Efe D. Adiloğlu
Köşe Yazarı
Efe D. Adiloğlu
 

Akdeniz Üniversitesi’nde “Feodal İlişkiler” mi Hakimdir?

Merhabalar, Akdeniz Üniversitesi’nde “feodal ilişikler” mi hakimdir? Bu sorunun ağırlıklı olarak cevabını 40 yılı aşan bir akademik deneyime sahip olan gözlem ve analitik düşüncesi üst düzeyde olan Fransa doktoralı emekli saygıdeğer Prof. Dr. Mahmut Duran’ın bir anı kitabında (Bir Akademisyenin Anıları: Üniversitelerin Arka Sokakları, Hayaller ve Gerçekler) cevabını arayacağım. 1980’de Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da hocalığını yapmış olan Prof. Duran ilgili kitabında şu tespitlerde bulunmuştur: “Toplumumuzda uzun bir tarihi geçmişin etkisiyle, insanların bilinçaltına olumsuz bir zihniyet yerleşmiş ve bunun etkisiyle yanlış bir tutum yaygınlaşmıştır. Bu zihniyete göre yöneticiler üstün ve ayrıcalıklı, yönetilenler aşağı ve sıradan insanlar olarak görülür ve algılanır… Cumhuriyetle birlikte bu zihniyet kısmen değişmekle birlikte, insanların beyinlerinin derinliklerine yerleşmiş bu zihniyet ve tutum kökten ve yaygın olarak kaldırılamamıştır.” “… bu zihniyet, 21. yüzyıla girmemize rağmen toplumda, siyasette, devlet dairelerinde, üniversite gibi yükseköğretim kurumlarında hala hükmünü sürdürmektedir.” “Üniversitelerde başta Rektör olmak üzere yöneticilerin ve öğretim üyelerinin bilinçaltlarında bu olumsuz zihniyetin kalıntıları vardır. Rektör, kendisini öğretim üyelerinden üstün görür, kadroları istediği gibi dağıtır, eleştiriye tahammülü yoktur...” “… üniversitenin temelini oluşturan ve yükünü taşıyan akademisyenler, Rektör söze başlamayınca konuşmaz, ona kritik sorular sormaz, onu eleştirmez, törenlerde kuzu kuzu ildeki müdürlerin arkasında oturur, Rektör yanına gelince ceketini ilikler, erat gibi ayakta bekler.” Prof. Duran “tavsiyeler” konusunda şu yorumları yapmıştır: Üniversite açılışı, mezuniyet törenleri, toplantılardaki oturuş düzeni konusunda esasında şunları belirtir: “… bütün öğretim üyeleri ve yöneticiler makamlarına ve unvanlarına bakılmaksızın bir arada oturmalıdır.” “Üniversite içinde yöneticilerle akademisyenler arasında ve akademisyenlerin kendi içinde protokol ve hiyerarşi ilişkisi olmaz. Kim gerçeğe ulaşmak için daha çok çalışıyorsa, bilimsel eser üretiyorsa onun değeri ve saygınlığı olur.” “Öğretim üyeliği süreklilik arz eder, Rektörlük ve Dekanlık gibi idari görevler geçicidir…” “Üniversitelerde öğretim üyeleri asil, yöneticiler ise vekildir; uygulamada bu tersine dönmüştür; yöneticiler asil gibi hareket ederler ve kendilerini üniversitenin sahibi zannederler.” Yurt-dışında saygın yükseköğretim kurumlarında eğitim almış ve Türkiye’de saygın üniversitelerde çalışmış veya emekliye ayrılmış eş-dost, tanıdık öğretim elemanlarına yukarıdaki yorumların “doğru”luğunu sordum! “Hocamızın eline sağlık, ne yazık ki, ülkemizdeki yükseköğretimin durumu konusunda çok doğru ve yerinde tespiteler! Tavsiyeleri olması gerekenler, gelişmiş batı ülkelerindekileri akademik geleneği anlatmaktadır!” dediler. Ayrıca, mevcut rektörün üniversite personeline “ailem” diye hitap etmesinin “feodal kalıntıları”n izleri ve pratiği olarak yorumlanmaktadır!...Esen kalınız! Not: Feodal toplumun siyasi örgütlenişi, koruyan-korunan (süzeren-vassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Feodalizm ya da derebeylik, başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik bir örgütleniş biçimidir. (Wikipedi).
Ekleme Tarihi: 08 Ağustos 2025 -Cuma

Akdeniz Üniversitesi’nde “Feodal İlişkiler” mi Hakimdir?

