Neşe Aytugan GÜL
Köşe Yazarı
Neşe Aytugan GÜL
 

Bir Mutluluktur Başarmak...

Başarmak en genel tanımıyla çaba harcayıp, uğraşıp olumlu sonuçlar almaktır. Başarmak için olmazsa olmaz bir kavram da çalışmaktır. Evet çalışmak olmazsa olmazdır ama çok sevildiği de söylenemez. Günümüzdeki beklenti emek harcamadan, çabalamadan başarı elde etmek üzerine kurulmuş yanlış bir tutumdur. Eğitim-öğretimde de aslında öğrenciye eğitim vermeden önce başarmanın verdiği mutluluğu yaşatmalıyız. Başarmanın verdiği mutluluğu bir kez yaşayan öğrenci artık başarıyı hayatının merkezine alacaktır. Başardıkça mutlu olacak, mutlu oldukça başaracaktır. Öğrencilerimiz sürekli bilgi ile donatılmak için çabalanıyor. Müfredat kapsamı genişletiliyor, yeni yöntem ve tekniklerle eğitim kalitesi arttırılmaya çalışılıyor. Bunların hepsini belki de daha fazlasını elbette yapmalıyız ancak asıl üzerinde durulması gereken konu hayat boyu öğrenme, öğrenme sonucunda elde edilen başarı ve başarının verdiği mutluluktur. Öğrenci başarmaya istek duyarsa hangi yöntemi uygularsak uygulayalım öğrenme gerçekleşecektir. Şöyle bir düşünürsek, emekleyen bir bebeğin ilk adımını attığında gösterdiği başarı karşısında duyduğu mutluluk tarif edilemez. Birinci sınıfa başlayan bir öğrencinin ilk kelimesini okuma başarısı karşısında duyduğu mutluluk da öğrenci için farklı bir deneyimdir. Aynı şekilde üniversite başarısı, bir meslek edinme başarısı karşılığında duyulan mutluluk her şeye değer. Buraya kadar olan süreci ve başarılar sonucunda elde edilen mutluluğu çoğumuz yaşamıştır. İşte bir meslek sahibi olup para kazanmaya başlamak artık başarmak ve mutlu olmak için zamanın geçtiği anlamına gelmemelidir. Hayat boyu öğrenme prensibine sahip insanlar bir meslek sahibi olsa bile üretmenin mutluluğunu her daim yaşamak isterler. Başarmak ve başarmanın verdiği mutluluğu yaşamadan hayat anlam kazanmaz. Tabi yavaş yavaş lafın bir yerden bana gelmesi gerekiyordu. Ve bende sizlerle koşu anlamında hiç bir hazırlık yapmamış olmama rağmen, aylardır yapmış olduğum kondisyon antrenmanları ile güçlenmiş kaslarım sayesinde, 26 Aralık'ta gerçekleşen Konyaaltı Belediyesi Antalya Ultratrail 12K maratonunda hiç durmadan koşarak 12 km'yi tamamlayıp kategorimde elde etmiş olduğum 5.'lik ile yaşadığım başarmanın verdiği mutlulukla bağlantılı olarak duygularımı dile getirmek istiyorum. Öncelikle kendime hiç inanmayıp, kapasitemin farkında olmayıp, güvenmediğim için kendimden özür dilemek istiyorum. Size diyebileceğim şu. Herhangi bir şeyi, bir eğitimi, bir yarışı, bir yemeği, kısaca ne olursa olsun hiç denemeden, katılmadan kendinizi küçümseyip, kendi kendinizi yapamam diyerek demoralize etmeyin, kendinizin rakibi ve engeli olmayın. Denemediğiniz hiç bir şey ile ilgili olumsuz varsayımlarda bulunmayın. Ben maratona yürümek için gittim, ortamın enerjisi ile inanılmaz motive oldum, koşamazsam yürürüm düşüncesiyle hafiften koşmaya başladım. Baktım nefesim kesilmeden koşabiliyorum, devam ettim. Finale 500 m kala takadım bitmeye başladı, yinede bırakmadım ve Finish'de bekleyen arkadaşlarımın hayal-meyal hatırladığım ve duyduğum tezahüratları ile sonuca ulaştım. Video çekimlerinde finaldeki yüzümün ifadesi şaşkınlık içindeydi. Şaşkınlığım ise bunu başarmış ve henüz hiç denemeden kendimi ne kadar çok küçümseyip haksızlık etmiş olmamaydı... Bana ders gibi olan 12K Antalya Ultratrail koşusu hayatımda bir çok şeyi değiştirecek gibi görünüyor. Bunların en başında özgüven patlaması gelecek olsada, gerisini bekleyip göreceğiz... Bunları paylaştım ki başarmanın verdiği mutluluğu herkes yaşasın, yaşadıkça daha çok başarmak istesin. Başarmanın verdiği mutluluğu yaşamanız ve yaşatmanız dileğiyle 2022'nin bizler, ülkemiz ve tüm Dünya'ya uğuru, bereketi ile gelmesini temennileriyle hayırlı Cuma'lar diliyorum. Sevgiyle kalın...
Ekleme Tarihi: 31 Aralık 2021 - Cuma

Bir Mutluluktur Başarmak...

