Değerli Dostlar bugünkü yazımın konusu, “Dershaneler" hakkında Manavgat’ta Eğitimde Çürüme Alarmı Manavgat’tan gelen yeni ihbarlar ve iddialar, eğitim sistemimizde korkutucu bir çürümenin sürdüğünü gözler önüne seriyor. Okulların, öğretmenlerin ve dershanelerin çıkar ilişkileriyle dolup taşması; öğrencilerin geleceğini, velilerin güvenini ve öğretmenlik onurunu tehdit ediyor. Öğrenciler, dershanelere yönlendirilirken; veliler not korkusuyla sessiz kalıyor. Okul içindeki kayıtların göz göre göre yapılması, öğretmenlerin kendi kurslarını öne çıkarması ve bazı müdürlerin bu tabloya sessiz kalması; eğitimde etik ve adaletin hiçe sayıldığını gösteriyor. Daha önce yaptığımız haberler ve köşe yazıları sayesinde Antalya Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü konuyu yakından takip etmeye başladı. Aldığımız bilgilere göre, Manavgat için müfettiş görevlendirildi. Ancak bu adımlar, sorunun büyüklüğü karşısında yeterli mi, yoksa yalnızca göstermelik mi, sorusu hâlâ yanıt bekliyor. Manavgat’ta eğitim artık yalnızca ders anlatmakla, sınavları geçirmekle değil; etik, dürüstlük ve adalet mücadelesiyle şekilleniyor. Eğer müdahale edilmezse, çocuklarımızın geleceği bu çürümenin kurbanı olacak. B. T. Dershanesi: Fen Lisesi Üzerindeki Gölge İddialara göre B. T. Dershanesi’nin ortakları Fen Lisesi öğretmenleri H. S. S. ve A. K. Öğrencilerin neredeyse tamamı bu dershaneye yönlendiriliyor. Okul Yöneticisi H. K., bu yönlendirmelerden haberdar olmasına rağmen işlem yapmıyor, aksine ders programlarını bu öğretmenlere göre ayarlıyor. Şikâyetler üzerine gelen müfettişlere öğrenciler, öğretmenlerinin telkiniyle yalan söylüyor: “Dershanede onların dersine girmiyoruz.” Veliler not korkusundan ses çıkaramıyor. Çocuğunun karnesinde kırık not görmek istemeyen veli susuyor, suskunluk büyüdükçe çürüme derinleşiyor. Hatta bir iddialara göre H. S. S., başka bir dershane sahibini tehdit etmiş. Dershanenin “iki zili” olduğu iddiası var: Biri öğrenciler için, biri müfettişler için. Zil çalınca ortakların saklandığı söyleniyor.  Eğitim değil, tiyatro oynanıyor adeta. Anadolu Lisesi’nde Baskı ve Korku B. T.’in ortaklarından biri de Anadolu Lisesi öğretmeni Ş. H. Öğrenciler üzerinde ciddi baskı kurduğu, okul müdürünün ise bu baskıdan haberdar olduğu konuşuluyor. Diğer ortaklar S. Ö. ve M. A. meslek liselerinde görev yapıyor. Onlar da soruşturma geçirmiş ama sonuç “dostlar alışverişte görsün” hesabı. Yani kâğıt üstünde işlem yapılmış gibi görünüyor, ama gerçek anlamda hiçbir şey olmamış. İlçe Milli Eğitim’de “Tiyatral Denetim” İddiaları Asıl çarpıcı kısım ise denetimlerde. