Neşe Aytugan GÜL
Köşe Yazarı
Neşe Aytugan GÜL
 

Biri Bizi Gözetliyor...

Her Muharrem ayına girip mis gibi aşureler sosyal medyada paylaşılmaya başlandığında yaşamış olduğum şu anım aklıma gelir... Tam 2 yıl önce aşuremi yapıp, dostlarımı davet etmiştim. Sosyal medyada paylaşmadan olur mu? Mümkün mü? Tabi ki olmaz?? Tarih 17 Eylül 2019: "Aşure toplumu birbiriyle kucaklaştıran güzel bir gün ve aşure paylaşmaktır" düşüncesiyle dostlarımızla aşuremizi, günümüzü, sohbetimizi paylaştık. Hepimize şifa olması dilekleri ile bizimle bu günü paylaşan tüm dostlarımıza gönülden teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız... (Gelemeyip gönlü bizimle olan dostlar, sizlerde bizimleydiniz)" cümleleriyle herkes gibi mutluluk ve gurur duyarak sosyal medyada paylaşımımı yapmış olan ben, bir gün sonra aldığım bir haber üzerine yine bir paylaşım yapmak zorunda bırakıldım. Buyrun bir gün sonraki yazının içeriği... Tarih 18 Eylül 2019:  "Her insan kendine yakışanı yapar çünkü kalite tesadüf değildir." Bu nereden çıktı şimdi değil mi? Evet Kemer ve Kemer'de olanlardan çıktı. Bir makam düşünün "Tüm Kemer'in sorumluluğu o makamın omuzlarında" ve o makam bu yetkiyi nerede kullanıyor? Önceki belediye başkanının evini yıkma girişimlerinde bulunup, bir önceki başkan için çalışmış, önceki belediye başkanına gönül vermiş olan belediye çalışanlarını temizlik birimine sürerek, belediye dükkanlarını kiralamış olanları dükkan ve mekanlarından çıkartarak, işyeri açacak olanların iş yeri açma ruhsatını vermeyerek cezalandırmakla meşgul ve daha vahim olan ailece görüşmelere, elinde olsa selam verenlere bile müdahale edecek kadar tahammülsüz.. Yani hoş geldin "asri hapishane." Bunu durdum durdum niye yazdım?? Dün Sosyal medyada "aşure etkinliğimizi" sizler ile paylaştım. Allah kabul etsin her kurban kesenin yapması gerekeni yaptık ve aşuremizi pişirerek dostlarımızla paylaştık ve bilin bakalım bugün ne oldu? Dün davetimize icabet eden dostlarımızın damadı BAŞKANIN İMZASI ile "SÜPÜRGEYE" sürüldü. Bu nasıl bir kin? Bu nasıl bir takip? Yani Kemer "BİRİ BİZİ GÖZETLİYOR'u" geçti.. Kemer size BİZİ takip edin diye yetki vermedi. Sizden hizmet beklediği için yetki verdi. Ne eşimin, ne benim, ne başkan yardımcılarımızın, ne meclis üyelerimizin buna hiç zamanı olmadı. Yeni yönetime gelmiş bir ekibin buna nasıl zamanı olur bilemiyorum. Daha öncede yazdım, işsize iş sözü verdiniz, üniversiteler, eğitim sözü verdiniz.. Halk size bunun için oy verdi. Milleti asri hapishane gibi yönetin ve kiminle görüşüp görüşmeyeceğine karışın diye değil. Bu arada teşekkürler bizi yalancı çıkartmadınız ki asla halkımıza yalan söyleyip, oy için vaadlerde bulunmadık. Bunun böyle olacağını Kemer halkına seçim öncesi elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık mı? Evet anlattık. Ne oldu? Size oy verenleri bile davranışlarınızla şok ettiniz ve dediğimize geldik mi? Evet geldik ve hep birlikte yaşayıp görüyoruz. Tabi kurunun yanında yaşta yanıyor mu? Yanıyor... Yinede yönetime dostca bir tavsiye "her şey sosyal medyada paylaşılmak zorunda değil. Ve bunun böyle olmadığını en iyi sizler biliyorsunuz!!." Bizler hep göz önünde yaşadık ve yaşıyoruz. Fakat sevdiklerimize zarar gelmesin diye bunu değiştirebiliriz. Bakın Kemer "yetki bende, benim