Değerli Dostlar bugünkü yazımın konusu, “Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan " hakkında
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) Ekim ayı olağan meclis toplantısı, her zamanki gibi önemli konulara ev sahipliği yaparken bu kez gündem salonun dışına taştı.
Toplantıya katılan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın kürsüde sarf ettiği birkaç cümle, sadece toplantı salonunda değil, tüm Antalya’da yankı buldu.
Rektör Özkan’ın “Sürekli mücadele halindeyim, kendi adıma toprakları korumak adına…
Bakıyorsunuz, Akdeniz Üniversitesi’nde kimler var; spor bakanlığı orada ikamet ediyor.
Ne kadar doğru bilmiyorum.” sözleri hem şaşkınlık hem de tepki yarattı.
Sayın Rektör, ne demek istediniz tam olarak?
Akdeniz Üniversitesi’nin arazisinde “spor bakanlığı ikamet ediyor” derken, kastınız KYK yurtları mı?
Peki size hatırlatalım: KYK yurtlarının sorumluluğu Akdeniz Üniversitesi’ne değil, Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne aittir.
Bunu bilmemek sadece bir dil sürçmesi değil; bir idari gaftır.
Zira Antalya’da binlerce üniversite öğrencisinin kaldığı KYK yurtlarının işleyişi güvenliği disiplini, temizlik standartları ve yönetim mekanizması tamamen Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.
Rektörlüğün Kapısında Biriken Sorunlar
Akdeniz Üniversitesi zaten uzun süredir kendi iç sorunlarıyla boğuşuyor.
Üniversite hastanesinde yaşanan iddialar, personel huzursuzluğu, akademik kadro içindeki rahatsızlıklar ve öğrencilerden gelen şikayetler her geçen gün artıyor.
Bu konularda kamuoyuna doğru, şeffaf, net bir açıklama yapılmazken; şimdi bir de KYK yurtlarıyla ilgili yetki karmaşası mı yaratılacak?
Sayın Rektör, önce kendi kurumunuza hâkim olun.
Üniversite hastanesine dair gelen ihbarlar, iddialar, şikayetler bir kenara itilip üzeri örtülüyorsa; bu şehirde kimseyi KYK üzerinden şaşırtıcı iddialarla yönlendiremezsiniz.
Biz gazeteciler elbette kamu yararına olan her bilgiyi zamanı geldiğinde yazarız.
Ama bugün söylememiz gereken şudur:
İki kurumu bile idari anlamda kontrol edemeyen bir rektörün, Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün sorumluluk alanına giren KYK yurtlarını diline dolaması hem öğrenciler nezdinde hem de kamuoyunda rahatsızlık yaratır.
Tepki Sadece Antalya’da Değil
ATSO Meclisi’nde yapılan bu açıklama sadece Antalya’da değil, Ankara’da da yankı buldu.
Çünkü söz konusu olan bakanlık kurumlarına yöneltilmiş hem idari hem de etik olarak sorgulanabilir bir ifadedir.
Devlet kurumları arasında bu tarz “imâ dolu” söylemler hem yanlış anlaşılır hem de kurumlar arası saygı zeminini zedeler.
Hele ki konu öğrenciler ve barınma meselesi olunca, hassasiyet daha da artar.
KYK yurtlarında kalan binlerce öğrenci, o kurumun güvenliğine, disiplinine ve düzenine inanarak orada kalıyor.
Bu güveni sarsacak, kafa karıştıracak açıklamalar kimseye fayda sağlamaz.
Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün Hakkını Teslim Edelim
Bu noktada bir gerçeği açıkça söylemek gerek:
Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yıllardır zor şartlar altında binlerce öğrencinin barınma sorununu çözmek için çaba harcıyor.
Yeni yurt projeleri, modern tesisler, spor alanları, gençlik merkezleriyle Antalya’nın genç nüfusuna hizmet veriyor.
Bir rektör çıkıp “Spor Bakanlığı bizim arazimizde oturuyor” gibi iddialar ortaya atarsa, bu sadece bir yanlış bilgilendirme değil, emek gaspı olur.
Devletin kurumları birbirine rakip değil, tamamlayıcıdır.
Ama görüyoruz ki, bazı makam sahipleri kendi başarısızlıklarının üzerini örtmek için kurumlar arası sınırları bile bulanıklaştırmaktan çekinmiyor.
Herkes Kendi Kapısının Önünü Süpürsün
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’a açık çağrımızdır:
Önce kendi kurumunuzun sorunlarına eğilin.
Üniversite hastanesinde dönen iddiaları, fakültelerdeki huzursuzluğu, öğrencilerin barınma ve güvenlik endişelerini çözün.
Ama KYK yurtları ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü konusunda lütfen bilgi sahibi olmadan yorum yapmayın.
Antalya kamuoyu, bu tür çıkışlara artık prim vermiyor.
Halk net, kurumlar net, yasalar net.
Her kurum kendi görev alanında kalmalı.
Aksi takdirde hem şehirdeki kurum düzeni hem de üniversite saygınlığı ciddi zarar görür.
Unutmayalım:
İdare bilmeyen idareci, en büyük risktir.