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gönderilen muhakkikler, “çay içtim geldim” diyerek görevlerini sulandırıyor. Milli Eğitim Müdürü’nün kendisi, “elimden bir şey gelmez” diyerek sorumluluktan kaçıyor. Daha da vahimi, H. S. S. ile birlikte tiyatro oyunlarında sahne aldıkları, sosyal medyada birlikte fotoğraflar, videolar paylaştıkları iddia ediliyor. Düşünün: Denetim mekanizması, denetlemesi gerekenlerle aynı sahnede rol alıyor. Böyle bir düzenin altında öğrenciler nasıl ezilmesin? Çağlayan Anadolu Lisesi: A. Kurs Skandalı Çağlayan Anadolu Lisesi’nde ise başka bir dershane vakası gündemde. Ö. B., B. Ö. ve M. Ö., A. Kursu’nu kuruyor. Bir veli, müdür yardımcısının açıkça “Bizim öğretmenlerin karşıdaki dershanesi var, çocuğunuzu oraya gönderin” dediğini iddiaları Öğrenciler, okul içinde “notlarınız arkadaşlarınız gibi yüksek olsun istemez misiniz?” sorusuyla kursa yönlendiriliyor. İddiaları Bazı öğrenciler, dershanede yazılı sınavlarda çıkacak soruların benzerlerinin çözdürüldüğünü utanarak itiraf ediyor. Eğitim değil, ticaret… Rekabet değil, çıkar ortaklığı… Çağlayan Ortaokulu ve G. Akademi Ortaokullarda da tablo farklı değil. Çağlayan Ortaokulu’nda G. Akademi (A. G.) ve A. Dershanesi (Z. V.) öne çıkıyor. Okul müdürü İ. G.’in dershanelere yönlendirme yaptığı iddia ediliyor. Öğretmenlerin çoğu ücretli. Bu öğretmenler, dershanelerde çalışıp okuldan öğrenci topluyor. Söylentilere göre bir müdür, evini ve arabasını satarak dershaneye ortak olmuş. Okulun içinde bile dershane kavgalarının yaşandığı, iki grup arasında husumet olduğu, arada sürtüşmeler çıktığı konuşuluyor. Asıl Mağdur: Öğrenciler Bu kirli düzenin en büyük mağduru kim mi? Tabii ki öğrenciler. Onların emeği, geleceği, psikolojisi; öğretmenlerin ticari hesaplarına, yöneticilerin koltuk sevdasına kurban ediliyor. Veliler ise susuyor. Çünkü çocuklarının notlarıyla oynanacağından korkuyor. Oysa suskunluk, bu düzeni daha da besliyor. Öğretmenin İsyanı “Ben Manavgat’ta bir öğretmenim. Yıllardır sınıflarda öğrencilere sadece ders değil; vicdan, adalet ve doğruluk anlatmaya çalışıyorum. Ama dışarıda gördüklerim, içeride anlattıklarımı yalanlıyor. Çünkü Manavgat’ta dershane–okul ilişkileri öyle bir noktaya geldi ki artık ne öğrenci huzurlu ne veli güvende ne de öğretmenlik onuru yerinde. Bazı öğretmenler, dershanelerin ortağı olmuş, öğrencilerini açıkça kendi kurslarına yönlendiriyor. Müdürler bu tabloya göz yumuyor, veliler ise “çocuğumun notu kırılır” korkusuyla susuyor. Müfettişler geldiğinde bile tiyatro oynanıyor, denetim göstermelik kalıyor. Bu düzenin en büyük mağduru çocuklarımız. Onların emeği, hayalleri ve geleceği, birkaç kişinin çıkar hesabına kurban ediliyor. Ben artık susmuyorum. Çünkü susmak bu çürümüşlüğe ortak olmak demek. Eğitim ticaret değil, öğrenciler de meta değildir. Manavgat’ta yaşanan bu rezaletin hesabı sorulmalıdır.” Bu ihbarların her biri araştırılmalı, isimler tek tek sorgulanmalı, öğrencilerin hakkı korunmalı. Ama en önemlisi, Manavgat’ta eğitimdeki bu kirli ilişkiler zinciri kırılmalı. Son Söz Manavgat’ta dershaneler ile okullar arasındaki bağ, bir eğitim meselesi olmaktan çıkıp rant meselesine dönmüştür. Denetimlerin göstermelik kaldığı, yöneticilerin suskun olduğu, öğretmenlerin ticarete bulaştığı bu tablo, Türkiye’nin geleceğine ihanettir. Ben bir öğretmen olarak söylüyorum: Yeter artık! Çocuklarımızın hayalleri, birkaç kişinin cebinden daha kıymetlidir.