Değerli Dostlar bugünkü yazımın konusu, “Antalyasporun Bilinmezleri" hakkında
Türk futbolunda bir utanç tablosuyla daha karşı karşıyayız.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun açıkladığı bahis iddiaları ve hakemlerle ilgili şaibeler, zaten yıllardır dipte sürünen futbolumuzun üzerine bir kez daha kara bir perde çekti.
Ama asıl utanç, bu tablo karşısında hâlâ sessiz kalan koltuklarını koruma telaşına düşen lüks basın localarında “yemekli sohbetler” düzenleyenlerin kayıtsızlığıdır!
Antalyaspor’un yaptığı açıklama çok net ve onurludur:
“Dürüstlük, şeffaflık, adil rekabet ve saygı bizim vazgeçilmez prensiplerimizdir.”
Bu sıradan bir basın metni değil; kirlenmiş futbol düzenine meydan okumadır.
Antalyaspor Türk futbolunun içinde yıllardır süren kirli ilişkiler ağının, bahis karanlığının, hakem şaibesinin ve basın sessizliğinin karşısında dik duran bir duruş sergilemiştir.
Ama ne acıdır ki!
Antalya’daki bazı çevreler bu tarihi dönemeçte bile futbolun özüne değil masadaki menüye odaklanmış durumda!
TSYD YÖNETİCİLERİ LOCALARINDAKİ LÜX LOKANTADA, FUTBOL ADALETİ YOK OLURKEN!
Antalya’da Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) yöneticileri ve üyeleri, bugünlerde “Antalyaspor toplantılarına kim katılsın, kim katılmasın?” tartışmalarına düşmüş durumda.
Basın özgürlüğü mü?
Unutun!
Futbolun adaleti mi?
Kimsenin umurunda değil!
Kulislerde konuşulanlara göre bazı TSYD Antalya yöneticileri, Corendon yetkilileriyle birlikte basın locasında ayrıcalıklı yemek organizasyonları planlıyor.
Evet, yanlış duymadınız:
Türk futbolu bahis iddialarıyla çalkalanırken, hakem kararları vicdanları kanatırken, bazıları hâlâ menü hazırlığında!
Ne yediklerini bilmiyoruz ama yuttukları şeyin futbolun itibarı olduğu çok açık!
HAKEMLER SAHADA, ADALET RAFLARDA!
Bugün sahaya çıkan hakemlerin tarafsızlığı sorgulanıyor.
Hangi maçta kimin düdüğü çaldığı değil, neden o düdüğü çaldığı konuşuluyor.
Antalyaspor diyor ki:
“Tüm maçlarda hakemlerin Türk futbolunun itibarı adına her türlü şike yapıp yapmadığı araştırılmalıdır.”
Bu cümle Türk futbol tarihine kazınacak kadar önemli!
Ama TSYD Antalya yöneticileri basın locasında tatlı yerken, VAR odasında kimlerin hangi kararları manipüle ettiği kimsenin umurunda değil.
Futbolun en kritik anları yaşanırken, basın mensupları sahayı değil, protokol masasını izliyorsa, bu ülke futbolunda “temiz eller” operasyonuna değil, temiz vicdanlara ihtiyaç vardır!
BAHİS GÖLGESİNDE FUTBOL
Bugün Türk futbolu, sadece saha içindeki rekabetle değil; bahis piyasasının karanlık elleriyle de oynanıyor.
TFF Başkanı Hacıosmanoğlu bu iddiaları gündeme getirerek önemli bir adım attı ama yetmez!
Bu işin kökü, sadece bir iki hakemle, birkaç oyuncuyla, üç beş menajerle açıklanamaz.
Bu ağın içinde kimlerin parmağı varsa, adı kim olursa olsun ortaya çıkarılmalıdır.
Çünkü futbolun itibarı bir kez daha kirlenirse artık hiçbir şey temizlenmez.
ANTALYASPOR’UN DURUŞU VE SUSKUNLARIN SUÇU
Antalyaspor bu açıklamayla sadece kendi adını değil, Türk futbolunun onurunu savunmuştur.
Ancak bazı basın temsilcileri, bu duruşu desteklemek yerine “kim davet edilmiş, kim edilmemiş” gibi sığ tartışmalarla oyalanıyor.
Basın mensubunun görevi, hakikatin yanında durmaktır; büfe sırasına girmek değil!
Eğer bir TSYD Antalya yöneticisi, hakemlerin hatalı kararları karşısında susup, locada yemek dağıtım planı yapıyorsa; o kişi sadece mesleğini değil, kamu vicdanını da satmıştır.
GERÇEKLERDEN KAÇANLAR TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GİDER
Bugün artık mazeret, bahane, görmezden gelme dönemi bitmiştir.
Türk futbolu yeniden doğacaksa önce bu düzenin çıplak gerçekleriyle yüzleşmesi gerekiyor.
Antalyaspor ve Diğer Futbol Kulüpleri bu çağrıyı yaparak ateşi yaktı.
Şimdi görev, tüm kulüplerin, federasyonun, futbol ailesinin ve en önemlisi gerçek gazetecilerin omuzundadır.
Ya bu yangına su taşıyacağız,
Ya da hep birlikte kül olacağız!
Türk futbolu artık karar vermeli:
Lüks basın locasında yemek mi yiyecek, yoksa adaletin sofrasına mı oturacak?
Bahis iddialarını örtbas mı edecek?
Yoksa temiz bir gelecek için bedel mi ödeyecek?
Çünkü unutmayın,
Futbol sadece bir oyun değildir.
Bir ülkenin karakteridir, adaletine olan inancıdır, vicdanıdır.
Ve bugün o vicdan Antalya’dan yükselen bir sesle yeniden hatırlatıyor:
“Biz temiz futbol istiyoruz!”
Ama belli ki bazıları hâlâ tabağındaki tatlıyı bitirmeden o sesi duymayacak...
Basın toplantılarına kimlerin çağrılıp çağrılmayacağına karar vermek, kimsenin ne görevi ne de haddidir!
Hayırdır beyler!
Kendinizi Antalya basınının üzerinde mi görüyorsunuz?
Siz ne zamandan beri, kimin haber yapacağına, kimin dışlanacağına karar verecek kadar büyüdünüz?
Kusura bakmayın ama o koltuklar, kimsenin malı değil!
Gazetecilik; çıkar masasında oturmak, menü seçmek ya da protokolde yer kapmak değildir!
Basının asli görevi, halkın sesini duyurmak, adaleti savunmak ve gerçeğin yanında durmaktır — kimlerin çağrıldığı masalarında oturmak değil!
Soruyorum size:
Gerçekten bu şehirde gazetecilik mi yapıyorsunuz, yoksa futbolun pastasından dilim kapma yarışına mı girdiniz?
Pastanızın dilimi mi azaldı da rahatsız oldunuz?
Yoksa kaybettiğiniz şey vicdanınız mı?
Unutmayın,
Antalya’nın sesi para pulla değil, kalemle yükselir.
Ve o kalem, bugün susmaz!
Yorum değil, gerçek: Antalya’ya gönül verenlerindir!
Bundan sonra HODRİ MEYDAN!
Kendilerini bu şehrin “baronu” ilan eden gazetelerin maskelerini tek tek düşüreceğiz.
Kim hangi çıkarın peşindeyse, kim hangi masada menfaat maaş alma hesabı yapıyorsa — hepsi kalem kalem ifşa edilecek!
