülkelerinin vatandaşlarından daha az değerli değiliz. Sağlık sisteminin düzgün işleyişi, barınmanın problem olmaması, ısınma ve yeterli beslenmek hepimizin hakkıdır. Yiyeceğimiz var, kafamızı sokacak bir evimiz var, arada bir lokantaya gidiyor ve arada bir istediğimiz kıyafet alabiliyoruz diye genellikle şükrediyoruz. Fakat bunlar aslında normal yaşantının zaten olması gereken gereklilikleridir. Bunlar bir vatandaş olarak haklarımız olmalı. Bir kitap alabilmek, bir hobi edinmek, egzersiz yapmak, çocuğunu bir tiyatroya, operaya, sinemaya götürmek yada kendinin gidebilmesi, bir tatil lüks ve imkansız, ulaşılmaz olmamalıdır. Bir toplumun gelişmesi için bunlar zorunluluklardır ve bunlar toplumun her kesimince ulaşılabilir olmalı, lüks değil...   "Acı duyabiliyorsan, canlısın... Başkasının acısını duyabiliyorsan insansın..." #Tolstoy   Sevgiyle kalın...
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2021 - Cuma

En İyisine Layığız...

"İki dudağın arasında olan biteni hiç sevmem.

 

Sistem yoktur çünkü. Kişinin canı  ne isterse o olur.

Şeffaflık, öngörü, denge yoktur çünkü. Tek taraflı yürür tüm olan biten. İster kabul eder, ister etmezsin. Kendi varlığın çok da önemli değildir aslında.

 

Yoluma bu tip insanlar çıktığında eğer bir yol ayrımı mümkünse hiç oyalanmam kaçarım ve derim;

 

"Benim yolum bir başkasının iki dudağı arasında olmasını istemem". Vaktimi böyle insanlara yatırmam.

 

Belki geçmişimde çalıştığım kurumlarda hep sistemi gördüm, kurdum, uyguladım ve öğrendim. Onun etkisi.

 

İki dudağın arasından kaçarım, çünkü istedikleri gibi oynarlar, oynatırlar, algıyı müthiş yönetebilirler.

 

Eğer o iki dudağın arasına bağımlıysak vay halimize...

 

Ne var ki, o iki dudağın arasından çok daha büyük bir sistem vardır. Bu sistem kimseye sakız olmaz, sadece işler. Dışardan bakınca çok daha büyük bir resmin olduğunu görmek, en güvensiz zamanlarda bile güven verir bana.

 

Her şeyin bir nedeni var, her nedenin de bir bedeli..."

 

(Arkadaşımdan alıntıdır ve ne güzel dile getirmiş tüm hissettiklerimi...)

 

Yakışmıyor Bize...

"Dolar alanlar için dolar düştü zarar ettiler..." diye sevinmeyelim arkadaşlar...

 

• Zor şartlarda, kıt kanaat geçinirken, geçimini devam ettirebilmek adına tüm birikimini, hatta kredi bile çekip dolara yatıranlar var...

 

• Arabasını, evini satıp dolar alan var biraz nefes alabilmek için...

 

• "İçi seni, dışı beni yakar..." derler ya nereden biliyoruz o "bir eli yağda, bir eli balda..." diye düşünüp, öyle zannettiğimiz kişilerin iç Dünya'larında ne durumda olduklarını?...

 

• Hiç düşündünüz mü bu süreçte her şeyin fiyatını ikiye katlayan zamlar ne olacak diye? Acaba tekrar eski haline dönecek mi? Bu zamlarla mücadele edebilmek için çoğu kişinin varını yoğunu dolara yatırmış olabileceğini neden düşünemiyoruz? Neden normal yaşantımızı, iş yaşantımızı, çocuklarımızı takip edeceğimiz yerde ellerimizde telefon, borsa simsarı gibi dolar takip etmek zorunda bırakılıyoruz? Neden ÇOĞUMUZ sonu gelmeyen zamlarla baş edebilmek adına çare arayışı içindeyiz ve millet olarak günü kurtarma çabası içine girdik? İstikrarlı günlerin hayalini kim kurmuyor? Ben önümü görüp istikrar ve her şeyden önemlisi çocuklarım için güzel bir gelecek istiyorum. Bunu istemeyen kaç kişi vardır aramızda?...

 

Asıl dolar alıp zarar edenlerin bu yola niye başvurduğunun sebebine bakalım. Ekmek kuyruklarında beklerken ağlayan emeklilerimizin halini, evdeki yokluktan karnı doymadığı için su içmek zorunda kalan evladımıza, bir kafeye gireceği zaman suyun fiyatını sorarak oturan üniversitelimizi, yine torununa onun vermesi gerekirken torunundan harçlık alan emeklilerimizi düşünelim ve bunlara yanalım.

Niye bu halk bu durumda? Niye yükselen dolara sarıldı millet? Asıl bunlarla beynimizi yoralım. Siz zannediyor musunuz ki biz görebiliyoruz, şu süreci en iyi şekilde değerlendirip, suyun gözünde olup, asıl dolardan kar edip, zenginliğine zenginlik katıp, amuduyla götürenleri? Buzdağının görünen kısmına değil, görünmeyen kısmına odaklanalım bence...

 

Yıllarca Almanya'da yaşadım ve hiç görmedim Mark ya da Euro yerine dolar biriktireni. İnanın hiç görmedim istifcilik yapan esnafı, hiç görmedim torunundan harçlık alan emekliyi, ekmek kuyruğunda ağlayanını, açlığını suyla bastırmak isteyen yavrumuzu, suyun fiyatını sorarak bir kafeye oturup oturmamayı karar veren bir üniversiteliye...

 

Dalga geçecek zamanları yaşamıyoruz. Toplum olarak zor bir dönemden geçiyoruz ve acının  yokluğun, zararın siyaseti yoktur. Ve durup sabırla bekleyelim bakalım zaman daha nelere gebe. Ayrıca doları düşürmek bu kadar kolaydı da neden toplumumuza bu denli sıkıntılı bir dönem yaşatıldı? Bir soralım hep birlikte kendimize. Biz oy vermiş olalım yada olmayalım şu anda kim yönetimdeyse istikrarı, toplumun refahını sağlamak zorundadır. Diğer Avrupa ülkelerinin vatandaşlarından daha az değerli değiliz. Sağlık sisteminin düzgün işleyişi, barınmanın problem olmaması, ısınma ve yeterli beslenmek hepimizin hakkıdır. Yiyeceğimiz var, kafamızı sokacak bir evimiz var, arada bir lokantaya gidiyor ve arada bir istediğimiz kıyafet alabiliyoruz diye genellikle şükrediyoruz. Fakat bunlar aslında normal yaşantının zaten olması gereken gereklilikleridir. Bunlar bir vatandaş olarak haklarımız olmalı. Bir kitap alabilmek, bir hobi edinmek, egzersiz yapmak, çocuğunu bir tiyatroya, operaya, sinemaya götürmek yada kendinin gidebilmesi, bir tatil lüks ve imkansız, ulaşılmaz olmamalıdır. Bir toplumun gelişmesi için bunlar zorunluluklardır ve bunlar toplumun her kesimince ulaşılabilir olmalı, lüks değil...

 

"Acı duyabiliyorsan, canlısın... Başkasının acısını duyabiliyorsan insansın..." #Tolstoy

 

Sevgiyle kalın...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.