istediğim kişi ile görüşürsün, istemediğimle görüşemezsin" baskısına gelmez. "Güler yüzüne, alkışlar ve seçimde tepetaklak bulursunuz kendinizi. " Bu şekilde devam ederseniz Kemer sokaklarında gezecek yüzünüz kalmaz. Bakın her yerde geziyoruz ve başımız dik. Buna tahammül edemiyorsanız bu sizin probleminiz ve bu problemden asla kurtulamayacaksınız. Ben buralı olmasamda artık buralıyım. Mustafa Gül Kemer'in evladı, kimine göre kara çocuğu, kimine göre Paşası.. Buradan gönderme çabalarınız boşuna. En zor dönemde buradaydı ve öldüğümüzde de buraya gömüleceğiz. Zaman çabuk geçiyor ve böyle devam ederseniz aleyhinize işliyor. Benden söylemesi. Şu anda yıllardır yaşayamadığımız aile yaşantımızı yaşayıp, dostlarımızla bir araya gelip kaybettiklerimizi telafi etmeye çalışıyoruz. Bakarsınız sivil hayat keyifli, tatlı gelir ve siyasetten uzaklaşırız. Diğer türlü bizimle uğraşmaya ve sevdiklerimizin canını yakmaya devam ederseniz, çekilecek olsakta en önde gider ve dişimiz, tırnağımız ile karşınızda yerimizi alırız. Bence bunu oturup akıllıca düşünün. Ayrıca sizin mantıken hangisi işinize gelir? Göz önünde mi olalım? Perde arkasında mı oynayalım? Bu arada hep söyledim, söylüyorum ve söyleyeceğim değil evimi yıkmak, canımı almaya kalksanız aynı şekilde yazmama, tepki vermeme, dik durup hakkımı aramama engel olamaz, özgürlüğümü kısıtlayamazsınız.  Mustafa Gül zaten kendini, kendisinden sonraki dönemin belediye başkanının 5 yıldızlı otelini yıkacağında ona hiç tenezzül etmeyerek ispat etti.  Sevgili Mustafa Gül! Medeni davranışın, kimsenin özgürlüğüne müdahale etmeyip, insanların özel hayatına saygın ile bu tarz insanlık dışı olayları bizim ve çocuklarının hanesine yazdırmadığın için sana binlerce kez teşekkür ediyorum. Bunu ilk giriş cümleme bağlayarak #Eflatun 'un bir sözü ile bitirmek istiyorum "Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler elinden büyük iş gelmeyenlerdir." Dipnot: Bu kadar kısa sürede "İlk kurulduğundan bu yana böyle rezil yönetilmedi Kemer ve Kemer Belediyesi" dedirtebilmek de aslında ayrı bir kabiliyet ve başarı olsa gerek. Günümüz 27 Ağustos 2021: Gördüğünüz gibi seçimden 6 ay sonra teşhisi koymuş ve gidişatı yazmışım. Bu arada yazımın içeriğindeki bir önemli değişiklik evimizi yıkmaya çalışmalarıydı, bunu da kanun, kural dinlemeden gerçekleştirdiler.  Bir diğer önemli değişiklik ise "Kemer Belediye olduğu günden bu güne hiç bu kadar rezil yönetilmemişti..." tezimin  sadece artık benim tarafımdan değil, Kemer ve hatta Kemer sınırlarını aşıp Antalya'da bile bir çok yerde konuşulup, bahsedilip, savunulup, konuşulmasıdır. Bilemiyorum belki de Kemer'in bu yöndeki namı tüm Türkiye'ye bile yayılmıştır. Buna da "reklamın iyisi kötüsü olmaz!" diyerek içimizi ferah tutup, konuyu kapatalım.  Bu arada bakar mısınız? Bu yaşanan aşure daveti krizi ve tacizi üzerinden 2 yıl geçmiş bile. Zaman su gibi akıp geçiyor ve tutamıyoruz...  Bu da böyle bir anımdır işte ve her aşure gördüğümde aklıma gelir. Bende kendimi yakın bulduğum sizlerle bunu paylaşmak istedim. Aşuresini yapan, dağıtan, yiyen tüm okuyucularıma Allah kabul etsin dilekleri eşliğinde hayırlı cumalar diliyorum. Sevgiyle kalın...
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2021 - Cuma

Biri Bizi Gözetliyor...

