Değerli Dostlar bugünkü yazımın konusu, “Dostluk” hakkında
Geçtiğimiz günlerde bir haber düştü gündeme.
Antalya’nın medya camiasında tanınan ismi Kanal V ve Aktüel Event’in sahibi Mehmet Okan Kaya tutuklandı.
Haberin ardı arkası kesilmedi.
Bazı yayın organlarında ve Sosyal medyada klavye delikanlıları perde arkasında bekleyen fırsatçılar geçmişin gölgesinde pusuda yatan çıkar ağları hemen devreye girdi.
Ama durun!
Bir dakika!
Biz hâkim değiliz, savcı değiliz.
Hukukun vereceği kararı bekleriz.
Lakin biz bu şehrin medyasında nefes alıp veren insanlarız.
Ve tanıdığımız birlikte çalıştığımız, oturup kalktığımız isimler hakkında birkaç kelime edecek kadar da vicdan sahibiyiz.
Okan Kaya’yı yıllardır tanırız.
Herkesin önünde başını eğmediği kimseye tepeden bakmadığı gibi; insani ilişkilerinde saygıyı elden bırakmayan bir duruşu oldu hep.
Ne egosuna yenik düştü ne de gücünü kötüye kullandı.
Ama mesele bu değil.
Mesele Antalya’nın çürümüş düzeninde herkesin beklediği o malum an: “Biri düşsün de bir tekme de ben vurayım!”
Burası Antalya! Burası Kurtlar Sofrası!
Kimse kusura bakmasın…
Antalya artık yalnızca turizmle güzelliğiyle, doğasıyla değil; sinsiliğiyle kumpaslarıyla ve düşene vuranlarla da anılacak hale geldi.
Şehrin kendi içindeki yamyamlığı, yıllardır aynı koltuklarda oturup "dostluk" maskesiyle gülenlerin bir gecede nasıl da sırt döndüğünü bir kez daha gördük.
Dün el pençe divan duranlar, bugün sosyal medya hesaplarından üstü kapalı imalarla "biz zaten biliyorduk" edasıyla Okan Kaya'yı karalama yarışına girmiş.
Hani siz dosttunuz?
Hani siz yanındaydınız?
Yoksa siz zaten en başından onun kuyusunu kazan sinsilerden misiniz?
Bazı gerçekleri açık açık yazmak gerek.
Okan Kaya’nın başına gelenler ne ilk ne de son.
Ama esas mesele, bu olayın arkasındaki asıl figüranları ve perdeyi aralamak için
Sorular sormak gerekiyor!
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin koridorlarında protokol tanımadan emir almadan dolaşan o belediye çalışanı kim?
Otellerde düzenlenen ‘eğlencelere’ katılan, özel uçaklarla Kıbrıs’a gidip neler yaptığı bilinmeyen belediye çalışan kim?
Protokol masalarında baş köşeye oturup, belediyeyi temsil edercesine davranan, kendini dokunulmaz sanan bu kişi kim?
Daha da önemlisi…
Belediyedeki işe alımlarda bazı kadın personellerin arkasındaki belediye çalışanı kim?
Makamlara elini kolunu sallayarak giren yönetici gibi davranan bu personel hangi yetkiyle hareket ediyor?
Antalya halkının parasıyla kimler lüks yaşayan belediye çalışanı kim?
Antalya büyükşehir belediyesini arka bahçesi gibi kullanan belediye çalışanı kim?
Soruyoruz, çünkü susmak onaylamaktır.
Ve bu kent artık susmuyor.
Bu çalışandaki vefa nerde?
Geldiği ve getirildiği yeri nasıl unuttu?
Birilerine güvenip dayanarak lüks işinde yaşamak hafızaya iyi gelmiyor demek ki?
Mehmet Okan Kaya mı sorun?
Yoksa bu şehirde yıllardır dönen entrikaların üstü örtülmesin diye kurban seçilen bir medya patronu mu?
Kimsenin Adamı Değiliz Ama Haksızlığın da Suskunu Değiliz!
Ben Okan Kaya’nın ne avukatıyım ne PR danışmanı.
Ama adalet duygusu olan, kalem tutan biri olarak bu kadarına da "dur" diyorum!
Bu linç kültürüyle nereye varacağız?
Bugün Okan Kaya yarın sen, ben, bir başkası…
Bize düşen; linç korosuna katılmak değil, suskun kalan vicdanları uyandırmak.
İnanın Antalya'da "dostluk" kelimesi artık sadece menfaat ilişkilerinde geçerli.
Bugün alkışladığınız biri yarın gözaltına alındığında ilk taşı atan siz oluyorsunuz.
Mehmet Okan Kaya bu şehirde ekmeğini kendi mücadelesiyle kazanmış medya dünyasına hizmet vermiş, iş kurmuş, istihdam yaratmış biri.
Evet, hakkında bir iddia var ve yargı gerekeni yapacaktır.
Ama onun üzerinden pirim yapmaya çalışanlar, kendi geçmişinize dönün bir bakın.
O çok masum sandığınız eller, gerçekten bu kadar temiz mi?
Son Sözüm Şudur:
Okan Kaya bugün içeride olabilir.
Ama unutmayın ki dışarıda onun gerçek dostları hâlâ dimdik ayakta.
Antalya halkı da artık neyin ne olduğunu görüyor.
Bir çuval iftirayı kimlerin hangi talimatla servis ettiğini kimlerin düğmeye bastığını elbet anlayacak.
Gün gelecek ak koyun kara koyun ortaya çıkacak.
O gün geldiğinde ise bu iftira kampanyasının bir parçası olanlar, kendi çukurlarında boğulacak.
Ve biz Okan kardeşimizle yeniden bir masada oturup çayımızı, kahvemizi içerken, bazıları sadece arkamızdan bakmakla yetinecek…
Antalya’da düşene tekme atan çok…
Ama dost kalabilen az!
