Değerli Dostlar bugünkü yazımın konusu, “Antalya Büyükşehir Belediyesi” hakkında
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan son gelişmeler, şehri sadece yönetsel bir krize değil, aynı zamanda bir zihniyet buhranına da sürüklüyor.
Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in tutuklanmasının ardından, adeta fırsat kollayan bazı kesimler güç boşluğu’ndan faydalanarak kendi küçük krallıklarını kurma yarışına girişmiş durumda.
Bu küçük krallıkların başında ise, ne yazık ki, Güvenlik Şube Daire Başkanlığı’na bağlı güvenlik personelleri geliyor.
Daha düne kadar basın mensubunu tanıyan, saygı çerçevesinde görev yapan bazı personeller, şimdi gazetecilere karşı düşmanlık besleyen bir refleks geliştiriyor.
Özellikle girişteki x-ray uygulamaları, denetim değil adeta sindirme ve aşağılama aracına dönmüş durumda.
Bir gazeteciye öyle bakıyorlar ki!
Sanki Muhittin Böcek’in içeri alınmasının sorumlusu basın mensuplarıymış gibi davranıyorlar.
Hayırdır?
Bu öfke, bu kibir, bu baskı neyin telafisi?
Bugüne kadar biz gazeteciler, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan birçok olayı kamuoyuyla paylaşmadıysak, bu sizin şeffaflığınızdan ya da başarınızdan değil, Muhittin Böcek’e duyduğumuz kişisel saygıdandır.
Ancak görüyoruz ki!
O makam boş kalır kalmaz, bazı isimler ellerini ovuşturarak kural koyucu karar verici ve hatta yargılayıcı olmaya soyunmuş.
Açık ve net söyleyelim:
Bundan sonra o dönem bitti.
Antalya Büyükşehir Belediyesi yönetimi, önce x-rayde gazetecilere poz kesmeden önce kendi içindeki ifşacıları ve çürük halkaları temizlesin.
Sözde liyakatle göreve gelmiş ama ne yaptığı belli olmayan kadrolar, belediyenin stratejik noktalarında cirit atıyor.
Özellikle basın birimi ve sosyal medya katı tam anlamıyla bir karanlık kutu haline gelmiş durumda.
ABB TV ve sosyal medya hesaplarını kim yönetiyor, hangi içerikler hangi niyetle servis ediliyor, kimler kaç hesaptan aynı anda propaganda yapıyor?
Bizler ABB TV ve sosyal medya katında neler döndüğünü bilmiyor muyuz?
Zamanı gelecek hepsini ifşa olacaktır.
Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin ABB TV ve sosyal medya biriminde çalışan personelin geçmişi bağlantıları yaptıkları işler kullandıkları dijital hesaplar ve paylaşımlar tek tek incelensin.
Sosyal medyada halkı yönlendiren, algı yapan, karanlık söylemleri parlatan bu sistemin kime hizmet ettiği ortaya çıkarılsın.
Göreceksiniz, içerdeki yapı dışardan görüldüğünden çok daha karmaşık.
Sadece bu da değil.
Basın biriminde görevli personel sayısı ile yürütülen işler arasındaki dengesizlik de artık ayyuka çıktı.
Bu birimde kim kaç kişiyle, hangi işi yapıyor?
Belediyeye ait medya araçları neden birilerinin kişisel PR alanına dönüştürülmüş?
Neden eleştirel ya da farklı seslere yer yok?
Neden içeride muhalif bir düşünce barındırılmıyor?
Ve en önemlisi:
Belediye personeli gazeteciyi düşman gibi görme hakkını nereden alıyor?
Şunu çok açık söyleyeyim:
Bu saatten sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kapısından girmeyeceğim.
Çünkü artık o kapının ardında halk için değil kendi çıkarları için çalışan bir yapı var.
Ancak bilinsin ki, belediyenin kapısından girmemem, orada olup bitenleri duymadığım anlamına gelmez.
Aksine, elimize ulaşan her ihbarı, her belgeyi her iddiayı sonuna kadar araştıracak, kamuoyuyla paylaşacağız.
Gerekirse her gün bir başka daire başkanlığı her hafta başka birim ifşa olacak.
Gazeteci susarsa şehir körleşir.
Biz susmuyoruz. Korkmuyoruz.
Ve uyarıyoruz:
Artık yeni bir dönem başlıyor.
Şeffaflık isteyenlerle birlikte yürüyeceğiz.
Ancak karanlıkta kalan herkesin ışık altında nasıl göründüğünü de bir bir göstereceğiz.
"Susarsak sıra bize gelir" diyen herkes için kalemimizi keskinleştirdik.
Korkmuyoruz.
Susmuyoruz.
Yazıyoruz.