Her Muharrem ayına girip mis gibi aşureler sosyal medyada paylaşılmaya başlandığında yaşamış olduğum şu anım aklıma gelir... Tam 2 yıl önce aşuremi yapıp, dostlarımı davet etmiştim. Sosyal medyada paylaşmadan olur mu? Mümkün mü? Tabi ki olmaz??

Tarih 17 Eylül 2019: "Aşure toplumu birbiriyle kucaklaştıran güzel bir gün ve aşure paylaşmaktır" düşüncesiyle dostlarımızla aşuremizi, günümüzü, sohbetimizi paylaştık. Hepimize şifa olması dilekleri ile bizimle bu günü paylaşan tüm dostlarımıza gönülden teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız... (Gelemeyip gönlü bizimle olan dostlar, sizlerde bizimleydiniz)" cümleleriyle herkes gibi mutluluk ve gurur duyarak sosyal medyada paylaşımımı yapmış olan ben, bir gün sonra aldığım bir haber üzerine yine bir paylaşım yapmak zorunda bırakıldım.

Buyrun bir gün sonraki yazının içeriği...

Tarih 18 Eylül 2019: 
"Her insan kendine yakışanı yapar çünkü kalite tesadüf değildir."
Bu nereden çıktı şimdi değil mi? Evet Kemer ve Kemer'de olanlardan çıktı. Bir makam düşünün "Tüm Kemer'in sorumluluğu o makamın omuzlarında" ve o makam bu yetkiyi nerede kullanıyor? Önceki belediye başkanının evini yıkma girişimlerinde bulunup, bir önceki başkan için çalışmış, önceki belediye başkanına gönül vermiş olan belediye çalışanlarını temizlik birimine sürerek, belediye dükkanlarını kiralamış olanları dükkan ve mekanlarından çıkartarak, işyeri açacak olanların iş yeri açma ruhsatını vermeyerek cezalandırmakla meşgul ve daha vahim olan ailece görüşmelere, elinde olsa selam verenlere bile müdahale edecek kadar tahammülsüz.. Yani hoş geldin "asri hapishane." Bunu durdum durdum niye yazdım?? Dün Sosyal medyada "aşure etkinliğimizi" sizler ile paylaştım. Allah kabul etsin her kurban kesenin yapması gerekeni yaptık ve aşuremizi pişirerek dostlarımızla paylaştık ve bilin bakalım bugün ne oldu? Dün davetimize icabet eden dostlarımızın damadı BAŞKANIN İMZASI ile "SÜPÜRGEYE" sürüldü. Bu nasıl bir kin? Bu nasıl bir takip? Yani Kemer "BİRİ BİZİ GÖZETLİYOR'u" geçti.. Kemer size BİZİ takip edin diye yetki vermedi. Sizden hizmet beklediği için yetki verdi. Ne eşimin, ne benim, ne başkan yardımcılarımızın, ne meclis üyelerimizin buna hiç zamanı olmadı. Yeni yönetime gelmiş bir ekibin buna nasıl zamanı olur bilemiyorum. Daha öncede yazdım, işsize iş sözü verdiniz, üniversiteler, eğitim sözü verdiniz.. Halk size bunun için oy verdi. Milleti asri hapishane gibi yönetin ve kiminle görüşüp görüşmeyeceğine karışın diye değil. Bu arada teşekkürler bizi yalancı çıkartmadınız ki asla halkımıza yalan söyleyip, oy için vaadlerde bulunmadık. Bunun böyle olacağını Kemer halkına seçim öncesi elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık mı? Evet anlattık. Ne oldu? Size oy verenleri bile davranışlarınızla şok ettiniz ve dediğimize geldik mi? Evet geldik ve hep birlikte yaşayıp görüyoruz. Tabi kurunun yanında yaşta yanıyor mu? Yanıyor... Yinede yönetime dostca bir tavsiye "her şey sosyal medyada paylaşılmak zorunda değil. Ve bunun böyle olmadığını en iyi sizler biliyorsunuz!!." Bizler hep göz önünde yaşadık ve yaşıyoruz. Fakat sevdiklerimize zarar gelmesin diye bunu değiştirebiliriz. Bakın Kemer "yetki bende, benim istediğim kişi ile görüşürsün, istemediğimle görüşemezsin" baskısına gelmez. "Güler yüzüne, alkışlar ve seçimde tepetaklak bulursunuz kendinizi. " Bu şekilde devam ederseniz Kemer sokaklarında gezecek yüzünüz kalmaz. Bakın her yerde geziyoruz ve başımız dik. Buna tahammül edemiyorsanız bu sizin probleminiz ve bu problemden asla kurtulamayacaksınız. Ben buralı olmasamda artık buralıyım. Mustafa Gül Kemer'in evladı, kimine göre kara çocuğu, kimine göre Paşası.. Buradan gönderme çabalarınız boşuna. En zor dönemde buradaydı ve öldüğümüzde de buraya gömüleceğiz. Zaman çabuk geçiyor ve böyle devam ederseniz aleyhinize işliyor. Benden söylemesi. Şu anda yıllardır yaşayamadığımız aile yaşantımızı yaşayıp, dostlarımızla bir araya gelip kaybettiklerimizi telafi etmeye çalışıyoruz. Bakarsınız sivil hayat keyifli, tatlı gelir ve siyasetten uzaklaşırız. Diğer türlü bizimle uğraşmaya ve sevdiklerimizin canını yakmaya devam ederseniz, çekilecek olsakta en önde gider ve dişimiz, tırnağımız ile karşınızda yerimizi alırız. Bence bunu oturup akıllıca düşünün. Ayrıca sizin mantıken hangisi işinize gelir? Göz önünde mi olalım? Perde arkasında mı oynayalım? Bu arada hep söyledim, söylüyorum ve söyleyeceğim değil evimi yıkmak, canımı almaya kalksanız aynı şekilde yazmama, tepki vermeme, dik durup hakkımı aramama engel olamaz, özgürlüğümü kısıtlayamazsınız.  Mustafa Gül zaten kendini, kendisinden sonraki dönemin belediye başkanının 5 yıldızlı otelini yıkacağında ona hiç tenezzül etmeyerek ispat etti. 
Sevgili Mustafa Gül! Medeni davranışın, kimsenin özgürlüğüne müdahale etmeyip, insanların özel hayatına saygın ile bu tarz insanlık dışı olayları bizim ve çocuklarının hanesine yazdırmadığın için sana binlerce kez teşekkür ediyorum. Bunu ilk giriş cümleme bağlayarak #Eflatun 'un bir sözü ile bitirmek istiyorum "Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler elinden büyük iş gelmeyenlerdir."