Merhabalar,

Akdeniz Üniversitesi’nde “feodal ilişikler” mi hakimdir?

Bu sorunun ağırlıklı olarak cevabını 40 yılı aşan bir akademik deneyime sahip olan gözlem ve analitik düşüncesi üst düzeyde olan Fransa doktoralı emekli saygıdeğer Prof. Dr. Mahmut Duran’ın bir anı kitabında (Bir Akademisyenin Anıları: Üniversitelerin Arka Sokakları, Hayaller ve Gerçekler) cevabını arayacağım.

1980’de Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da hocalığını yapmış olan Prof. Duran ilgili kitabında şu tespitlerde bulunmuştur:

  • “Toplumumuzda uzun bir tarihi geçmişin etkisiyle, insanların bilinçaltına olumsuz bir zihniyet yerleşmiş ve bunun etkisiyle yanlış bir tutum yaygınlaşmıştır. Bu zihniyete göre yöneticiler üstün ve ayrıcalıklı, yönetilenler aşağı ve sıradan insanlar olarak görülür ve algılanırCumhuriyetle birlikte bu zihniyet kısmen değişmekle birlikte, insanların beyinlerinin derinliklerine yerleşmiş bu zihniyet ve tutum kökten ve yaygın olarak kaldırılamamıştır.
  • “… bu zihniyet, 21. yüzyıla girmemize rağmen toplumda, siyasette, devlet dairelerinde, üniversite gibi yükseköğretim kurumlarında hala hükmünü sürdürmektedir.
  • “Üniversitelerde başta Rektör olmak üzere yöneticilerin ve öğretim üyelerinin bilinçaltlarında bu olumsuz zihniyetin kalıntıları vardır. Rektör, kendisini öğretim üyelerinden üstün görür, kadroları istediği gibi dağıtır, eleştiriye tahammülü yoktur...”
  • “… üniversitenin temelini oluşturan ve yükünü taşıyan akademisyenler, Rektör söze başlamayınca konuşmaz, ona kritik sorular sormaz, onu eleştirmez, törenlerde kuzu kuzu ildeki müdürlerin arkasında oturur, Rektör yanına gelince ceketini ilikler, erat gibi ayakta bekler.

Prof. Duran “tavsiyeler” konusunda şu yorumları yapmıştır:

  • Üniversite açılışı, mezuniyet törenleri, toplantılardaki oturuş düzeni konusunda esasında şunları belirtir: “… bütün öğretim üyeleri ve yöneticiler makamlarına ve unvanlarına bakılmaksızın bir arada oturmalıdır.”
  • Üniversite içinde yöneticilerle akademisyenler arasında ve akademisyenlerin kendi içinde protokol ve hiyerarşi ilişkisi olmaz. Kim gerçeğe ulaşmak için daha çok çalışıyorsa, bilimsel eser üretiyorsa onun değeri ve saygınlığı olur.”
  • “Öğretim üyeliği süreklilik arz eder, Rektörlük ve Dekanlık gibi idari görevler geçicidir…”
  • Üniversitelerde öğretim üyeleri asil, yöneticiler ise vekildir; uygulamada bu tersine dönmüştür; yöneticiler asil gibi hareket ederler ve kendilerini üniversitenin sahibi zannederler.

Yurt-dışında saygın yükseköğretim kurumlarında eğitim almış ve Türkiye’de saygın üniversitelerde çalışmış veya emekliye ayrılmış eş-dost, tanıdık öğretim elemanlarına yukarıdaki yorumların “doğru”luğunu sordum! “Hocamızın eline sağlık, ne yazık ki, ülkemizdeki yükseköğretimin durumu konusunda çok doğru ve yerinde tespiteler! Tavsiyeleri olması gerekenler, gelişmiş batı ülkelerindekileri akademik geleneği anlatmaktadır!” dediler.

Ayrıca, mevcut rektörün üniversite personeline “ailem” diye hitap etmesinin “feodal kalıntıları”n izleri ve pratiği olarak yorumlanmaktadır!...Esen kalınız!

Not: Feodal toplumun siyasi örgütlenişi, koruyan-korunan (süzeren-vassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Feodalizm ya da derebeylik, başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik bir örgütleniş biçimidir. (Wikipedi).

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Metin AK
(28.08.2025 21:39 - #318)
Feodal mı bilemem ama buram buram "militarist/otoriter" ilişkiler gibi geldi!!!...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.