Başarmak en genel tanımıyla çaba harcayıp, uğraşıp olumlu sonuçlar almaktır. Başarmak için olmazsa olmaz bir kavram da çalışmaktır. Evet çalışmak olmazsa olmazdır ama çok sevildiği de söylenemez. Günümüzdeki beklenti emek harcamadan, çabalamadan başarı elde etmek üzerine kurulmuş yanlış bir tutumdur.

Eğitim-öğretimde de aslında öğrenciye eğitim vermeden önce başarmanın verdiği mutluluğu yaşatmalıyız. Başarmanın verdiği mutluluğu bir kez yaşayan öğrenci artık başarıyı hayatının merkezine alacaktır. Başardıkça mutlu olacak, mutlu oldukça başaracaktır. Öğrencilerimiz sürekli bilgi ile donatılmak için çabalanıyor. Müfredat kapsamı genişletiliyor, yeni yöntem ve tekniklerle eğitim kalitesi arttırılmaya çalışılıyor. Bunların hepsini belki de daha fazlasını elbette yapmalıyız ancak asıl üzerinde durulması gereken konu hayat boyu öğrenme, öğrenme sonucunda elde edilen başarı ve başarının verdiği mutluluktur. Öğrenci başarmaya istek duyarsa hangi yöntemi uygularsak uygulayalım öğrenme gerçekleşecektir. Şöyle bir düşünürsek, emekleyen bir bebeğin ilk adımını attığında gösterdiği başarı karşısında duyduğu mutluluk tarif edilemez. Birinci sınıfa başlayan bir öğrencinin ilk kelimesini okuma başarısı karşısında duyduğu mutluluk da öğrenci için farklı bir deneyimdir. Aynı şekilde üniversite başarısı, bir meslek edinme başarısı karşılığında duyulan mutluluk her şeye değer. Buraya kadar olan süreci ve başarılar sonucunda elde edilen mutluluğu çoğumuz yaşamıştır. İşte bir meslek sahibi olup para kazanmaya başlamak artık başarmak ve mutlu olmak için zamanın geçtiği anlamına gelmemelidir. Hayat boyu öğrenme prensibine sahip insanlar bir meslek sahibi olsa bile üretmenin mutluluğunu her daim yaşamak isterler. Başarmak ve başarmanın verdiği mutluluğu yaşamadan hayat anlam kazanmaz.

Tabi yavaş yavaş lafın bir yerden bana gelmesi gerekiyordu. Ve bende sizlerle koşu anlamında hiç bir hazırlık yapmamış olmama rağmen, aylardır yapmış olduğum kondisyon antrenmanları ile güçlenmiş kaslarım sayesinde, 26 Aralık'ta gerçekleşen Konyaaltı Belediyesi Antalya Ultratrail 12K maratonunda hiç durmadan koşarak 12 km'yi tamamlayıp kategorimde elde etmiş olduğum 5.'lik ile yaşadığım başarmanın verdiği mutlulukla bağlantılı olarak duygularımı dile getirmek istiyorum.

Öncelikle kendime hiç inanmayıp, kapasitemin farkında olmayıp, güvenmediğim için kendimden özür dilemek istiyorum. Size diyebileceğim şu. Herhangi bir şeyi, bir eğitimi, bir yarışı, bir yemeği, kısaca ne olursa olsun hiç denemeden, katılmadan kendinizi küçümseyip, kendi kendinizi yapamam diyerek demoralize etmeyin, kendinizin rakibi ve engeli olmayın.

Denemediğiniz hiç bir şey ile ilgili olumsuz varsayımlarda bulunmayın.

Ben maratona yürümek için gittim, ortamın enerjisi ile inanılmaz motive oldum, koşamazsam yürürüm düşüncesiyle hafiften koşmaya başladım. Baktım nefesim kesilmeden koşabiliyorum, devam ettim. Finale 500 m kala takadım bitmeye başladı, yinede bırakmadım ve Finish'de bekleyen arkadaşlarımın hayal-meyal hatırladığım ve duyduğum tezahüratları ile sonuca ulaştım. Video çekimlerinde finaldeki yüzümün ifadesi şaşkınlık içindeydi. Şaşkınlığım ise bunu başarmış ve henüz hiç denemeden kendimi ne kadar çok küçümseyip haksızlık etmiş olmamaydı...

Bana ders gibi olan 12K Antalya Ultratrail koşusu hayatımda bir çok şeyi değiştirecek gibi görünüyor. Bunların en başında özgüven patlaması gelecek olsada, gerisini bekleyip göreceğiz...

Bunları paylaştım ki başarmanın verdiği mutluluğu herkes yaşasın, yaşadıkça daha çok başarmak istesin.

Başarmanın verdiği mutluluğu yaşamanız ve yaşatmanız dileğiyle 2022'nin bizler, ülkemiz ve tüm Dünya'ya uğuru, bereketi ile gelmesini temennileriyle hayırlı Cuma'lar diliyorum.

Sevgiyle kalın...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.