Dipnot: Bu kadar kısa sürede "İlk kurulduğundan bu yana böyle rezil yönetilmedi Kemer ve Kemer Belediyesi" dedirtebilmek de aslında ayrı bir kabiliyet ve başarı olsa gerek.

Günümüz 27 Ağustos 2021: Gördüğünüz gibi seçimden 6 ay sonra teşhisi koymuş ve gidişatı yazmışım. Bu arada yazımın içeriğindeki bir önemli değişiklik evimizi yıkmaya çalışmalarıydı, bunu da kanun, kural dinlemeden gerçekleştirdiler. 
Bir diğer önemli değişiklik ise "Kemer Belediye olduğu günden bu güne hiç bu kadar rezil yönetilmemişti..." tezimin  sadece artık benim tarafımdan değil, Kemer ve hatta Kemer sınırlarını aşıp Antalya'da bile bir çok yerde konuşulup, bahsedilip, savunulup, konuşulmasıdır. Bilemiyorum belki de Kemer'in bu yöndeki namı tüm Türkiye'ye bile yayılmıştır. Buna da "reklamın iyisi kötüsü olmaz!" diyerek içimizi ferah tutup, konuyu kapatalım. 

Bu arada bakar mısınız? Bu yaşanan aşure daveti krizi ve tacizi üzerinden 2 yıl geçmiş bile. Zaman su gibi akıp geçiyor ve tutamıyoruz... 

Bu da böyle bir anımdır işte ve her aşure gördüğümde aklıma gelir. Bende kendimi yakın bulduğum sizlerle bunu paylaşmak istedim.

Aşuresini yapan, dağıtan, yiyen tüm okuyucularıma Allah kabul etsin dilekleri eşliğinde hayırlı cumalar diliyorum.

Sevgiyle kalın...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.